Gündem

İstanbul Aydın Üniversitesi yükseköğretimde yeni eğilimleri masaya yatırdı

İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) “Yükseköğretimde Yeni Eğilimler: Değişime Ayak Uydurma” başlıklı kongre düzenledi.

İstanbul Aydın Üniversitesi yükseköğretimde yeni eğilimleri masaya yatırdı
13-04-2016 17:23

Ceylan Intercontinental Otel’de gerçekleştirilen kongreye Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, İstanbul Aydın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Değişen talepler, fırsatlar, beklentiler ve sorunlar doğrultusunda yükseköğretimin politikalarını, modellerini ve yenilikçi hareketleri değerlendirilmek amaçlı yapılan kongrede açılış konuşmalarını İAÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem ve İAÜ Rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli yaptı. Birçok önemli akademisyenin konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte yapılan paneller doğrultusunda yükseköğretimlerin değişim ile ilgili yaşadığı problemler ve yapılabilecekler masaya yatırıldı.

“ÜNİVERSİTELER KENDİ TOPLUMUYLA BÜTÜNLEŞMEK ZORUNDA”

Kongre ile birlikte 110 ayrı bildiri yayınladıklarını ve 30 ayrı ülkeden katılımcıları ağırladıklarını dile getiren İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Mustafa Aydın, “Üniversiteler kendi toplumuna ışık saçabilmeleri için önce kendi ışıklarını beslemeleri gerekiyor. Aynı zamanda gelişen teknoloji ile birlikte arz talep karşısında ne yapmalılar ki kendilerini yenilemeliler? Hangi yöntemi uygulamalılar ki toprağına faydalı olsunlar? Geleneksel yöntemlerle mi yürümeliler yoksa artık çağın, küreselleşmiş dünyanın, dinamiklerine kendilerini dâhil ederek toplumuyla bütünleşmiş bir anlayışla mı yaklaşmalılar? Bu konu ve buna benzer konuların ele alınacağı bir platform burası. 

Bugün şuanda 6 milyon civarında öğrenci üniversitelerde eğitim görüyor bu yıl 2 milyonun üzerinde öğrenci üniversite sınavına girdi. Toplum üniversitelerden çok şey bekliyor. 1200’lü yıllarda Türkiye’de üniversite var aslında ama bugün dünyanın ilk 500 üniversitesine bakıldığında bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar üniversitemiz bu üniversitelerin arasına giriyor. Daha dün kurulmuş üniversiteler ilk beş yüzün içine girerken tarihten bu yana birçok başarıya imza atan bir millet olarak neden hala kendi üniversitelerimiz adını duyuramıyor diye kendimizi sorgulamamız lazım. Demek ki bir yerde problem var ve bu problemleri hep birlikte masanın üstüne yatırıp neşter vurmamız lazım. Problemleri kapının ya da divanın altına iterek çözemeyiz. 

Bu eksiklerin sebebi üniversitelerimiz evrensel değil, üniversite anlayışından uzaklaşmaları ve zaman zaman siyasileşmeleri. Akademik özgürlük adı altında veya özerklik adı altında bilime değil bilimin dışındaki konulara yönelmeleri. Dolayısıyla nedenleri gayet basit, üniversite toprağı ve toplumuyla bütünleşecek. Kendi sorunlarını tespit edecek. O ihtiyaçlara çare olacak. 

Üniversiteler içeri girilmeyen, dokunulmayan seçkinlerin eğitim görmüş olduğu bir yer olmaktan çıkacak. Halkın eğitim gördüğü bir yer haline dönüşecek. Bilgi sadece teoride kalmayacak aynı zamanda üretmiş olduğu bilgiyi eş zamanlı olarak pratiğe dönüştürmesi lazım. Bilginin ürüne dönüşmesi o ürüne de dokunulması lazım. Dokunmuyorsanız o ürünün anlamı yok. Üniversiteler kendilerini sorguladıkları zaman birçok problemi kökünden çözeceğiz demektir” şeklinde konuştu.

