İZMİR
İzmir'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında açılan ve 270 sanığın yargılandığı davada eski Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Hakan Eser savunma yaptı.
Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki duruşma salonunda, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen oturumda, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Kimlik kontrolünün ardından Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ile (SEBGİS) kayda alınan duruşmada, tutuklu sanık Eser, iddianamede yer alan, "Eser'in Tuğgeneral rütbesinde Ege Ordu Komutanlığı Harekat Kurmay Başkanı yardımcısı olarak görev yaptığı, şüpheli Memduh Hakbilen senelik izne ayrılmasıyla kendisinin kurmay başkanlık görevine vekalet ettiği, Hakbilen, Ege Ordu Komutanlığına gelene kadar kendisinin, darbeyi yönettiği" suçlamalara ilişkin yaklaşık altı saat süren savunma gerçekleştirdi.
Sanık Eser, 4 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılandığını, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gecede karargaha erken geldiği ve geç çıktığı için ifadesinin uzun olacağını belirterek, iddianamede hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
"Hakbilen, Orgeneral Recep'i Edremit'e gönderme planı yaptı"
İfadesinde darbe girişiminden birkaç gün önce Hakbilen'le bir araya gelerek yaklaşan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) hakkında konuştuklarını kaydeden Eser, "YAŞ öncesi, eski Edremit 19. Motorlu Tugay Komutanı Tümgeneral Nihayet Ünlü terfi bekliyordu. YAŞ üyesi olduğu için şuraya katılacak olan Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep'in Ünlü hakkında olumlu düşünmesi için onu 15 Temmuz günü Edremit'e göndermeyi Hakbilen planladı. Hakbilen, yanımızdan çıktı ve ordu komutanının yanına gitti. Yaklaşık 5 dakika sonra yanımıza gelen Hakbilen, Orgeneral Recep'in 15 Temmuz akşamı Edremit'e gitmeyi kabul ettiğini bize söyledi." diye konuştu.
Eser, bu ziyaretin Orgeneral Recep'in fikir değiştirmesi nedeniyle gerçekleşmediğini ifade etti.
"Bu darbe nerden çıktı, şaşkınlık içerisindeydim"
Eser, Orgeneral Recep'in karargahtan saat 18.40'ta ayrıldığını, programını bilmediğini anlatarak, ardından emir subayının da ayrıldığını, kendisinin de yürüttüğü kitap çalışması için kaldığı karargahtan saat 20.00 sıralarında lojmana geçtiğini söyledi. Eve gittikten yaklaşık 2 saat sonra askeri hattan arandığını aktaran Eser, şöyle devam etti:
"Yarbay, bana Genelkurmay Başkanlığından Harekat Yıldırım mesajı geldiğini söyledi. Normalde bu mesajların telefonda söylenmesi doğru değildir. Ancak, yarbaya mesajı okumasını istedim, bu ciddi bir mesajdı ve mesajdan irkildim. Bu mesajlar savaş gibi önemli durumlarda gelirdi. Yarbayın ilk okumasından ne olduğunu anlamadım, ikinci kez okuttum. Mesajda, sadece Çakırsöğüt'teki tugayın Ankara'ya intikal edeceğini duyduktan sonra 'Ne oluyor?' dedim. PKK'nın ülke gündemini değiştirecek şekilde bir eylemde bulunacağına ilişkin, 'Ankara'ya saldırı olacak' diye ihbar almıştık. Mesajın onunla ilgisi olduğunu düşündüm. Makam aracı talebinde bulunarak karargaha dönecektim. O esnada oğlum, cep telefonundan, 'Ankara'da jetler uçuyor' diye bir haber gösterdikten sonra televizyonu açtı. Köprüdeki tank ve askeri hareketliliği gördüm ve şaşırdım. Darbe belirtileri ortaya çıktığını düşündüm. TSK içerisinde emir komuta zincirinde bir darbe olduğunu düşündüm. O zamana kadar Orgeneral Recep'ten darbe iması duymamıştım. Bu darbe nerden çıktı, şaşkınlık içerisindeydim. Kitaplarımı ve iki tabancamı mermilerle çantaya koyarak karargaha gittim."
