11 Eylül sonrasında göçmenlere ve azınlıklara karşı uygulanan çok sayıda hak ihlaline ev sahipliği yapan Hollanda’daki gelişmeleri, insan hak ve özgürlükleri perspektifinden yorumlayan ‘2014 yılı Hollanda İnsan Hakları Raporu’nun tanıtım toplantısı gerçekleşti. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) tarafından hazırlanan raporun tanıtım toplantısına Adalet ve Kalkınma Partisi Adana Milletvekili Prof. Dr. Talip Küçükcan, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Canatan, İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Yükleyen ve Sabah Gazetesi Okur Temsilcisi İbrahim Altay katıldı. Prof. Dr. Mehmet Bulut’un açılış konuşmasıyla başlayan programda Prof. Dr. Kadir Canatan da raporun sonuçlarına ilişkin bir sunum gerçekleştirdi. Ülke genelinde 2000’li yılların başından itibaren aşırı sağın hızla geliştiğini belirten raporda Batı dünyasında İslam karşıtlığının ve Müslümanlara uygulanan ayrımcılıkların her geçen gün arttığı görüldü.
“ÖNEMLİ BİR REFERANS KAYNAĞI”
Türkiyeli akademisyenlerin ilk kez Avrupa’daki Müslümanlarla ilgili bir insan hakları raporu yazdığını belirten Talip Küçükcan, “Şimdiye kadar üniversitelerimiz fildişi kulelerdeydi fakat akademisyenlerimiz bu kulelerden inerek ve Türkiye’nin sınırları ötesine giderek insan hakları araştırmaları yaptı. Şimdiye kadar hep başkaları Türkiye’nin insan hakları raporunu yazardı, eleştirirdi ve önerilerde bulunurdu. Ancak şimdi ilk defa Türkiye’den akademisyenler yurtdışındaki yabancıların insan hakları meselelerini gündeme aldı. Bu araştırma hem Türkiye hem de Avrupa kamuoyunda uzun süreli tartışılacak önemli bir referans kaynağıdır” diye konuştu.
“YURTDIŞINDAKİ MAZLUMLARIN DA HAKLARINI SAVUNACAĞIZ”
“Batı medeniyeti ötekiyle yaşama, eşitlik ve demokrasi gibi konularda şimdiye kadar öncülük etti ama İslam karşıtlığı ve Müslümanlara karşı yapılan haksızlıklar sözkonusu olduğunda henüz bu idealleri gerçekleştiremedi” diyen Talip Küçükcan, raporun ön kabulleri yıktığını söyledi. Hollanda’da yabancıların çeşitli temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlandığını, yabancı düşmanlığının arttığını ve hükümetin bu duruma karşı gerekli önlemleri almadığını belirten Küçükcan, “‘Avrupa Birliği ülkelerinde insan hakları ihlali olmaz, yabancılara karşı her zaman eşitlik vardır’ gibi ön kabullerimiz var. Ancak bu rapor sözkonusu ön kabulleri yıkıyor ve özellikle istihdam sahasında karşılaşılan ayrımcılıklarla şimdiye kadar düzenli bir şekilde mücadele edilmediği gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında raporun sunduğu orijinal bulguları, hem Türkiye’de hem de yurtdışında tartışacağız. Böylelikle yurtdışındaki mazlumların da haklarını savunmaya çalışacağız” dedi.
“İSLAM KARŞITLIĞI VE IRKÇILIK YÜKSELİŞTE”
Son yıllarda Batı dünyasında İslam karşıtlığı ve ırkçılığın yükselişte olduğuna dikkat çeken Talip Küçükcan, “Dünyadaki küresel gelişmelerin ve konjonktürel değişimlerin de etkisiyle son yıllarda İslam karşıtlığının arttığını görüyoruz. Özellikle bazı Müslüman görünümlü örgütlerin Avrupa’nın göbeğinde terör olaylarına bulaşması, İslam’ın imajını ciddi şekilde etkiledi. Ama bu durum İslam karşıtlığı için bir gerekçe olamaz. Özellikle Batı’nın ‘refah’ düzeyinden uzaklaşması, işsizliğin artması ve ekonomide bozulmaların başlaması; insanları sorumlu arama çabasına itti. Ve böylelikle Müslümanlar önemli bir hedef haline geldi. Şu anda Fransa, Polonya ve Macaristan gibi ülkelerde aşırı ırkçı ve İslam karşıtı partilerin yükselişte olduğunu görüyoruz. Bu aslında Avrupa medeniyetinin bir krizi demektir. Önümüzdeki yıllarda bu krizin içerisinde ciddi kırılmalar olabilir. Bu durum, uluslararası insan hakları örgütlerinin üzerinde durması gereken bir meseledir” ifadelerini kullandı.
“HOLLANDA MÜSLÜMANLAR İÇİN CEHENNEME DÖNDÜ”
Raporun direktörlüğünü yürüten Prof. Dr. Kadir Canatan ise dikkat çekici sonuçlar hakkında önemli bilgiler verdi. Raporun; eğitim, medya, ekonomi, siyaset, dini hak ve özgürlükler ve örgütlenme özgürlükleriyle ilgili 6 alandaki taramalardan oluştuğunu ifade eden Canatan, öne çıkan 3 alan hakkında şunları söyledi: “Raporumuzda en çok öne çıkan alanların birincisi siyaset oldu. Çünkü Hollanda’da 2000’li yıllardan itibaren aşırı sağ yükselişe geçti. Özellikle aşırı sağın anti-İslami söylemleri sürekli kamuoyunu rahatsız etti. İkinci olarak dini alandaki İslamofobik gelişmeler dikkat çekti. Bir Hollandalı araştırmacı son 10 yılda camilere yönelik meydana gelen 170 saldırı tespit etti. 2014 yılında ise 5 camiye yönelik saldırı gerçekleşti. Ayrıca sakallı ve başörtülü Müslümanların iş pazarında ayrımcılığa uğradığı görüldü. Öne çıkan son alan ise örgütlenme oldu. Hollanda sivil toplum kuruluşları için cennet gibi ülkedir ve orada her türlü örgütlenme mümkündür. Fakat 90’lardan bu yana İslam okullarının ve örgütlerinin entegrasyonunu engellediği noktasında bir görüş var. Giderek artan bu örgütler ve okullar üzerinde bir politik baskı sözkonusu. Bu baskı dayanılmaz noktaya gelmiş durumda. Aşırı sağın anti-İslami söylemleriyle bu politika birleştiğinde gerçekten Hollanda Müslümanlar için bir cehennem durumuna geldi.”
‘BİR ARADA YAŞAM’ BAĞLAMINDA EN ÖNEMLİ SİSTEM OLARAK İSLAM
İslam’ın barış dini ve bir arada yaşama tecrübesi bağlamında en önemli imkanı sağlayan sistem olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Bulut, özellikle 2001 yılından sonra bu durumun göz ardı edildiğini söyledi. Üniversite olarak Avrupa’daki Müslümanların sorunlarını araştırma ihtiyacı hissettiklerini ifade eden Mehmet Bulut, “Üniversitelerin 3 temel fonksiyonundan biri de araştırma ve topluma hizmettir. Bu nedenle 1960’lardan itibaren Avrupa’nın dört bir tarafına giden kardeşlerimizin sorunlarıyla daha yakından ilgilenme ihtiyacı hissettik. Avrupa Birliği’nin her yıl Türkiye için İnsan Hakları ve İzleme Raporu hazırladığı gibi biz de üniversite olarak Avrupa’nın önemli ülkelerinden Hollanda’yı esas aldık ve orada yaşayan Müslümanların değişik alanlarda karşılaştığı sorunları araştırdık. 2001’den sonra Avrupa’da İslamofobi başta olmak üzere ötekine karşı önyargılar giderek artmaya başladı. İslam’ın bir barış dini ve bir arada yaşama tecrübesi bağlamında en önemli imkanı sağlayan sistem olduğu göz ardı edildi” dedi.
BANU EZBER - UĞUR GÜLBOY