“EĞİTİM ÖRGÜTLERİ ETKİLİ OLABİLMEK İÇİN DEĞİŞİME AYAK UYDURMAK ZORUNDADIR”

Açılış konuşmasında değişime ayak uydurmanın öneminden bahseden Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, “İnsanlığın var olmasından bu yana değişime ayak uyduruluyor. Artık hızlı ve sürekli değişen bir dünyada yaşamaktayız. 21. yüzyıldaki değişimin iki unsuru var. Bunlardan biri insan, diğeri ise teknolojidir. Örgütler yaşam sürdürme amacına ulaşmak için hızla değişen koşullara uyum sağlamazlarsa sistemin ölmesiyle karşı karşıya kalacaktır. Değişime karşı tutumlardan birisi de direnmedir. 

Değişimlerin karşısındaki en büyük engel değişimden etkilenecek işverenler, kurumlar, türlü yollarla değişime direnmektedirler. Değişime karşı direnme evrensel bir olgudur çünkü bireyler hatta sistemler mevcut durumu koruma eyleminde bulunacaklardır. Yenileşmeye karşı oluşan tepki ve engellerin ustalıkla yönetilmesi gerekir. Eğitim örgütleri de belirtilen değişim süreçlerinden etkilenmekte, varlığını devam ettirebilmek için, çeşitli örgütsel yenileşme çabaları içerisinde olmaktadırlar. Hızını ve boyutunu her alanda hissettiğimiz değişimin eğitim örgütleri üzerindeki etkilerinin önemsenmemesi ciddi sorunlara yol açabilir. 

Çünkü değişim, eğitim örgütleri üzerinde gelişmelere kendilerini uydurmaları ve yaratıcı olmaları yönünde büyük bir baskı yaratmaktadır. Bu nedenle eğitim örgütleri etkili olabilmek için çevrelerindeki değişimlere ayak uydurmak zorundadır. Buna karşı değişime ayak uyduramayan ve değişimi itici bir güç olarak gören eğitim örgütlerini önemli sorunlar beklemektedir. Milli Eğitim Bakanlığı olarak teknoloji ve bilimi çok önemli bulmamızın yanısıra biz diyoruz ki insan insanın gölgesinde yetişir, ahlak ve değerler yüz yüze bakarak oluşur. 

Sosyal medyayla bilim çağındaki araçlarla olmuyor. Bunu da bildiğimiz için akademisyenlerimizin, öğretmenlerimizin değerini çok daha önemsiyoruz. Bilgi çağı, uzaktan eğitim ne kadar gelişse de görünen sonuç şu ki öğretmensiz olmuyor. Öğretmenlerimizin olduğu yerde eğitim sonuç alıyor. O bakımdan insan faktörü çok önemli. Bir mum bir başka mumu yakmakla ışığından bir şey kaybetmez. Siz çok ışık yaktınız yakacaksınız da o yüzden çok teşekkür ediyorum” dedi.

“ÖĞRENCİ PROFİLLERİ DEĞİŞECEK”

Kongrenin direktörlüğünü yürüten İstanbul Aydın Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet Metin Ger, “Toplumun küreselleşmeyle birlikte yaşam tarzının da çok ciddi değişiklikler yaşayacağını düşünüyorum” ifadelerine vurgu yaptı. Metin Ger aynı zamanda, “Yükseköğretim bu değişikliklere ayak uydurmak için bir takım değişimler geçirmek zorunda. Bu toplantı ile birlikte de değişim süreçlerinden geçerken yükseköğretimlerin ne gibi yollar izleyeceğini tartışacağız. Sonuçta hem eğitim kurumları hem de toplum olarak bu değişimlerde nasıl yollar izlememiz gerektiği konusunda birbirimizle iletişim halinde olmamamız lazım. 

Gelişen teknoloji ile beraber eğitim sisteminde de farklılıklar ortaya çıkacak. Örneğin artık öğrenci ve öğretmen yüz yüze eğitimime mi devam edecek yoksa uzaktan eğitim mi ortaya çıkacak. Bununla birlikte karşımızdaki öğrenci profilleri de dünyanın her tarafından gelen renkli profillerle değişim gösterecek. 

İşte bunlarla ilgili bir takım sorular var kafamızda ve biz de bu sorulara cevap bulmak amaçlı bir araya gelme gereksinimi gördük. Türkiye’nin, üniversiteler ve bilimsel gelişmeler konusunda çok geride olduğunu söyleyemeyiz. Ortalamanın üstünde bir yerdeyiz. Önemli olan ayak uydurmak eğer ayak uyduramazsak geri düşeriz amacımız bu süreçte neler yapmalıyız ki geride kalmayalım” diyerek sözlerini tamamladı.

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER