Kudüs
İsrail'in, Kudüs'teki mülklerin tapuya tescil edilmesi için geliştirdiği "tapu tescil projesi"nin 2020 yılı öncesinde hayata geçirildiği ifade ediliyor.
İsrail'in 1950 yılında çıkardığı "Gaiplerin mülkleri yasası"na göre, Kasım 1947'ye kadar İsrail devleti sınırlarını terk eden veya göç edenler "gaip" olarak tanımlanıyor. Söz konusu kişilerin araziler dahil tüm mülkleri, evleri, banka hesapları "gaip mülkü" sayılarak, mülkiyet hakkı devlete devrediliyor.
Arap Azınlık Hakları Hukuk Merkezi "Adalet", söz konusu yasayla; arazi, ev, banka hesapları dahil olmak üzere tüm gaip mülklerinin İsrail'e devredilmesinin ve devlet tarafından belirlenen bir heyet tarafından yönetilmesinin kabul edildiğini belirtiyor.
Filistinliler de İsrail'in, tapu tescil projesi kapsamında arazi ve gayrimenkuller üzerinde hisseleri olan bazı kişileri kent dışında olmaları nedeniyle "gaip" olarak tanımlayıp, mallarına el koymasından ya da mülklerinin kendilerine ait olduğunu gösteren belgelerin olmamasından ve bu bahaneyle mülklerine el konulmasından endişe ediyor.
Bunlara ek olarak söz konusu projenin uygulanması işgal altındaki Doğu Kudüs'teki gayrimenkuller için İsrail hükümetine ağır vergiler ödenmesini öngörüyor.
"Gaiplerin mülkleri yasası, kontrol aracı"
Kudüs'teki Filistinlilerin Hakları Sivil Koalisyonunun raporuna göre, İsrail Tapu Dairesi geçen günlerde Beyt Hanina, Sur Bahir, Şeyh Cerrah, El-İsaviyye ve Et-Tur'daki bazı bölgeler dahil Doğu Kudüs'teki bazı Filistin mahallelerinde çalışmalara başladığını duyurdu.
Filistinlilerin Hakları Sivil Koalisyonu Koordinatörü Zekeriya Avde, yaptığı açıklamada, "Bu mahalle ve bölgelerden başlanılması tesadüf değil, Tel Aviv'in görüşüne, bakış açısına dayalı bir seçim. Seçilen bölgelerde işgalci gücün büyük miktarda toprağı müsaderesine yardımcı olacak boşluklar bulunuyor." dedi.
Avde, başlangıç için tercih edilen bölgelerde, "gaiplerin mülkleri yasası"nın uygulandığına, Yahudi yerleşim birimlerinin bulunduğuna veya bölgeye ilişkin Ürdün yönetimi sırasında herhangi bir anlaşmanın olmamasına dikkati çekti.
"Gaiplerin mülkleri yasası, İsrail'in Filistinli mültecilerin mülkiyetini ve ülkedeki İslami vakıf mülklerini kontrol altına almak için kullandığı temel araç." diyen Avde, şunları söyledi:
"Elimizdeki veriler, Kudüs'ün dışında yaşayan kişiler adına şehirde kayıtlı geniş alanların bulunduğunu gösteriyor."
Avde, "Doğu Kudüs'ün gelecekteki Filistin devletinin başkenti olma ihtimalini ortadan kaldıracak İsrail'in bu tek taraflı adımı konusunda sessiz kalmamalıyız." ifadelerini kullandı.
Uluslararası toplum ve uluslararası insan hakları kurumlarının, İsrail'in bu uygulamalarını ve planlarını durdurmak için harekete geçmesi gerektiğini belirten Avde, "Kudüs işgal edilmiş bir kenttir ve işgalci güç, bu kentin topraklarına tapu ve tescili kullanarak el koyamaz." diye konuştu.
"İsrail'in Kudüs'teki egemenliğini güçlendirecek"
Avde, verasetin sınırlandırılması sürecinde, İsrail hükümetinin "gaip" olarak değerlendireceği bu mülkleri, "İsrail Gaiplerin Mülkiyetleri Dairesi" veya "İsrail Toprakları İdaresi" adına kaydedeceğine dikkati çekti.
