İZMİR
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Kalkınma Finansmanı Kurumları Yöneticisi Bahadır Kocaker, özel sektörün yenilenebilir enerjinin finansmanında aktif rol aldığını belirterek, "Bankanın sektöre 3,5 milyar dolar yatırım taahhüdü bulunuyor. Planlanan (yenilenebilir enerji) projelerin tamamlanmasıyla bankanın finansman sağladığı projelerin toplam kurulu gücü 5 bin megavatı aşacak." dedi.
Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu ve bu yıl ikincisi düzenlenen IGC Türkiye 2017 Uluslararası Jeotermal Kongresi'nde Dünya Bankası Çalıştayı'nda konuşan Kocaker, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, kaynak verimliliği, kadın istihdamı ve ihracatçı firmaların desteklenmesi gibi özel temalarda fonlama yaptıklarını söyledi.
Son 12 senedir yenilenebilir enerji sektöründe faaliyet gösteren TSKB'nin şu ana kadar 227 yenilenebilir enerji projesinde finansman sağladığını aktaran Kocaker, "Türkiye'de yıllar itibarıyla hidroelektrik santrallerin payı azalırken güneş ve rüzgar enerjisinin payı artıyor. Bankanın sektöre 3,5 milyar dolar yatırım taahhüdü bulunuyor. Planlanan yenilenebilir projelerin tamamlanmasıyla bankanın finansman sağladığı projelerin toplam kurulu gücü 5 bin megavatı aşacak." ifadelerini kullandı.
Kocaker, sürdürülebilir fonlar kapsamında enerji verimliliği ve kaynak verimliliğinin son yıllarda Türkiye'de de önem kazandığına dikkati çekti.
Jeotermalde risk paylaşım mekanizması
Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) Kredi Değerlendirme Müdürü Ruken Öztekin ise jeotermal enerji projelerinde en büyük riskin keşif ve sondaj aşamasında olduğuna işaret ederek, “Belirli bir jeotermal rezervde üretimi tahmin etmek için bir veya birden fazla kuyu kazılmalıdır. Bu noktada hedeflenen bölgeye göre bir başarısızlık oranın azaltılmasıdır. Bankamız bu anlamda kaynak, kalkınma için destek sağlamaktadır.” dedi.
Sektörde risk analizini kolaylaştırmayı hedeflediklerini belirten Öztekin, jeotermal enerji projelerinde uygulanan ve Türkiye Jeotermal Geliştirme Projesi’nin bir parçası olan Risk Paylaşım Mekanizması’nın (RPM) bu alanda jeotermal enerji sektörünü teşvik etmeye yönelik oluşturulduğunu anlattı.
Bu çerçevede, proje keşif aşamasında belirli riskleri azaltmayı hedeflediklerini vurgulayan Öztekin, "(Jeotermal enerji projelerini teşvik eden) RPM kapsamında karbondioksit salımının azaltılması amaçlanıyor. Karbondioksit oranı kilovatsaat başına 583 gramın üzerinde kalırsa kredilendirme açısından proje başarısız sayılacak. Eğer söz konusu proje için kaynak varsa, ancak karbondioksit salınımı bu oranın altına indirecek yeni bir iş planı istenecek." değerlendirmesinde bulundu.
Son 7 yılda sektörde büyük gelişme gösteren Türkiye’nin 2008 yılında 30 megavat olan jeotermal güç üretim kapasitesi, 2017'nin nisan ayı itibarıyla 850 megavatı aştı.
İzmir'de iki gün sürecek konferans kapsamında, ayrıca jeotermal enerji kaynak alanlarında da saha incelemeleri gerçekleştirilecek.
dikGAZETE.com