Gündem

İstinaf, yerel mahkemenin 'sosyal şiddet' gerekçesini 'soyut' buldu

Kadının şiddetli geçimsizlik nedeniyle, kocanın da eşinin Baptist kilisesine katıldığını gerekçe göstererek açtığı boşanma davasında yerel mahkeme, kadının bu kiliseye katılmasını eşine karşı "sosyal şiddet" saydı.

İstinaf, yerel mahkemenin 'sosyal şiddet' gerekçesini 'soyut' buldu
23-01-2020 18:07
İstanbul

Kadının şiddetli geçimsizlik nedeniyle, kocanın da eşinin Hristiyanlığın Baptist kilisesine katıldığını gerekçe göstererek açtığı boşanma davasında, istinaf, yerel mahkemenin bu kiliseye katılmayı eşe karşı "sosyal şiddet" saymasını "soyut ve duyuma dayalı" olarak değerlendirdi.

Rus asıllı Türk vatandaşı kadın, 2005'te Türk vatandaşı bir erkekle evlenerek İslam dinini seçti. Bir çocukları olan çift, sorunlar yaşamaya başlayınca 2015'te mahkemelik oldu.

Sürekli hakaret eden ve alkol kullandığı zaman kontrolden çıkan eşinin kendisini darbettiğini, evine bakmadığını öne süren kadın, kendisi için aylık 5 bin, kızı için aylık 3 bin lira tedbir nafakası, 400 bin lira maddi ve manevi tazminat ve çocuğun velayetinin kendisine verilmesi talebiyle dava açtı.

Kocadan karşı dava

Boşanma davasına karşı dava açan koca, dilekçesinde, başlangıçta iyi giden evlilik birliğinin, kültürel, sosyal ve mizaç farklılıkların yarattığı anlaşmazlıklar nedeniyle çekilmez hale geldiğini, eşinin müşterek yaşamın getirdiği sorumlulukları yerine getirmediğini savundu.

"Eşinin dini inançlarında değişiklik yaparak tekrar Hristiyan olduğunu, Baptist tarikatına adayan bir yaşam içine girmesiyle eşi arasındaki sosyal iletişimin bittiğini, eşinin bu tarikatın önerdiği şekilde yaşamaya başladığını, tüm maddi olanaklarını onların hizmetinde kullandığını, çocuklarını da aynı yaşam biçimine zorladığını, kızını rahibe yapmak istediğini" ileri süren koca, çocuğun velayetinin kendisine verilmesini, aksi takdirde devlet koruması altına alınmasını, nafaka ve tazminat taleplerinin reddini istedi.

Yerel mahkeme kadının kiliseye katılmasını "eşine karşı sosyal şiddet" saydı

Bakırköy 6. Aile Mahkemesi, evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle çiftin boşanmasına karar verdi. Kadının maddi ve manevi tazminat ile nafaka taleplerini reddeden mahkeme, davalının velayeti anneye verilen çocuk için aylık 800 lira iştirak nafakası ödemesine hükmetti.

Kararda, herkesin dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşit, dini inanç ve kanaat hürriyetlerine sahip olduğu vurgulanarak, şunlar kaydedildi:

"Kimse ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Dini inanç ve kanaatlerinden dolayı da kimse kınanamaz ve suçlanamaz.

Mevcut davada kadının tekrar Hristiyanlık dinine dönmesi kendi fikir ve dini özgürlüğüdür. Ancak dinlenilen tanık beyanlarına göre, kadın normal kiliseye gitmeyip Hristiyanlık dininde bir tarikat olan Baptistlerin kilisesine giderek eşine karşı sosyal şiddet ve güvensizlik yaratmıştır. Zira kadın evlendiğinde Müslüman olmuştur. Ayrıca çocuğa sorulduğunda Rus ve Hristiyan olduğunu söylemiştir. Çocuğun dini eğitimi konusunda eşinin görüşünün alınmadığı anlaşılmaktadır."

İstinaf: Kadın kendi inanç temelinde hareket etme özgürlüğüne sahiptir

Yerel mahkemenin kararına yönelik itirazları İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi karara bağladı.

Yerel mahkemece verilen hükümleri kaldırarak yeni hüküm kuran daire, tarafların boşanmasına, kadının tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile toplam 50 bin lira maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Daire, velayeti anneye verilen çocuk için 800 lira iştirak nafakası, kadına da aylık bin lira yoksulluk nafakası ödenmesine hükmetti.

Kararda, herkesin dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğu belirterek, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Kadın evlenme sonrasında Hristiyanlık dinini seçme ve kendi inanç temelinde hareket etme özgürlüğüne sahiptir. Ancak başkasının kendi inanç temelinde hareket etmesi için kısıtlama getirme hakkına sahip değildir. Bu yönde gerçekleştirilen davranışlar sosyal şiddettir. Erkeğin, kadının inanç temelinde kendisine ve müşterek çocuklarına kısıtlama getirerek yasa dışı tarikat toplantılarına katıldığı, dini ayin ve törenlerinde ölçülü davranmadığı, çocuğun dini eğitimi konusunda eşinin görüşünü almadığı iddialarının dosyaya sunulan delillerle kanıtlanamadığı, bu yöndeki tanık beyanlarının da erkekten duyuma dayalı, soyut anlatımlardan ibaret olduğu anlaşılmıştır."

Kadının törenlerine katıldığı öne sürülen kilisenin yasaklanmış dini toplantılar yaptığı iddiasının da sunulan delilerle kanıtlanamadığı vurgulanan kararda, "Bu nedenlerle kadının erkeğe ve çocuğa sosyal şiddet uyguladığına dair kusurun gerçekleştiğine ilişkin karar gerekçesi ile kadının kusurlu bulunması sonucu boşanmaya karar verilmesi isabetli görülmemiştir." görüşüne yer verildi.

Ceza dairesinin kararında, erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, maddi yükümlülüklerini yerine getirmediği, eşini evden kovduğu ve alkol kullandığına ilişkin kusurların ise gerçekleştiği vurgulanarak, kadına atfedilen hiçbir kurusun ise usulüne uygun olarak sunulan delillerle kanıtlanamadığı anlatıldı.

Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin tamamıyla kusurlu bulunduğu aktarılan kararda, kadının bu yönde yaptığı istinaf başvurusunun yerinde görüldüğü bildirildi.

Tarafların temyiz başvurusunda bulunması halinde davada son noktayı Yargıtay koyacak.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER