(AA) -  HÄ°KMET FARUK BAÅžER - İSTANBUL İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, "Ä°ttifak edeceÄŸimiz en önemli ÅŸey Ehlibeyt sevgisi, Hazreti Peygamber sevgisidir. Åžiiler, Aleviler Ehlibeyt'i ne kadar seviyorlarsa Sünniler de Ehlibeyti o kadar seviyorlar ve sevmeliler. Bu bizim için ortak bir paydadır. Bu ortak paydayı iyi görür ve fark edersek aradaki ihtilaf noktalarını ortadan kaldırabiliriz." dedi.Â
Prof. Dr. Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, muharrem ayının Müslümanlar adına çok önemli olduÄŸunu söyledi.Â
Hazreti Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicret ettiÄŸinde, burada yaÅŸayan Yahudiler’in muharremin aÅŸure günü olan 10'uncu gününde oruçlu olduklarını gördüğünü belirten Yılmaz, "Efendimiz onlara neden oruç tuttuklarını sormuÅŸ, onlar 'Bizim peygamberimiz ve Ä°srailoÄŸulları Firavun'un zulmünden böyle bir aÅŸure gününde kurtuldular' deyince Efendimiz de 'Biz Musa'ya sizden daha yakınız. Dolayısıyla biz de bugün oruç tutalım' diye buyurmuÅŸ. Ramazan orucu farz oluncaya kadar da farz gibi muharrem orucu tutulmuÅŸ." diye konuÅŸtu.Â
Yılmaz, ramazan orucunun farz olduÄŸu ikinci yıl Hazreti Muhammed'in muharrem orucunu nafile ibadet gibi bıraktığını dile getirerek, şöyle devam etti:Â
''Efendimiz, muharremin 9-10 ya da 10-11'inci gününde tutulmasını emretmiÅŸtir. Hazreti Adem'in tövbesinin kabulünden, Nuh tufanına ve Hazreti Ä°brahim'in kurtuluÅŸuna pek çok tarihi olayın muharremin onuncu gününde meydana geldiÄŸi ÅŸeklinde rivayetler var. Bizim geleneksel Ä°slami anlayışımızda muharrem ayı hicri yılbaşıdır. Kur'an-ı Kerim de haram aylar olarak bilinen 4 ay vardır. Muharrem onlardan birisidir. Bu 4 ay, Cahiliye Dönemi'nde Araplar’ın savaÅŸmadıkları, savaşın yasak olduÄŸu aylardır. Ä°slam'da bu haram olarak geçmiÅŸtir.''Â
Muharrem ayının 10'uncu gününün aynı zamanda Ehlibeyt ailesinin önemli temsilcisi olan Hazreti Hüseyin'in Kerbela'da Yezid'in adamları tarafından şehit edildiği olayı çağrıştırdığını vurgulayan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
''10 Muharrem aşure günü bir yas günü, bir hüzün günüdür. Biz 10 Muharrem aşure gününde Sünni'siyle, Alevi'siyle, Şii'siyle Nuh Tufanı'nın sona ermesinde o 10 tür erzağın karıştırılarak yapılan aşureyi, bir taraftan da Hazreti Hüseyin Efendimizin şehadetinin yasını birlikte idrak ederiz, birlikte hüzünleniriz. Hiçbir Sünni asla Hazreti Hüseyin Efendimizin şehadetine rıza göstermemiştir. Hepsi bu olaydan çok müteessir olmuş. Dolayısıyla biz muharrem ayı gelince bu iki şeyi beraber hatırlarız. Bir taraftan o geleneksel tarihi olayları hatırlarız ama bir taraftan da Hazreti Hüseyin'in şehadetini hatırlarız ki bu bizim için yas ayı anlamına gelmektedir."
Yılmaz, bir rivayete göre Hazreti Nuh'un gemisi karaya çıkınca gemideki bütün erzakların toplanıp aynı kazana konularak bir yemek piÅŸirildiÄŸini buna da aÅŸure denildiÄŸini ifade etti.Â
Aşure yapan insanların birbirlerine ikramlarda bulunduğunu belirten Yılmaz, "Geleneksel manada hem erzaklarının karıştırılması ve insanların kaynaştırılması adına bir fonksiyon icra ettiği için insanlar birbirine aşure yemeği ikram etmektedir. Bu manada anlam ve önemi vardır." dedi.
Yılmaz, Hz. Muhammed'den sonra imamet ve hilafet konusunun ortaya çıktığını, bunun da o zaman büyük sorunlara neden olduÄŸunu söyledi.Â
YaÅŸanan tartışmanın da Kerbela'da Yezid'in Hazreti Peygamberin torununu öldürmesiyle en üst noktaya taşındığını vurgulayan Yılmaz, ''Hazreti Hüseyin'in ÅŸehadeti vesilesiyle bizim birbirimizle aramızdaki ihtilaflar yerine bizim ittifak noktasını konuÅŸmak gibi bir ÅŸeye ihtiyacımız var. Ä°nsanlar zaman zaman bu ihtilaf noktalarını daha çok ortaya çıkarıyorlar. Bizim ittifak edeceÄŸimiz en önemli ÅŸey Ehlibeyt sevgisi, Hazreti Peygamber sevgisidir. Åžiiler, Aleviler Ehlibeyt'i ne kadar seviyorlarsa Sünniler de Ehlibeyt'i o kadar seviyorlar ve sevmeliler. Bu bizim için ortak bir paydadır. Bu ortak paydayı iyi görür ve fark edersek aradaki ihtilaf noktalarını ortadan kaldırabiliriz.'' diye konuÅŸtu.Â
Prof. Dr. Yılmaz, mezhep savaÅŸlarının tarihte Müslümanlara ve Hristiyanlara bir faydası olmadığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:Â
''Avrupa'da uzun yıllar mezhep savaÅŸları oldu. Avrupa ÅŸimdi bu mezhep savaÅŸlarını fark edip ihtilaflarını asgariye indirmeye çalışıyor ve ittifak noktasına geldi. Onlar ihtilaf noktası olan bu mezhep ayrışması konusunda bizim Müslümanların cehaletinden, aymazlığından istifade ederek bunu bir savaÅŸ ve kavga vesilesi olarak maalesef bize dayatıyorlar. Müslümanlar da birbirleriyle boÄŸuÅŸmanın hiçbir fayda vermeyeceÄŸi fark etmeyerek Åžiilik, Alevilik, Sünnilik gibi ÅŸeylerle husumet geliÅŸtiriyorlar. Dini kavrayamayan, dinin ayetlerini güncel olarak okuyamayan insanlar maalesef bugün Ä°slamofobiyi üretiyorlar. Radikal tavırlarla ayetlerin bütüncül manasını görmeyen insanlar neredeyse ÅŸiddet üreten, terör üreten algılar meydana getiriyorlar. DAEÅž gibi benzeri örgütler, bu manada kurgulandığı, birileri tarafından yönlendirildiÄŸi bilinen örgütlerin kullandıkları argümanlar ayettir, hadistir.''Â
VahÅŸet üreten insanlara Ä°slam'ın merhamet ve ÅŸefkat ikliminin anlatılmasını gerektiÄŸini aktaran Yılmaz, "Åžefkat gözüyle, merhamet algısıyla bakmadığınız zaman sonuçta vahÅŸet ortaya çıkacağını anlatmamız lazım. Merhametten, ÅŸefkatten mahrum insanlar ayetlere bakınca DAEÅž gibi ÅŸefkati olmayan vahÅŸet üretebilirler. Biz Ä°slam’ın merhametini, ÅŸefkatini anlatmalıyız, mezhep tartışmasına girmeden Müslüman üst kimliÄŸine sarılarak diÄŸer mezhep mensuplarıyla kaynaÅŸmanın yolunu bulmalıyız. 'Bir kiÅŸiyi öldürmek bütün alemi öldürmek gibidir, bir kiÅŸiyi diriltmek bütün alemi diriltmektir' diyen Kur'an-ı Kerim'in bize öğrettiÄŸi mesajı hayatımıza uygulayarak, etrafımıza rahmet ve ÅŸefkat dağıtmalıyız." ifadelerini kullandı.Â
Hasan Kamil Yılmaz, aÅŸure gününde insanların birbirine gitmesinin, oruçta ve iftarda birlikteliÄŸin çok güzel bir davranış olacağını vurgulayarak, ''Böyle zamanlarda beraber olmak, onlarla paylaÅŸmak bizim bu topraklarda tarih boyunca olduÄŸu gibi bugünden sonra da birlikte yaÅŸayabileceÄŸimizin en güzel örneÄŸidir. Bu çok anlamlı bir davranıştır.'' dedi.Â
Muharrem ayında oruç tutmanın önemli olduÄŸunu vurgulayan Yılmaz, ''Alevi kardeÅŸlerimizin kendilerine göre muharrem oruçları var. Sünniler için de 9-10 ya da 10-11. günlerinde bildiÄŸimiz Ramazan orucu gibi sabah imsak vaktinden akÅŸam iftar vaktine kadar oruç tutularak ibadet edilebilir.'' ÅŸeklinde konuÅŸtu.Â