Göçmen kuşlarından karetta karettalara kadar uzanan yelpazede çözümün doğru argümanlar kullanmak olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Bülent Aslan kirliliğe karşı ışık kullanımına gece ayarı getirilmesi çağrısında bulundu.
Toprak, hava, su, ses ve hatta ışık kirliliği. Gün geçtikçe artan kirliliğin boyutları insan sağlığını tehdit ettiği kadar doğal yaşamda ise ölümlere sebep oluyor. Özellikle ışığın yer, miktar, zamanlama ve yön açısından yanlış olarak kullanılması son dönemlerde hem göçmen kuşlarının hem de nesli tükenmekte olan hayvanların doğal yaşamlarına öldürücü boyutta sirayet ediyor.
“MİLYONLARCA KUŞ ÖLÜYOR”
Işık kirliliğinin gece gündüz döngüsünde oluşturduğu yanılgı yüzünden her yıl milyonlarda göçmen kuşun telef olduğunu açıklayan Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Bülent Aslan üzücü tabloda nesli tükenmek olan karetta karettaların da olduğuna dikkat çekti. Doç. Dr. Aslan, “Yapay aydınlatma, geceleri karanlık-gündüzleri aydınlık döngüsünü bozduğu için göçmen kuşları çok etkilemektedir. Çünkü şehirlerin üzerilerindeki aydınlatmaları gün doğuşu gibi algılayıp, yönlerini değiştirmek durumunda kalıyorlar. Ya da gece aydınlık olduğu için dinlenme ihtiyacının var olduğunu fark edemiyorlar ve bu sefer de dayanamayıp düşmeye başlıyorlar. Bir başka durumları da aydınlatılmış yüksek binaların camlarına çarparak ölüyorlar. Maalesef her sene milyonlarca kuş bu sebeple ölüyorlar. Bir başka bir örnek de, karette karettelar, deniz kaplumbağaları. Bunlar karanlıkta yumurtalardan çıkıp, denizin yüzeyindeki yansımaları fark ederek oraya giderler. Ama yer şehir bölgesinde veya kıyı tarafında bir aydınlatma varsa orayı deniz zannettikleri için o tarafa giderler ve hayatlarına devam edemezler. Bu gibi örneklerle ışık kirliliğinin canlı yaşantısına da çok büyük etkisi olduğunu görüyoruz” dedi.
"BİRİNCİL ETKEN DOĞRU ARMATÜRLERİ KULLANMAKTIR"
Aslan, alınacak önlemler arasında şehirlerdeki yapılanmalarla sağlanabileceğini kaydetti. Gereksiz yerde gereksiz ışık kullanımının önüne geçilmesi çağrısında bulunan Doç. Dr. Aslan, şunları aktardı:
“Aydınlatmada kullandığımız armatürlere baktığınız zaman sokak lambası olarak özellikle parklarda çok kullanılan ‘karpuz lamba’ dediğimiz lambalar var. Baktığınız zaman bu ışık her tarafı aydınlatıyor. Halbuki bizim görmeyi istediğimiz boyumuzun üstünde olan seviyeler değil, orada bir şey yok. Biz yürümeye çalıştığımız yeri görmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla o ışıkların ‘şapka’ dediğimiz doğru armatürlerle yere yönlendirilmesi gerekiyor. Bu da zaten kaybı ciddi miktarda önleyecek. Birincil etken doğru armatürleri kullanmaktır.”
GECE AYARI ÖNERİSİ
Farkındalığın çözüm yolunda da önemli bir adım niteliği oluşturacağını anlatan Doç. Dr. Aslan, “Geceleyin belli bir saatten sonra bina, reklam panolarının aydınlatılmaları çok gereksiz. Çünkü sokakta insan yok. Bunların hala çalışıyor olmasının aslına bakarsanız bir gereği de yok. Kişi, ışığın nelere sebep verdiğini bilirse, yanlış ışık kullanımının ne gibi sonuçlara yol açacağını bilirse bence ışık kirliliğinin önüne geçilmesi daha kolay olacaktır. Buna sadece bizim cebimizden çıkan para olarak bakmamak lazım, sürdürülebilir bir hayat yaşamamız için önemli bir unsur olarak bakmamız gerekiyor” dedi.
KADİR ÇETİN - SELİM KUŞCU
dikGAZETE