İsrail'in 1967'den bu yana yerleşim birimleri kurmak için Doğu Kudüs'ün yüzde 35'inden fazlasına el koyduğunu hatırlatan Avde, "Doğu Kudüs'te tapu işlemi uygulanması durumunda mülkler kalıcı olarak İsrail hükümetinin adına kaydedilecek." dedi.
Kurum koordinatörü Avde, "(Tapu tescil projesi) çerçevesinde atılan adımlar, İsrail'in Kudüs üzerindeki egemenliğini güçlendirecek ve şehirdeki Filistinlileri vergi ödemek zorunda bırakacak." ifadelerini kullandı.
İsrail işgalinin yol açtığı kayıt boşlukları
Filistinli toprak sahipleri arasında da mülkiyet konusunda anlaşmazlıklar olduğunu söyleyen Avde, bir arsa veya mülkü tescil ettirmek için tüm mirasçıları toplamanın çok zor olacağını vurguladı.
Avde, gaiplerin mülkleri ve mülk sahipleri arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle İsrail hükümetinin geniş arazilere ve gayrimenkullere el koymasından endişe ettiklerini dile getirdi.
1967 öncesi Ürdün döneminde, Doğu Kudüs'teki mülklerin yaklaşık yüzde 5'inin tapuya kaydedildiğini hatırlatan Avde, şunları kaydetti:
"53 yıl önce İsrail işgalinin başlamasından bu yana Kudüs'te hiçbir arazi veya mülk kaydedilmedi. Elli yıllık işgal sırasında Kudüs'teki tapu tescil işlemlerinin dondurulması politikası, altmışların sonunda ve yetmişlerin başında toprakları müsadere etme sürecini kolaylaştırdı."
Avde, İsrail'in çıkardığı yasalarla Filistinlilerin mülklerine el koymasının yanı sıra kayıt işleminin de külfetli olduğuna; vatandaşların çoğunun karşılayamayacağı fahiş vergiler ödemesini öngördüğüne dikkati çekti.
Tapu tescilindeki zorluklar
"Tapu tescil projesi" kapsamındaki işlemlerin çetrefilli ve tehlikeli olduğuna işaret eden Avde, ayrıca belirli bir süre arazi ve mülklerin tescili için başvuruda bulunulmaması durumunda, bu arazi ve mülklerin sahibi olmadığını ileri sürerek İsrail hükümetinin bunlara el koyabileceğini söyledi.
Avde, insanların meseleye dikkatli yaklaşması, kayıt yaptırmadan önce hukuki ve resmi kurumlara danışması gerektiği uyarısında bulundu.
Kudüs Sosyal ve Ekonomik Haklar Merkezi Müdürü Ziyad el-Hamuri ise "Tapu tescil projesi pek çok risk taşıyor, özellikle 'gaiplerin mülkleri yasası' gerekçesiyle arazilere ve gayrimenkullere el konulmasından endişe ediliyor." ifadesini kullandı.
Hamuri, "Bölge sakinleri, tapu sicilini ibraz etmede veya tescil işlemini tamamlamak için gereken yüksek vergileri ödemede zorlanabilir." dedi.
Filistin, İsrail'in "tapu tescil projesi"ni reddediyor
Filistin Dışişleri Bakanlığının katılımıyla, Filistin Kurtuluş Örgütündeki (FKÖ) resmi taraflar ve Kudüs'ün işlerini takip etmekle görevli tüm komitelerle bir dizi toplantı düzenlendi.
Filistin Devlet Başkanlığı toplantıların ardından 19 Eylül'de yaptığı açıklamada, İsrail'in Kudüs'te uygulayacağı tapu tescil projesini reddettiklerini ve tanımadıklarını ifade etti.
Kudüs halkına "İsrail'in sözde tapu tescil projesi" kapsamında işlem yapmamaları çağrısında bulunulan açıklamada, projenin "İsrail'in Kudüs'ü ilhak etme planının tehlikeli bir parçasını temsil ettiği" aktarıldı.
Bu projenin, "gaiplerin mülkü yasası" bahanesiyle halkın gayrimenkullerine el konulmasının bir başlangıcı olacağı konusunda uyarıda bulunulan açıklamada, Doğu Kudüs'ün, uluslararası meşruiyet ve uluslararası hukuk kararlarına uygun olarak, kutsal mekanları ve mirasıyla Filistin'in ebedi başkenti olduğu vurgulandı.
Açıklamada, konuyu takip için yüksek bir komitenin görevlendirileceği bilgisi paylaşıldı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com