ANKARA (AA) - Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, dördüz bebek bekleyen ve sağlık riski nedeniyle rapor alarak işe gelmediği için işten çıkarılan kadın çalışanın ayrımcılığa tabi tutulduğuna, işverenin üst sınırdan tazminat ödemesi gerektiğine karar verdi.
İstanbul'da bir şirkette çalışan ve dördüz bebek bekleyen kadın, hamileliğini iş yerine bildirdi ve rapor aldı.
Bu süreçte bebeklerinden birini kaybeden ve işten çıkarılan kadın çalışan, hamileliğini bildirmesinin ardından işverence dışlandığı, yetkisindeki işlerin başkalarına verildiği, tedavi sürecinde problem çıkarıldığı gerekçeleriyle davacı oldu. Davacı kadın, işverenden kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile eşit işlem borcu alacağını talep etti.
Davalı şirket ise işçinin, rapor süresi bitmesine karşın işe başlamadığını, bu döneme ilişkin raporun iş akdinin feshinden sonra gönderilen ihtarname ile kendilerine ulaştığını savundu.
Bu arada, davalı şirketin söz konusu raporu hazırlayan doktorlar hakkında evrakta sahtecilik iddiasıyla yaptığı suç duyurusu takipsizlikle sonuçlandı.
İstanbul Anadolu 13. İş Mahkemesi, takipsizlik kararının içeriğini de göz önünde bulundurarak davacı kadına verilen raporların doğru olduğuna hükmetti.
Mahkeme, davacının raporlu olduğu dönemde iş akdinin feshedilmesi nedeniyle işverenin çalışanlarına eşit davranma borcuna aykırı hareket ettiğine, gebeliği nedeniyle iş akdi feshedilen davacı kadının ihbar ve kıdem tazminatının yanında eşit işlem borcuna aykırılık tazminatına da hak kazandığına, bu tazminatın üst sınırdan ödenmesine karar verdi.
Yargıtaydan onamaKararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi de yerel mahkemenin kararını yerinde bularak onadı.
Dairenin kararında ispat yükü kendisinde bulunan işverenin haklı nedenle feshi kanıtlayamadığı için kıdem ve ihbar tazminatının kabulünün isabetli olduğu belirtildi.
Eşit işlem borcuna aykırılık tazminatının da irdelendiği kararda, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 5. maddesinin ilk fıkrasında dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi sebeplere dayalı ayrım yasağı getirildiği, bu hususların tamamının mutlak ayrım yasağı kapsamında ele alınması gerektiği ifade edildi.
Kararda, aynı maddenin 3. fıkrasında cinsiyet ve gebelik sebebiyle ayrım yasağının düzenlendiği ve bu durumdaki işçiler bakımından iş sözleşmesinin sona ermesinde de işverenin eşit davranma borcunun vurgulandığı aktarıldı.
Kanunun "feshin geçerli sebebe dayandırılması"nı düzenleyen 18. maddesinde de ırk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yükümlülükleri, hamilelik, doğum, din, siyasi görüş ve benzeri unsurların fesih için geçersiz neden olarak kurala bağlandığı anlatılan kararda, işçinin hamileliği nedeniyle farklı işlemlere tabi tutulmasının ayrımcılık kabul edildiğinin altı çizildi.
Dairenin kararında hamileliği riskli olan ve dördüz bekleyen davacı kadının tedavisi için rapor aldığı, dördüzlerden birini de bu riskli hamilelik sırasında kaybettiği belirtildi.
Dinlenen davacı tanığının, kadın çalışanın anlattıklarını destekleyen beyanda bulunduğu belirtilen kararda, "Davacı, hamileliği nedeniyle ayrıma tabi tutulmuştur. Davalı işverenin ayrımcılık nedeniyle eşit işlem borcuna aykırılık tazminatından sorumlu tutulması ve fesih sebebi, davacının maruz kaldığı durum nedeniyle bu tazminatın üst sınırdan belirlenmesi de yerinde olmuştur." ifadelerine yer verildi.