Analiz/Röportaj/Dizi/Tefrika

İsrail'in yok etme stratejisi: Gazze ateşkesinde hangi ihlaller gerçekleşiyor?

Ateşkesin üzerinden iki hafta geçmesine rağmen İsrail, Gazze'deki çadırların sadece yüzde 4'ünün Gazze Şeridi'ne girmesine izin verdi ve hiçbir konteynerin girişine müsaade etmiyor

İsrail'in yok etme stratejisi: Gazze ateşkesinde hangi ihlaller gerçekleşiyor?
07-02-2025 12:12
İstanbul

SETA Vakfından Dr. Mahmoud Alrantisi, İsrail'in Gazze'ye yapılan yardımları engelleme planını ve Filistinlileri sistematik olarak nasıl yok etmeye çalıştığını kaleme aldı.

***

İsrail işgal devleti tarafından Filistin halkının tüm insani ihtiyaçlarını hedef almak için kullanılmayan hiçbir strateji kalmadı ve Gazze'deki Filistin toplumunu yaşamın tüm unsurlarını baltalayarak boyun eğdirmek için birçok strateji aynı anda uygulandı. Gazze'de 19 Ocak 2025'te ateşkes anlaşmasına varılmasına rağmen İsrail hala yıkıcı savaştan sonra Gazze’nin toparlanmasını baltalamak için çalışıyor.

İsrail Gazze'deki tüm altyapı sistemlerini yok etti...

İsrail Gazze'ye yönelik saldırısının başlangıcından bu yana şehirde su, gıda, elektrik, enerji ve yakıta erişimi kısıtladı. Görevden alınan eski İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant 9 Ekim 2023'te yaptığı açıklamada, "Gazze Şeridi'ne tam bir abluka uyguluyoruz, elektrik yok, gıda yok, su yok, gaz yok... Her şey kapalı." demişti.

İkinci olarak, İsrail Gazze'deki tüm sağlık altyapılarını yok etti ve yüz binlerce evi yıktı. Gazze Şeridi'ndeki 34 hastaneyi tamamen yok etti, kalan sağlık tesislerini çalıştırmak için yakıt girişini ve hastalıklarla mücadele için aşıların girişini uzun süre engelledi. İsrail daha sonra uluslararası kuruluşların yoğun baskısı üzerine çocuk felciyle mücadele için aşıların girişine izin verdi. İsrail işgali ayrıca güneş enerjisi ekipmanlarının, bataryaların veya tıbbi cihazların girişini de kasıtlı olarak engelliyor.

Ayrıca İsrail, Gazze Şeridi'nde 927 okul, üniversite ve eğitim kurumunu yıkarak eğitim hayatının durmasına ve Gazze'deki eğitim altyapısının yaklaşık yüzde 70'inin yok olmasına yol açtı. Gazze'deki eğitim sektörünün kaybı 800 milyon doları aştı. İsrail 94'ten fazla Filistinli profösörü ve yüzlerce öğretmeni de öldürdü.

İsrail işgal boyunca yerel ekonomiyi tahrip etme stratejisi izledi. Gazze'de düzinelerce fabrika İsrail tarafından tahrip edildi. Hammaddelerin şehre girişi hala engelleniyor ve ticaretin hareketine birçok kısıtlama getiriliyor. Mali açıdan, İsrail işgali bankaları işletmek ve Gazze Şeridi'ndeki pazar çarkını hareket ettirmek için gereken nakit paranın girişini engelliyor. Bu durum, Gazze Şeridi'ndeki ekonomik iyileşmeyi geciktiriyor ve vatandaşlar ile tüccarların mali sorunlarını artırıyor.

Gazze halkını yıldırmak İsrail'in ana hedefiydi...

Gazze toplumunun sosyal olarak parçalanması stratejisi İsrail'in bir hedefiydi. İsrail işgal devleti tüm sosyal kurumları hedef aldı, belediyeleri bombaladı. Gazze Şeridi'nde bölünmeler yaratmak için çalıştı ve Gazze'deki cami ve kiliseleri yıktı. İsrail ayrıca Gazze'de çok sayıda reformcuyu, muhtarı ve Filistin toplumunun sembol isimlerini öldürdü.

Ayrıca İsrail, Gazze'nin kültürel kimliğini hedef almaya çalıştı. İsrail, Gazze'deki birçok tarihi ve kültürel simge yapıyı hedef aldı; şehir meydanları ile ana merkezlerin çoğunu tahrip etti, Gazze Belediyesi merkezindeki merkezi arşiv binasını yıkarak binlerce belgenin kaybolmasına neden oldu ve 1958'de kurulan Filistin Parlamento Binası gibi önemli binaları yıktı.

İsrail, Gazze'deki Filistinlilerin hareket özgürlüğünü engelleme stratejisi uyguladı. İsrail askerleri Gazze Şeridi'nin merkezini 15 ay boyunca işgal etti ve vatandaşların kuzeyle Gazze Şeridi arasında serbestçe hareket etmesini engelledi. Kuzeye geçmeye çalışan herkesi öldürdü.

İsrail'in bu savaştaki en belirgin politikası Gazze halkını zorla yerinden etme stratejisiydi. İsrail'in Gazze'yi yaşanmaz hale getirmek için şehirdeki her şeyi yok etmeye çalıştığı, birçok bölgede insanları evlerini terk etmeye zorladığı ve gelecekte İsrailli yerleşimcilerin Gazze Şeridi'ne yerleşmeleri için planlar yayınladığı çok açıktı. İsrail'in başarısızlıkla sonuçlanan en önemli planı, Gazze'nin kuzeyinin kuşatılması ve sakinlerinin güneye göç ettirilmesine dayanan Generaller Planı'ydı.

İsrail ateşkesin şartlarını ihlal ediyor...

Filistinli müzakereciler İsrail ile yapılacak ateşkes anlaşmasının Gazze'ye her gün 600 kamyon insani yardımın, 200 bin çadır ve 60 bin konteynerin, enkazı kaldırmak ve cesetleri çıkarmak için ağır ekipmanların girmesini ve Refah Sınır Kapısı'ndan günde en az 150 yaralının tedavi olmak amacıyla şehri terk etmesi şartlarını içeren bir insani protokol için ısrar etti. Filistin tarafı ayrıca hastane ve fırınları çalıştırmak için günde en az 50 kamyon dolusu yakıtın girmesi talebinde bulundu.

Ateşkesin üzerinden iki hafta geçmesine rağmen İsrail, Gazze'deki çadırların sadece yüzde 4'ünün Gazze Şeridi'ne girmesine izin verdi ve hiçbir konteynerin girişine müsaade etmiyor​​​​​​​. İsrail ayrıca enkazı temizlemek için umutsuzca ihtiyaç duyulan buldozer gibi ağır ekipmanların girişini engellemeye devam ediyor. Gazze'de yaklaşık 14 bin kişi kayıp ve enkaz altında binlerce cesedin daha olduğu düşünülüyor.

Şimdiye kadar yakıt kamyonlarının sadece yüzde 5'i Gazze Şeridi'ne girebildi. İsrail işgali, Gazze Şeridi'nde 34 hastaneyi yok etmesine rağmen hastanelerin şartlarının iyileştirilmesine engel oluyor. Ayrıca İsrail, El-Ariş kentindeki 8 Türk sahra hastanesi de dahil olmak üzere birçok sahra hastanesi tesisinin bu hastanelere girmesine hala izin vermiyor.

Her gün 150 kişinin yurtdışında tedavi için ayrılmasını öngören anlaşmaya rağmen İsrail şimdiye kadar günde sadece 44 kişinin ayrılmasına izin verdi. Bazı yaralılar Refah geçişinden ayrılmalarına izin verilmesini beklerken öldü.

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki iyileşme sürecini engellemek, felaket koşullarını sürdürmek, yeniden inşa sürecini engellemek ve Gazzelilere insani boyut üzerinden şantaj yapmaya devam etmek için yeterli yardımın girmesine izin vermemek gibi kasıtlı bir niyeti olduğu açıktır ve bu da İsrail'in siyasi kazanımlar elde etmesi için uluslararası insancıl hukuk kapsamında bir savaş suçudur.

Gazze Şeridi'ndeki 2 milyon insan hala felaketin ve soykırımın etkilerinden muzdarip ve onlara acilen barınak sağlanması gerekiyor. Bu nedenle, uluslararası kuruluşlar ve bölge ülkeleri, İsrail'e Gazze Şeridi'ne insani yardım girişine izin vermesi ve bu konuyu İsrail hükümetinin ırkçı hedeflerinden uzak tutması için baskı yapmalıdır.

Bu konuda Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır gibi büyük bölge ülkelerine büyük sorumluluk düşüyor. Türkiye'nin başını çektiği bu ülkeler çok sayıda insani yardımın gönderilmesine katkıda bulunmuş ve bu yardımların bir kısmı Gazze Şeridi'ne girmiştir ancak İsrail işgal devleti hala bu yardımların büyük bir kısmının girmesini engelliyor. Bu durum, yardımların girmesi ve ateşkesin ilk turundan ikinci turuna geçilmesi için İsrail işgal devletine çok fazla baskı yapılmasını gerektiriyor.

Filistinlileri insan haklarından mahrum bırakmak ve ateşkes anlaşmasında kararlaştırılan insani yardım ve barınma malzemelerinin girişini engellemek; Gazze'deki koşulları daha da kötüleştirmenin ve Siyonist sağın Gazze Şeridi nüfusunu yerinden etme planlarının önünü açmanın bir başlangıcıdır.

Bu gerçek, arabulucuların İsrail'i ateşkes anlaşmasına uymaya zorlamak için harekete geçmesini zorunlu kılıyor. Bu noktada, İsrail'e baskı yapmak ve bu ırkçı planları uygulamasını engellemek için Arap ve İslam ülkelerinin tüm uluslararası örgütlerle işbirliği içinde kolektif bir eylemde bulunması gerekiyor.

[Dr. Mahmoud Alrantisi, SETA Vakfında Araştırmacıdır.]

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER