Rus sanatçı ve spor eğitmeni Tatiana Kirillova, denizini, kültürünü ve yemeklerini çok sevdiği İstanbul'da 4 yıldır yaşamını sürdürüyor.
Kirillova, Moskova Ekonomi Üniversitesindeki eğitiminin ardından çalışmaya başladığı bir Amerikan şirketinde patronunun "Müşterilerle iyi anlaşmak istiyorsan Türk kültürünü görmelisin." önerisi üzerine birçok defa İstanbul'u ziyaret etti.
İstanbul ziyaretinde rastladığı ebru atölyesindeki ortamdan etkilenerek bu sanata yönelen Kirillova, Rusya'da atölye açarak eğitimler verdi, birçok televizyon programına katılarak ebruyu tanıttı.
Ebru sevgisinin peşinden giden ve 4 yıl önce Rus psikiyatrist eşi İvan Kirillova ve iki çocuğuyla beraber İstanbul'a yerleşen Kirillova, ebruyu "Rengi-su" adı verilen modern teknikle birleştirdi.
Türkiye'ye yerleştikten sonra zengin Türk mutfağına hayran kalan Kirillova, baklava, köfte, kebap ve lahmacundan vazgeçemediğini vurgulasa da favorisinin "Eşimle en önemli boş zaman etkinliğimiz" dediği "acılı kokoreç" olduğunu söyledi.
Kirillova, kendisini İstanbul'da yaşamaya götüren süreci, şehirdeki sanat, spor ve Türk lezzetleriyle dolu bir gününü AA muhabirine anlattı.
"İstanbul'da masalda yaşıyormuşum gibi geliyor"Rus sanatçı Kirillova, normal bir seyahatle başlayan İstanbul sevgisinin ebruyla beraber başka bir boyuta taşındığını söyledi.
İstanbul'un tarihi sokaklarını adım adım gezdiğini aktaran Kirillova, "İstanbul evim gibi. Burada çok huzurluyum. Eşim de burayı çok seviyor. Doğa ve denizle iç içe bir hayat var. Sabah çok erken kalkıyorum. Hemen sahile gidip spor yapıyorum. Bence boğaz şehre farklı bir atmosfer katıyor. Sabah hava çok güzel ve temiz. Martılar, gemiler ve diğer tüm güzellikler harika bir atmosfer yaratıyor. İstanbul'da masalda yaşıyormuşum gibi geliyor. Her sabah yeniden bu şehrin güzelliklerine şaşırıyorum." dedi.
Sahildeki sporun ardından atölyesine geçtiğini anlatan Kirillova, "Koşu ve sporla başlayan bir sabah bana çok ilham veriyor. 2 saat sahilde spor yapıyorum ve sanatımla baş başa kalmak için atölyeme geçiyorum. Renkleri karıştırıyorum ve bunları suya döküyorum. Sonra su kendi yaratıcılığını konuşturuyor. Su, hayata benziyor ve ne olacağı belli değil ama sonuç her zaman güzel oluyor. " diye konuştu.
"Eşim 'Hadi Kadıköy'e gidelim, kelle paça içelim.' diyor"Kirillova, eşiyle birlikte Türk mutfağının tüm zenginliklerini keşfetmeye çalıştıklarını belirterek, "Boş zamanlarımda çoğunlukla eşim 'Hadi Kadıköy'e gidelim, kelle paça içelim.' diyor. Eşimle en önemli boş zaman etkinliğimiz sac kavurma ve kokoreç aslında. Türk mutfağının çoğunluğunu seviyorum. Baklava, saç kavurma, kebap ve pilavı çok seviyorum. Ama acılı kokoreçi özel olarak seviyorum. Tabii ki yanında ayranla beraber. Midyeyi ve acı biberli yoğurdu da seviyorum. "ifadelerini kullandı.
İstanbul'da ailesiyle birlikte yaşamaya devam edeceklerini söyleyen Kirillova, " Burada kendimi hiç yabancı olarak hissetmedim. Gerçekten insanların hepsi çok kibar ve samimi. Burada çok huzurlu ve rahatız." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com