İstanbul
Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimin sıcak çatışmaya dönüşmesinin ardından artan jeopolitik risklerle varlık fiyatlamaları tersine dönerken, altının ons fiyatı 1.973 dolarla 17 ayın en yüksek seviyesini test etti, tahvil faizleri ise yönünü aşağı çevirdi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ardından arz ve talep yönlü baskılar nedeniyle yükselen enflasyon karşısında, merkez bankalarının parasal sıkılaşma sürecini hızlandırmasıyla baskı altında kalan altının ons fiyatı, ocak sonlarına doğru Rusya ve Ukrayna geriliminin tırmanması ile yükselişe geçti.
Bu süreçte üst üste yukarı yönlü hareketini 4. haftaya taşıyan altının ons fiyatı, bu sabah Rusya'nın Ukrayna işgalini başlatması ile 1.973 dolarla Eylül 2020'den bu yana en yüksek seviyeyi gördü.
Altının ons fiyatı, saat 13.50 itibarıyla önceki kapanış seviyesine göre yüzde 3,2 artışla 1.970 dolar seviyelerinden işlem görüyor. Altının ons fiyatının yukarı yönlü hareketine başladığı 28 Ocak'tan bu yanaki yükselişi ise yüzde 10'u buldu.
Yurt içinde ise artan jeopolitik risk algısı ile yükselen döviz kuru ve altının ons fiyatından destek bulan gram altının fiyatı, 912,6 lira ile 2 ayın en yüksek seviyesini gördü. Altının gram fiyatının son bir aydaki kazanımı ise yüzde 18'e yaklaştı.
Öte yandan tahvil piyasasında da işgalin başlaması ile hareketlilik artarken, ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 2 dolaylarından düşüşe geçerek yüzde 1,87'nin altına indi.
"Fed tahtını, jeopolitik gelişmelere kaptırdı"
Integral Yatırım Araştırma Müdürü Seda Yalçınkaya Özer, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, ons altında bir süredir yaşanan yatay eğilimin, Rusya-Ukrayna haberleriyle yerini yükselişe bıraktığını söyledi.
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) tahtını jeopolitik risklere kaptırdığına işaret eden Özer, "Rusya-Ukrayna meselesi yaklaşık 1 aydır piyasanın odak noktasında. Ons altının fiyatı, bu süreçte 1.807 dolar seviyesinden 1.975 dolar seviyelerine doğru yükseldi. Rusya'dan ani bir geri adım gelmeyecek gibi görünüyor ve daha ne kadar ileriye gidebileceğini bilmiyoruz. Dolayısıyla gelişmelerin nereye evrileceği ons altında belirleyici olacak." dedi.
Özer, bugün ABD'nin Rusya'ya daha sert yaptırımları açıklanmasının beklendiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Rusya'nın swift sisteminden çıkartılması gibi ihtimaller konuşuluyor. Böyle bir durumun olması halinde Rusya bunu savaşın ilanı sayacağını belirtti. Ayrıca, bugün gerçekleşecek NATO çevrim içi zirvesinden nasıl mesajlar çıkacağı önemli. Şimdilik gelişmeler sükunetle sonuçlanacak gibi görünmüyor. Ons altın ise yükseldiği seviyelerde bir bekleyiş içinde. Kısa vadede değerli metal için 1.960 dolar seviyesi kritik. Teknik olarak buranın üzerinde oluşabilecek bir yerleşik seyirde 3 Ağustos 2020 zirvesi olan 2.075 dolar seviyesine doğru yükseliş potansiyeli artabilir. Rusya geri çekilecek gibi durmuyor ancak diyalogda bir yumuşama ya da geri adım atılması halinde ons altında oynaklık artacaktır."
Altının gram fiyatına yönelik değerlendirmelerde de bulunan Özer, gelinen seviyelerin çıkış stratejisi oluşturmak isteyen yatırımcılar için önemli olduğundan bahsetti.
Özer, hem dolar/TL'nin 14 kritik eşiğini aşması hem de ons altındaki yükselişle gram altının fiyatının da 912 liranın üzerini gördüğüne dikkati çekerek, "Gerginliğin artması halinde gram altında da yükseliş eğilimi 950 lira seviyelerine doğru sürebilir." diye konuştu.
"Jeopolitik riskler Fed unsurunu ikinci plana attı"
Tahvil piyasasındaki hareketliliğe ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan ise Rusya'nın Ukrayna'ya askeri saldırı kararının küresel piyasalara gölge düşürdüğünü, tahvil faizlerinin ilk tepki olarak gerilediğini ifade etti.
Güvenlik talebinin ön planda olması nedeniyle tahvil piyasasında jeopolitik risk ekseninde devreye giren yeni dengelerin Fed unsurunu ikinci plana attığını aktaran Erkan, "Normalde Fed'in bu yıl 7 faiz artışı gerçekleştireceği beklentisiyle tahvil faizlerinde yükseliş öne çıkmıştı. Piyasalar arasında rotasyon etkisiyle riskli yatırımdan kaçınılıyor, değerli metallere rağbet artıyor. İlk panik hareketlerinde de ABD'nin 10 yıllık faizlerinde yüzde 1,90'ın altına düşüş izliyoruz." ifadelerini kullandı.
Erkan, piyasaların böylesine bir senaryo tasarlamadığını, bu nedenle her türlü fiyat hareketinin komplike gerçekleştiğini belirterek, şunları söyledi:
"Yaptırımların daha sert noktalara gideceği kesin. Rusya'nın direkt ihracatına, finansal sistemine yönelik adımlar atılacak. Kuzey Akım 2 gibi enerji akışı maliyetini düşürecek bir proje eğer rafa kalkacaksa, birim fiyat ve arz etkisiyle fiyatlarda ciddi yükseliş olur. Bu da enflasyon beklentilerinde ciddi artış, bozulma, oynama anlamına gelecektir. Artan enflasyon riskleri tahvil piyasasının vereceği tepkiyi belirsizleştiriyor, çünkü Fed enflasyona karşı sıkılaşma ya da ekonomide yavaşlamaya karşı temkinli olma noktasında arada kalan bir duruma gelebilir. Sermayenin bu birkaç günde güvenli tarafa kayması çok olası. Acil durum etkisi geçtiğinde, varlık alokasyonu bu sefer optimal maliyet noktasını ele alır ve daha rahat fiyatlamalar görürüz. Ancak sıcak bir siyasi kriz fiyatlaması şu anda belirsizlik demek, bu nedenle güvenlik ve korunma ihtiyacı ön planda olacaktır."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com