Her insanın ağız boşluğunda bakteriler olabileceğini kaydeden Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, “Bakteriler aldığımız birçok gıda ile birleşerek ağzımızda asitlerin oluşmasını sağlarlar. Bu oluşan asitleri ağız hijyenimize önem vermezsek diş minesine zarar verirler ve mine tabakasında çürük oluşmasına neden olurlar. Mine de oluşan çürükler tedavi edilmezse, mine tabakasının altındaki dentin tabakasına geçerler. Dentin tabakası ağrı yoluyla bizi uyarmasına karşın oluşan çürük yine tedavi edilmezse bu kez mikroorganizmalar pulpaya doğru harekete geçerler. Bu sırada pulpa kendini korumak için ağrı yolu ile bizi uyarıya geçer.
Ama yine dişimizi tedavi ettirmezsek bir müddet sonra mikroorganizmalar pulpa içindeki damar ve sinirleri harap ederek iltihabın oluşmasını sağlarlar. Pulpada iltihabın oluşmasının bir başka yolu da travmalardır. Dişe gelen bir darbe, kök ucundan dişin köküne giren damar ve sinirlerin kopmasına, böylece dişin canlılığını yitirmesine neden olur. Bu durumu herhangi bir yolla mikroorganizmaların eklenmesi pulpanın iltihabına neden olur. Pulpanın enfekte olmasının bir başka yolu da, diş çevresinde uzun süreli periodontal (diş eti ve çevresi) hastalığın bulunmasıdır.” diye konuştu.
Dişte soğuk ve sıcak yiyecek ve içeceklere karşı oluşan ağrı ve hassasiyetlerde, yemek yeme sırasında oluşan ağrılarda iltihaptan ve bir iltihap başlangıcının habercisi olduğunu ifade eden Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, şöyle konuştu:
“Yine dişlerde meydana gelen aşırı renk değişimleri de iltihap belirtisi olarak algılanabilir. Bunların dışında çürüğün pulpaya kadar ulaştığı ama tedavi edilmeyen dişlerde, enfeksiyon kök ucundan çene kemiğine çıkar ve yüzde küçük veya büyük şişlere neden olabilir. Bu durumda enfeksiyonla mücadelede, diş hekimin yaptığı işlemlerin yanı sıra antibiyotik kullanımı da uygundur. Genel kanı, yüzde şiş oluşturan dişin, şiş indikten sonra çekilmesi gerekmektedir. Yeni teknolojiye gore artık bu tür büyük enfeksiyonlara neden olan dişler bile kanal tedavisi yapılarak ağızda tutulabilir ve sağlıklı diş gibi size yıllarca hizmet edebilir.”
Tedavi Yöntemleri
Radyografi alınarak sorunlu dişin tespit edilmesi. Diş canlı ise lokal anestezi yapılarak diş ve çevre dokulardaki duyarlığın yok edilmesi.Dişin Mine ve Dentin tabakalarındaki çürüklerin temizlenerek pulpaya ulaşılacak boşluğun oluşturulması. Dişe rubber dam takılarak izole edilmesi. Elektronik aletler kullanılarak çalışma uzunluğunun saptanması ve radyografi ile teyit edilmesi. Döner alet sistemleri kullanılarak kök kanalı içindeki enfekte dentin tabakalarının, mikroorganizmaların yok edilmesi ve uzaklaştırılması. Kök kanallarında döner alet sistemleri kullanılırken çeşitli kök kanalı dezenfektanları ile mikroorganizmaların yok edilmesi. Kanal tedavisine başlarken diş canlı değil ise kök kanalı içine konulacak bir kanal antiseptiği ile belirli bir süre beklenmesi ve sonraki buluşmada kök kanlarının doldurulması. Kök kanalı tedavisinden sonra, dişin çevre dokular ile ilişkisi kesilerek, enfeksiyonun bir daha oluşmaması ve dişin çevre dokularında meydana gelmiş bir hasar varsa onun onarılması amaçlanır.
Kanal tedavisi lokal anestezi altında yapılır ve ağrı duyulmaz. Kanal tedavisini takiben, özellikle de canlı dişlerin tedavisinin ardından dişte birkaç gün katlanabilir bir ağrı veya dişin üzerine basıldığında ağrı oluşabilir. Bu kanal tedavisi sonrası oluşan normal bir ağrıdır. Kanal tedavisi yapılan dişin biraz korunması ile kısa sürede ortadan kalkar. Bugün için doğru tedavi yöntemi uygulanan kanal tedavilerde başarı oranı %90'a varmaktadır.
dikGAZETE.com