Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nde düzenlediği basın toplantısında, Elazığ Sivrice'de meydana gelen depremin büyüklüğünü önce 6,8 verdiklerini, daha sonra 6-6,5 civarına çektiklerini söyledi.
Kandilli Rasathanesi görevlilerinin 7/24 çalıştığını hatırlatan Özener, "Depremin merkezi Sivrice, çok şiddetli bir deprem olarak algılanıyor. Bölge oldukça aktif bir bölge, bu nedenle benzer depremlerle önümüzdeki yıllarda da karşılaşabiliriz.
Bölgenin aktivitesi ve deprem yoğunluğundan söz etmek doğal. Doğu Anadolu fayının karakterine uygun bir depremden söz ediyoruz. Bu depremin tahmini 40 kilometrelik bir alan kırdığını tahmin ediyoruz.
Artçılara baktığınız zaman yaklaşık 75 kilometrelik bir alana yayılıyor.
Artçı sarsıntılar 30'un üstüne çıktı. Yaklaşık 75 kilometrelik alana yayılıyor. Bu artçıların bir hafta süreyle devam etmesini beklemek hiç de yanlış olmayacaktır." diye konuştu.
"Hasarlı bina varsa girmekten kaçınmakta fayda var"
Prof. Dr. Haluk Özener, bölgenin sismik olarak aktif olduğuna işaret ederek, "Bu büyüklükte depremleri bu bölgede tekrar görme olasılığımız var. Yaklaşık 1 derece küçüğe kadar, 5,6'lık artçı sarsıntılar görebiliriz. Bizim kaydettiğimiz en büyük artçı sarsıntı 4,8 büyüklüğündeydi. Önümüzdeki süreçte yetkili makamların uyarılarına uyarak, hasarlı bina varsa onlara gimekten kaçınmakta fayda var." dedi.
AFAD'ın uyarılarına uymakta fayda olduğunu belirten Özener, şunları kaydetti:
"Ama bizim de sonuçta bilimsel olarak bazı şeyleri söylememiz faydalı olacak. Yapı stokumuz maalesef bu bölgelerde çok iyi olmuyor. Dolayısıyla bu büyüklükte depremler can ve mal kaybına sebep oluyor.
Belki farklı illerde bu büyüklükte deprem olsa çok daha az yıkım olabilir. Binalarıyla ilgili şüpheleri varsa, yapılarında çatlak varsa, çürük binalara girmemelerini öneriyoruz. Toplum olarak depremlere hazırlıklı olmalıyız.
Aksi takdirde can ve mal kayılarının önüne geçme imkanımız yok. Sosyal medyada çok farklı görüntüler dolaşıyor, vatandaşlarımız bilgiyi gerçek kaynağından edinsin. Vatandaşlarımızın belli bir süre teyakkuzda olmalarında ve hasarlı binalara girmemelerinde fayda var."
Artçı sarsıntıların devam edeceğine dikkati çeken Prof. Dr. Özener, vatandaşların temkinli olması gerektiğini dile getirdi.
"Artçı depremlerin büyüklükleri azalarak devam edecektir"
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Müdür Vekili Prof. Dr. Ali Pınar, tarihsel deprem listesine bakıldığında bölgede en son büyük depremin 1874 yılında olduğunu hatırlatarak, "7,1 civarında deprem olduğunu söylemiştik.
Bölgedeki kabuk hareketlerine baktığımızda ise her yıl yaklaşık 1 santimetre civarınca hareket söz konusu. En son depremden günümüze 140-150 yıl geçmiş. Dolayısıyla bu fay üzerinde yaklaşık 1-1,5 metrelik jeolojik bir gözlem söz konusu.
Bunun yarısının akıp yarısının da sismik enerji olarak biriktiğini düşünürsek bu depremin hiç de sürpriz olmadığını düşünebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat ise artçı sarsıntıların, böyle bir depremden sonra yaklaşık bir hafta daha sürmesini beklediklerini söyledi.
Kalafat, şunları aktardı:
"Artçı depremler, en büyüğü yaklaşık 5,5, 6,0'ya kadar varabilen artçılar. Özellikle deprem yerine yakın yerleşim yerlerinde, köylerde, o köylerin yapı tarzı, kagir tarzı yapılarda eğer hasar görülmüşse bunların yıkılması daha da fazla. O yüzden vatandaşlarımıza daha dikkatli davranmalarını ve uyarıları dikkatle dinlemelerini tavsiye ediyoruz.
Artçı depremlerin büyüklükleri ve sıklıkları zaman içerisinde azalarak devam edecektir. Bu gece sıklıkla olacaktır ama önümüzdeki günlerde hem sıklıkları hem de büyüklükleri azalacaktır."
İstatistiksel olarak data arşivleri olduğunu belirten Kalafat, "2011 yılı Van depremi sonrasında Doğu Anadolu'da ciddi bir deprem olmadı. Dolayısıyla son yıllarda Doğu Anadolu'da önemli diye nitelendirebileceğimiz orta büyüklükte depremler görmedik. Dolayısıyla bu depremin olması olağan olarak kabul edilebilir.
Batı Anadolu çok daha fazla aktif ve daha sık enerji boşaltan faylardan oluşuyor. Ama Doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu öyle değil. Onlar daha fazla enerjiyi tutup, daha büyük depremlerle kırılıp enerjiyi boşaltıyorlar. Bu istatistik açıdan zaten beklediğimiz bir şey." diye konuştu.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com