Dünya

İsrail'in Batı Şeria'yı ilhakı Filistin Yönetimi'nin geleceğini etkiler mi?

İsrail, işgal altındaki Batı Şeria'yı "ilhak" planını uygulama aşamasına yaklaşırken, bu durumun Filistin Yönetiminin geleceğini nasıl etkileyeceğine ilişkin sorular gündeme geldi.

İsrail'in Batı Şeria'yı ilhakı Filistin Yönetimi'nin geleceğini etkiler mi?
02-06-2020 19:27

Gazze

Filistinli analistler İsrail'in Batı Şeria'da yer alan yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri ve Ürdün Vadisi'ni "ilhak" planını ve bu durumun Filistin Yönetimine muhtemel etkilerini değerlendirdi.

Filistinli uzmanlar İsrail'in söz konusu planı uygulamaya koymasının Filistin Yönetimi'nin siyasi varlığının zayıflamasına yol açmayacağını belirterek, "ulusal başarı" ve devlet kurma yolunda atılan bir adım olan yönetimin feshedilmesinin uzak bir ihtimal olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Uzmanlar, İsrail'in ekonomik ve mali yaptırımları artırarak yönetimi çöküşe sürüklemesinin de uzak bir ihtimal olduğunu, çünkü bunun olumsuz sonuçlarının Tel Aviv'e döneceğini ifade etti.

"Filistin Yönetimi, ulusal bir başarı"

Filistinli siyasi analist ve yazar Abdulmecid Suveylem, bu durumda, 1994'te Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile İsrail arasında yapılan Oslo Anlaşması'na binaen kurulan Filistin Yönetiminin, feshedilmesi yönünde adım atmayı gerektirecek bir durum olmadığını ifade etti.

Filistin Yönetiminin feshine ilişkin herhangi bir belirtinin olmadığının altını çizen Suveylem, FKÖ'nün bir kolu olan yönetimin ulusal bir başarı olduğunu vurguladı.

Suveylem, Filistin Yönetiminin feshedilmesinin arkasında herhangi bir halk çıkarının da söz konusu olmadığına vurgu yaparak, "Filistin Yönetimi ulusal bir başarıdır." ifadelerini kullandı.

Çöküş senaryosu

Ancak Suveylem, FKÖ'nün Oslo başta olmak üzere İsrail ve ABD hükümetleriyle yapılan tüm anlaşmaları fesih kararını onaylayan tutumu ışığında Filistin Yönetimi için işlev değişikliğine yol açabileceğini aktardı.

Bunun, İsrail tarafından düşmanca bir yöntem olarak değerlendirilebileceğine işaret eden Suveylem, İsrail'in o zaman, yönetimi zayıflatmak ve devirmek için büyük bir ekonomik ve mali savaş başlatabileceğini öngördü.

Suveylem, "İsrail biri ilhak diğeri Filistin Yönetimini devirmek gibi aynı anda iki tehlikeli hedefi gerçekleştirmeyi kapsayan bir maceraya atılamaz." ifadesini kullandı.

Tel Aviv yönetiminin, Filistin halkının, böyle bir durum karşısında elleri bağlı, tepkisiz kalmayacağının farkında olduğunu anımsatan Suveylem, Filistin Yönetimi bünyesinde on binlerce Filistinli çalışan bulunduğunu, İsrail'in yönetimin devrilmesi durumunda nüfusu ilhak etmeye ya da sorumluğunu üstlenmeye hazır olmadığını dile getirdi.

Suveylem, İsrail'in bu konuda çıkmazda olduğunu; savaştığı bir yönetimin varlığını istemediğini ve buna karşın bu yönetimin devrilmesinin ortaya çıkaracağı riskleri de göze alamadığını söyledi.

"Filistin yönetimi mevcut durumunu koruyacaktır"

Filistinli siyasi analist ve yazar Haldun el-Bergusi ise, "İlhak planı Filistin yönetiminin siyasi varlığına zarar vermeyecek. Yönetim mevcut durumunu olduğu gibi koruyacaktır." ifadesini kullandı.

Bergusi, "Filistin yönetiminin çöküşe doğru itilmesi senaryosu, şu anda mümkün olmayabilir. Özellikle İsrail işgalci bir ülke olarak bu adımın sonuçlarını taşımaya hazır değil." dedi.

