İstanbul
AA muhabirine konuşan Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu, KADEM'in yeni tip koronavirüsle mücadele kapsamında aldığı tedbirleri ve çalışmalarını anlattı.
"Koronavirüsün Türkiye'de görülmesiyle biz de tedbirlerimizi aldık ve bir STK olarak hızla harekete geçtik" diyen Gümrükçüoğlu, "Öncelikle çalışmalarımızı evden yürütmek üzere bir sistem kurup, ilk günlerden itibaren 'evde kal' çağrısına uyduk. Ardından sosyal medyayı bu konuda etkin kullanmak üzere bir dizi çalışma başlattık.
Evde kalmanın önemine dikkat çektik. Bizleri bugünlere getiren büyüklerimize karşı bu süreçte daha hassas ve nazik davranılması gerektiğine dair hatırlatmalarda bulunduk. Hastalığa karşı alınacak tedbirler ve uzaktan eğitimle ilgili içerikler paylaşmaya devam ediyoruz." şeklinde konuştu.
Koronavirüse yönelik henüz kesin tedavi bulunmadığı için mevcut durumda kişisel tedbirlerin "en iyi koruma" olarak öne çıktığını anlatan Gümrükçüoğlu, şunları ifade etti:
"Koronavirüsün sebep olduğu Kovid-19 hastalığının en tehlikeli yanı hızla bulaşıyor oluşudur. Hastalıkla mücadele etmek için kullanılabilecek aşılar henüz deneme aşamasında. Elimizdeki en iyi yöntem kendimizi korumaktır.
Bunu da en iyi sağlayabileceğimiz yer evimizdir. Hastalığın bulaşma riski ortadan kalkıncaya kadar evlerimizde kalmaya özen göstermeliyiz. Dışarı çıkmak zorunda kaldığımız durumlarda ise sosyal mesafeyi korumalıyız.
Sağlık Bakanlığımız bu konuda üstün bir gayret gösteriyor. Bakanımız, bizleri bilgilendirdiği şekilde davranıyor. Hayatın yeniden normal işleyişine döneceği günleri dört gözle bekliyoruz."
"KADEM olarak 14 öneri hazırladık"
KADEM olarak bu süreçte insanların evde geçirecekleri zamanı verimli hale getirmek için 14 öneri hazırladıkları bilgisini paylaşan Gümrükçüoğlu, "Hazırladığımız görselleri sosyal medyada paylaşıma sunduk. Bu görsellerde herkesin evinde ailesiyle yapabileceği aktiviteler önerdik.
Aileler, karantina günlerinde daha çok bir arada vakit geçiriyor. Aile efradı birbirlerine daha çok zaman ayırabiliyor. Böylelikle bu zor günlerde evde birlikte geçirdiğimiz zamanlar sayesinde, aile bağlarının daha da kuvvetleneceğine inanıyorum." ifadelerini kullandı.
"Böyle dönemlerde atılan her adım çok kıymetli"
KADEM Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu, sağlık çalışanlarına da destek olduklarını anlatarak, "Kimi derneklerin yaşlıların alışverişini yaptığını, kimilerinin sağlık maskesi ürettiğini biliyoruz.
Bu kapsamda HAZAR Derneği'nin öncülüğünde canla başla görevini yapmaya çalışan sağlıkçılarımıza destek olmak amacıyla 'yüz kalkanı' adı verilen maskeler üreten hanımlara katkıda bulunduk.
Böyle dönemlerde atılan her adım çok kıymetli. Kendini insana hizmet etmeye adayan her kuruluş, çalışma alanına göre yapabileceğinin en iyisini yapmalıdır." dedi.
"Sadece kadınların değil, bu süreçte erkeğin de rolü değişti"
Gümrükçüoğlu, "Evde Kal Türkiye" sloganıyla kadınların ve erkeklerin evdeki rollerinin önemine de değinerek, şunları söyledi:
"Aslında sadece kadınların değil, bu süreçte erkeğin de rolü değişti. Bu süreçte işe gitmeden evden çalışan kadın ve erkek bir dayanışma içine girdi.
Evde olan erkeğin mutfağa girerek yemek yaptığını ya da ev işlerinde, çocuk bakımında daha çok sorumluluk aldığını görüyoruz. Aynı zamanda kadın da evde kaldığı sürede, çalışırken yapamadıklarını yapma imkanı buldu.
Eşiyle, çocuğuyla, eviyle daha çok vakit geçirdi. Ayrıca bu zor süreçte evde kalmak bize yaralarımızı sarma imkanı da verdi. Unutmaya başladığımız aile sıcaklığını bize tekrar hatırlattı.
Modern hayatla birlikte alıştığımız o hızlı tempodan uzaklaştık, ruhlarımız yavaşladı ve yumuşadı. Evde bir arada olmanın verdiği huzurun farkına vardık. Hem kendimizle hem de ailemizle daha çok zaman geçirmeye başladık."
Evde geçirilen bu zamanı birlikte daha verimli hale getirmek için de önerilerde bulunmak istediğini dile getiren Gümrükçüoğlu, şöyle devam etti:
"TÜBİTAK, Yeşilay gibi kuruluşlar, dergilerinin tamamını ücretsiz erişime açtılar. Buradan çocuklarımızla birlikte bu dergilere erişim sağlayabiliriz.
Cambridge Kütüphanesi gibi dünyaca ünlü kütüphaneler de yayınlarını erişime açtılar. Normal zamanda elde edemeyeceğimiz bu fırsatları kaçırmamalıyız. Çocuklarımızla birlikte film izleyip, kitap okuyup, oyunlar oynayabiliriz.
Sanal ortamda müzeleri gezebiliriz. Hal hatır sormaya vakit bulamadığımız büyüklerimizle telefonda konuşabiliriz. Hayatın temposu içinde ertelediğimiz ne varsa bu süreçte gün yüzüne çıkarabiliriz.
Bu süreci kendimizi hem ruhsal hem entelektüel olarak besleyebileceğimiz bir fırsat olarak değerlendirebiliriz. Kısaca, evde kaldığımız süre zarfında anne, baba, çocuk olarak birbirimizi dinleyelim, birbirimizle paylaşımlarımızı artıralım.
Hoşça vakit geçirmeye fırsat bulduğumuz bu zamanlarda kendimizi ve ailemizi mutlu etmeyi ihmal etmeyelim."
"Öğrencilere bol bol kitap okumalarını öneririm"
Gümrükçüoğlu, bir eğitmen olarak Türkiye'deki eğitim kurumlarının ve hocaların uzaktan eğitim konusunda gereken çabayı ve hassasiyeti gösterdiğini düşündüğünü dile getirdi. Bu çaba ve hassasiyetle eğitimin kaldığı yerden en iyi şekilde devam ettiğine dikkati çeken Gümrükçüoğlu, şunları kaydetti:
"Ben de bu hocalardan birisiyim artık. Öğrencilerime uzaktan online olarak ders anlatıyorum. Bu durum benim için de oldukça heyecan verici bir süreç. Bu süreçte öğrencilerin her zamanki azmi ve heyecanı gösterdiklerinden de hiç şüphem yok.
Bununla birlikte öğrencilere sadece dersle yetinmeyip aynı zamanda evde olmanın sağladığı konforla bol bol kitap okumalarını öneririm. Milli Eğitim Bakanlığımız, okul sürecini evlere taşıdı ve hakkıyla yürütüyor.
Anne babalar da bu süreçte çocuklarına destek oluyor. Bundan şüphemiz yok. Ben bu noktada farklı bir konuya da dikkat çekmek isterim. Modern dönemde hayatımız çoğu zaman evin dışında geçiyor.
Çocuklar ve gençler evdeki hayatı öğrenme fırsatı bulamıyor. Bu dönem, çocuklara ev hayatını öğretebileceğimiz çok iyi bir fırsat olabilir."
Gençlerin bu süreçte ev işlerine destek vererek de kendilerini geliştirebileceklerini anlatan Gümrükçüoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çocuklar yaşlarına ve kabiliyetlerine göre odalarını toplamaya, eşyalarını düzenlemeye alıştırılabilir.
Gençler sofranın hazırlanmasından, çay demlenmesine kadar pek çok işe dahil edilebilir.
Gençler, yemek yapmayı, kıyafetlerini ütülemeyi öğrenebilir, el işlerine merak salabilirler. Böylelikle beyinlerinin farklı noktalarını da çalıştırarak, deneyim alanlarını genişletebilir, öğrenme kabiliyetlerini artırabilirler.
Aslında boş kaldığımız hiçbir an yoktur ama dikkat etmezsek boşa geçirdiğimiz zamanlar olabilir.
Ben değerli öğrencilerimize merak duygularını hep canlı tutmalarını ve öğrenmenin peşini hiçbir zaman bırakmamalarını tavsiye ederim."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com