Karargaha vardığında, arka tarafta düzenli olmayan bir grubun bulunduğunu, bunların başında eski Ege Ordusu Komutanlığı Harekat Başkanı Kurmay Albay Oksal Çelik'in yer aldığını olduğunu ifade eden Eser, şöyle dedi:
"Durumu Hakbilen'e bilgi verip vermediğimi hatırlamıyorum. Odama geçtikten sonra Çelik ve bir yarbay elinde kağıtlarla yanıma geldi. Genelkurmay Başkanlığından 3 mesaj gelmişti. Mesajları okumaya başladığımda dışarıdaki gruptan birçok kişi odama geldi. 'Ne oluyor?' diye tepki gösterdiğimde, ayaktakiler dışarı çıktı, diğerleri de oturdu. Oturanlara da bağırdım. Çelik bana, 'TSK darbe yapıyor, Cumhurbaşkanı derdest edildi' diye bir şeyler söyledi. Sonra gelen iki mesajı okuduğumda sözde sıkıyönetim direktiflerinde, görevli olan koordinatörlerin isimleri gördüğümde 'TSK'nın darbe yapıyor' fikrinde şüphe duydum. Ne olduğunu bilmediğimden emirlere tereddütle yaklaştım. Darbecilerin darbe yaptığını anlamadım, darbenin liderinin kim olduğunu bilmediğimden kafam karıştı."
"İlk defa bir darbe girişimine şahit olduğumdan tecrübesizdim"
Eser, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Bu esnada şok durumum geçmedi. Cuntanın darbe yaptığını anladım ancak ordu komutanımızın safını ve derdest edilip edilmediğini bilmediğimden komutanı arama cesareti göstermemiş olabilirim. Daha sonra Orgeneral Recep'in karargaha geleceğini öğrendikten sonra koşturdum ama ona yetişemedim. Komutan, 'robocop' gibi tam teçhizatla giyinen korumalarıyla hazırlıklı gelmişti. İlk defa bir darbe girişimine şahit olduğumdan tecrübesizdim. Ordu komutanı bana, 'Ne oluyor?' diye sorduğunda şoktan çıkamadığımdan hiçbir şey söyleyemedim. Genelkurmaydan gelen mesajları komutana ilettim. Komutan, sıkıyönetim listesinde bulunanları darbeci olduğuna kanaat getirdi. Komutan, listede kendi personelinin görevli olup olmadığına baktı. O listede nelerin ve kimlerin yer aldığını, iddianame hazırlandıktan sonra bilgi sahibi oldum."
Eser, askeri casusluk, Balyoz ve Ergenekon gibi davalardan yargılandıktan sonra beraat eden mağdur bazı askerlerin bir WhatsApp grubu kurduğunu, kendi aralarında haberleşen askerlerin silahlarıyla karargaha geldiğini ve tedbir aldığını dile getirdi. Eser, mahkeme başkanının, "Bir subayın böyle sorumlu davranması, yadırganacak bir durum mu?" şeklindeki sorusuna "Evet, mantıklı düşünen bir asker olarak bu yadırganacak bir durumdur." diye cevap verdi.
Hakbilen'in darbe girişiminin yaşandığı gece karargaha geldiğini duyduktan sonra ordu komutanın odasına gittiğini, Orgeneral Recep'in Hakbilen'e emir ve talimatlar verdiğini söyleyen Eser, daha sonra Hakbilen'in brifing salonunda toplantı düzenlediğini, ordu komutanının "Bu saatte toplantıya gerek yok" dediğini ve herkesi odasına gönderdiğini ileri sürdü.
Orgeneral Recep, bir süre sonra Hakbilen'i görevden alarak kurmay başkanlığı görevini kendisine verdiğini kaydeden sanık Eser, "Memduh Hakbilen, Ordu Komutanı Orgeneral Recep'in talimatıyla gözaltına alındı. Sinirli bir şekilde odasına geldi. Bana elindeki kağıdı uzattı. Kara Kuvvetleri Komutanlığından gelen bir yazıydı bu. Orada yazılanlar için 'Bu emir benim için muteber' dedi. Sonra yazılı kağıdı bana uzattı, 'Senin insafına kalmış' dedi. Yazıda en son gönderilen emirlerin yerine getirilmesi isteniyordu ve uymayanların cezalandırılacağı yazıyordu. Yazıda tehdit vardı. Masamın üzerine bırakıp gittim. O saatte bu tehdit anlamsızdı. Sonra o yazının ne olduğunu bilmiyorum." ifadelerini kullandı.
Bu arada, İzmir Barosunca gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında CMK'dan görevlendirilen 120 avukatın istifa ettiği öğrenildi.
Muhabir: Ömer Süt
dikGAZETE.com