Oslo Anlaşmasına göre gelecekteki Filistin devletinin çekirdeği ve ön hazırlığı varsayılan yönetimin feshedilmesini uzak bir ihtimal olarak değerlendiren Bergusi, yönetimin siyasi varlığının yıkılmasının, Filistin halkı için başta ekonomik olmak üzere çok büyük sonuçları olacağını aktardı.

Ayrıca İsrail'in işgalci bir güç olarak sorumluluğu üstlenmesi gerektiği için yönetimden vazgeçmesinin zor olduğuna işaret eden Bergusi, yönetimin yıkılmasının "iki devletli çözüm" ilkesi çerçevesinde anlaşmaya varmak ümidiyle uzun yıllardır inşa edilen tüm kurumların çöküşü anlamına geleceğini ifade etti.

"Bıçağın kemiğe dayanması durumunda" İsrail'e baskı ve tehdit için Filistin Yönetimi'nin tasfiyesi meselesinin gündeme getirilebileceğini kaydeden Bergusi, bu tehdidin uygulanmasının, gelecekteki duruma, İsrail'in tutumuna ve ABD yönetiminin değişmesi gibi uluslararası gelişmelere bağlı olduğunu vurguladı.

ABD yönetiminde beklenen değişiklik ve Avrupa'nın ilhakı reddeden tutumu ışığında uluslararası gelişmelerin İsrail'e kararından vazgeçmesi yönünde baskı oluşturmasının muhtemel olduğunu kaydeden Bergusi, iki devletli çözüme bağlılığını belirten Joe Biden'ın ABD'de kasım ayında düzenlenecek başkanlık seçimlerini kazanması halinde bu durumun değişebileceğine dikkati çekti.

"Filistin tarafının bir eylem planı yok"

Filistinli siyasi analist Vedi Ebu Nassar da Filistin Yönetimi'nin feshinin gündeme getirilebileceğini ancak uygulanmayacağını aktardı.

Filistin'in çıkarlarının İsraillilerin çıkarlarıyla örtüştüğünü savunan Ebu Nassar, bu durumun Filistin Yönetimi'nin feshinin uygulanmasını zor hale getirdiğini kaydetti.

Filistin'in iç bölünmüşlüğünün, içeride uzlaşının sağlanamaması ve eylem planının bulunmamasının yönetimin feshini uzak hale getirdiğini vurgulayan Nassar, "Filistin tarafının bir eylem planı yok ve en iyi ihtimalle tepki veriyor. İsrail tarafının bir plan içinde çalıştığını görüyoruz, ancak Filistin tepkilere dayanıyor." dedi.

Nassar, Filistin yönetiminin çökmesinin, İsrail tarafının yaptığı baskılar nedeniyle uzak ihtimal olduğunu belirterek, "Filistin Yönetimi'nin varlığı İsrail'in çıkarınadır." ifadesini kullandı.

Abbas'ın "İsrail ile yapılan anlaşmalara bağlı kalmayacağız" açıklaması

Filistin'in üst düzey yetkilileriyle İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak planlarına karşı atılacak adımları görüşmek üzere 20 Mayıs'ta Ramallah'ta bir araya gelen Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas , toplantıda yaptığı konuşmada, güvenlik anlaşmaları da dahil olmak üzere, İsrail ve ABD ile yapılan anlaşma ve mutabakatlara bağlı kalınmayacağını duyurmuştu.

Abbas, başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırları üzerinde bağımsız egemen bir Filistin Devleti'nin kurulmasını öngören iki devletli çözüme bağlı olduklarını vurgulayarak, söz konusu sürecin sadece ABD'nin değil uluslararası ara bulucularla yürütülmesi gerektiğini kaydetmişti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) de 27 Mayıs'ta Abbas’ın, İsrail ve ABD ile yapılan anlaşmalara bağlı olmayacaklarına ilişkin açıklamasının Oslo Anlaşması’nı nasıl etkileyeceğine dair mahkemeye izahatta bulunmasını istemişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 29 Mayıs'ta Makor Rishon gazetesine yaptığı açıklamalarda, işgal altındaki Batı Şeria'nın yüzde 30'unun İsrail tarafından ilhak edileceğini belirtmişti.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER