Cumhurbaşkanı Erdoğan, kayyum kararıyla ilgili eylemlere ilişkin, “Peki daha önce bu yargı, bu ülkede gazetecileri içeri attıklarında bunların sesi hiç çıkıyor muydu? Aynı şekilde askerlerimize yaptıklarını biliyorsunuz. Şimdi iş döndü kendilerine geldi. İş kendilerine gelince bu işin patronu olan zat yurt dışına kaçtı gitti” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, A Haber televizyonunda yayınlanan ‘Cumhurbaşkanı Gündem Özel’ programına konuk oldu. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Ankara Tren Garı’nda meydana gelen bombalı saldırılarıyla ilgili, “Ankara Tren Garı’nda meydana gelen olay, tamimiyle kolektif bir terör eylemidir. Ve bu kolektif eylemi de kendilerine göre farklı düşünüldü ama istedikleri gibi tecelli etmedi. Bunu da benim milletim çok açık gördü. Tabii ben burada 102 vatandaşımız hayatını kaybetti, bütün ailelere başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum. Bütün hastanelerimiz ellerinden geleni seferber ettiler ve tedavi süreci devam edenler var. Yoğun bakımda olanlar var. Temennim odur ki böyle bir kaosa fırsat verilmez. Bundan sonra bu tür arayışlarla demokrasi verilmez” dedi.
“BATI’YA GELİYORLAR BARIŞ, GÜNEY DOĞU’YA GİTTİKLERİNDE NE YAZIK Kİ TAM MANASIYLA TERÖRLE YARIŞ”
PKK ve DEAŞ, paralel yapı arasında kurulan bağlantıları değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada çıkar ilişkisi gayet net ortada. Bu çıkar ilişkisinde bizim önümüze gelen tablolara baktığımızda, örneğin benim Güney Doğu’da Kürt esnaf kardeşim dağ yamaçlarına kurulmuş belli yerlere çağrılmak suretiyle, oralarda onlardan haraçlar alınıyor. Mesela ben bu aralar kanaat önderleriyle toplantılar yaptım. Mesela bunlardan bir tanesinde bir kanaat önderi kardeşim Kürt. Aynen şunu söyledi; benden dedi şu kadar para istediler. Az para değiller yani, ‘ben o parayı verdim’ dedi. ‘Ben o parayı vermek zorundayım’ dedi. Çünkü ‘hayatım tehlikede’ dedi. ‘Aradan bir müddet geçti tekrar istediler’ dedi. ‘Onu da verdim’ dedi. Yani bu rakamlar 100 binin üzerinde olan rakamlar. Bazı esnaflardan tutuyorlar mesela 30’er bin lira haraç istiyorlar. Çok daha enteresanı mesela; yine Güney Doğu’da tanınan bilinen siyasette de geçmişi olan bir insan. Orada yatırım yapmış. Orada yüzlerce Kürt vatandaşı çalıştırıyor ve burada en önemli şey tabi ciddi bir yol inşaatının şantiyesinde çalışanlarının hepsi o iki tane ilçenin yerleşik insanları ve hepsi de Kürt. Geliyorlar ve diyorlar ki ‘şu kadar para vereceksiniz, ‘bu işi durduracaksınız’ Veremediği takdirde buradaki araç-gereç ne varsa hepsini yakacağız. 20 tane iş makinesini yakıyorlar. Ve kendisi Kürt, çalıştırdıkları Kürt ve diyorlar ki Batı’da beton asfaltla yapılmış olan yol yapılacak buraya. Bingöl-Cizre arasında bu yol yapılacak. ‘Bakın ne kazalar geçirdik buralarda yapmayın etmeyin’ Adeta yalvarıyorlar ve dinlemiyorlar, tutuyorlar o 20 tane iş makinesi ve kamyonları yakıyorlar. Şimdi düşünebiliyor musunuz bunlar bu ülkede barıştan bahsediyorlar. Ya sizin barıştan bahsetmeye bir defa hakkınız var mı ya? Bu şekilde davrananların barış kavramını kullanmaya hakları var mı? Bunlar Batı’ya geliyorlar barış, Güney Doğu’ya gittiklerinde ne yazık ki tam manasıyla terörle yarış, yaptıkları tam olarak bu” diye konuştu.
“BUNLARIN ARTIK DİNİ HASSASİYETLERİ DİYE BİR ŞEYLERİ KALMADI”
Diyarbakır’da Hz. Peygambere yönelik yapılan hakaret içerikli afişler ve Zaman Gazetesi’nin bu olaya ve eleştirilere yaklaşımıyla ilgili soru üzerine Erdoğan, “Şimdi bunların artık dini hassasiyetleri diye bir şeyleri kalmadı. Bu çok çok gerilerde geçmişte kaldı. Bunlar şimdi çıkarları ve menfaatleri için her şeyi yaparlar. Ben oraya gönül vermiş kardeşlerimizi de seslenmek istiyorum. Bunların tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ise ihanettir. Yani bu örgütün şunda tanımı budur. Ortada himmet adı altında onların hepsini söğüşlüyorlar, oda ticaret yanları bunların. Tavanda da tamamıyla onların bütünleştirip ihaneti ortaya koyuyorlar. Demek ki ibadet, ticaret, ihanet… Bununla tanımlanabilir. Burada onlar menfaatlerinin gereği neyse onu yaparken acımasız yapıyorlar. Artık bunlarda dini kisve hiçbiri kalmadı. Bunların tek şeyi var. Örgüt bunlar. Ulusal güvenliğimizi tehdit eden bir legal görünümlü bir illegal örgüttür. Mesela dağ ile bunların görüşmeleri var. Ve buda medyada yer aldı. Şimdi bu görüşmeleri yapanlar orada ne gibi adımları müşterek atabiliriz, medya olarak bize ne gibi görevler düşer bunların hepsini aralarında görev taksimi olarak yapıyorlar. Son günlerde Kayyum kararlarıyla ilgili yapılan eylemleri görüyorsunuz. Peki daha önce bu yargı, bu ülkede gazetecileri içeri attıklarında bunların sesi hiç çıkıyor muydu? Aynı şekilde askerlerimize yaptıklarını biliyorsunuz. Şimdi iş döndü kendilerine geldi. İş kendilerine gelince bu işin patronu olan zad yurt dışına kaçtı gitti. Bunların destek kıtası olan hakimler savcılar bunlardır. Kaçtı gittiler. Tamam burası bir hukuk devleti o zaman neden kaçıp gidiyorsunuz. Kalın, biz böyle bir şey yapmadık diyorsanız kaçmanıza da gerek yok. Adam gibi çıkar kendinizi savunursunuz. Burası bir hukuk devletidir. Bakın ana muhalefet partisinin genel başkanı oraya geliyor, bakıyorsunuz aynı şekilde diğer ikinci muhalefet partisi yine oraya geliyor. Üçüncü muhalefet partisi de oraya geliyor. Bunların bir araya gelmesi düşünülebilir miydi? Ama şimdi bakın hepsi bir araya geldi” dedi.
Tutuklu gazeteci sayısının 7 olduğunu hatırlatan Erdoğan, fikrinden dolayı mahkum edilen kimsenin olmadığına dikkat çekerek eleştirilerin gerçeği yansıtmadığını bildirdi.
Paralel yapının ülkede birçok alanda sızma yaparak faaliyet gösterdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne yazık ki bu paralel yapı ülkemizde birçok bizim devletin içerisine sızmış virüs gibi. İstihbaratta da var, milli istihbarat, emniyet teşkilatı, TSK bütün bunların hepsinde bunlar var. Ve buralarda çok ciddi iletişim sağlamaya devam ediyorlar. Bakanlıkların içerisinde hemen hemen hepsinde var. A’dan Z’ye temizlemek mümkün değil. Her şeyden önce 657 değiştirilmediği sürece bu iş çözülmez. Bu kanun değiştiği andan itibaren farklı bir sistem oturtulabilir. Bu sistemde bir defa bu dünyanın her yerinde işçi memur ayrımı yoktur. Çalışanlar vardır. Hakkını veriyor çalışıyorsa tabi ki orada tutulacaktır. Ama bir insan ihanet içinde ise bu zırhı kullanamayacaktır” diye konuştu.
PARALEL YAPI İLE İLGİLİ KÜRESEL MÜCADELE
Amerika’da kamet eden Gülen grubuna yönelik hukuki sürecin başlatıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, FBI’yın Gülen ile ilgili soruşturmayı sıkı tuttuğuna değinerek bu işin neticelenmesini temenni etti.
(İHA)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, A Haber televizyonunda yayınlanan ‘Cumhurbaşkanı Gündem Özel’ programına konuk oldu. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Ankara Tren Garı’nda meydana gelen bombalı saldırılarıyla ilgili, “Ankara Tren Garı’nda meydana gelen olay, tamimiyle kolektif bir terör eylemidir. Ve bu kolektif eylemi de kendilerine göre farklı düşünüldü ama istedikleri gibi tecelli etmedi. Bunu da benim milletim çok açık gördü. Tabii ben burada 102 vatandaşımız hayatını kaybetti, bütün ailelere başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum. Bütün hastanelerimiz ellerinden geleni seferber ettiler ve tedavi süreci devam edenler var. Yoğun bakımda olanlar var. Temennim odur ki böyle bir kaosa fırsat verilmez. Bundan sonra bu tür arayışlarla demokrasi verilmez” dedi.
“BATI’YA GELİYORLAR BARIŞ, GÜNEY DOĞU’YA GİTTİKLERİNDE NE YAZIK Kİ TAM MANASIYLA TERÖRLE YARIŞ”
PKK ve DEAŞ, paralel yapı arasında kurulan bağlantıları değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada çıkar ilişkisi gayet net ortada. Bu çıkar ilişkisinde bizim önümüze gelen tablolara baktığımızda, örneğin benim Güney Doğu’da Kürt esnaf kardeşim dağ yamaçlarına kurulmuş belli yerlere çağrılmak suretiyle, oralarda onlardan haraçlar alınıyor. Mesela ben bu aralar kanaat önderleriyle toplantılar yaptım. Mesela bunlardan bir tanesinde bir kanaat önderi kardeşim Kürt. Aynen şunu söyledi; benden dedi şu kadar para istediler. Az para değiller yani, ‘ben o parayı verdim’ dedi. ‘Ben o parayı vermek zorundayım’ dedi. Çünkü ‘hayatım tehlikede’ dedi. ‘Aradan bir müddet geçti tekrar istediler’ dedi. ‘Onu da verdim’ dedi. Yani bu rakamlar 100 binin üzerinde olan rakamlar. Bazı esnaflardan tutuyorlar mesela 30’er bin lira haraç istiyorlar. Çok daha enteresanı mesela; yine Güney Doğu’da tanınan bilinen siyasette de geçmişi olan bir insan. Orada yatırım yapmış. Orada yüzlerce Kürt vatandaşı çalıştırıyor ve burada en önemli şey tabi ciddi bir yol inşaatının şantiyesinde çalışanlarının hepsi o iki tane ilçenin yerleşik insanları ve hepsi de Kürt. Geliyorlar ve diyorlar ki ‘şu kadar para vereceksiniz, ‘bu işi durduracaksınız’ Veremediği takdirde buradaki araç-gereç ne varsa hepsini yakacağız. 20 tane iş makinesini yakıyorlar. Ve kendisi Kürt, çalıştırdıkları Kürt ve diyorlar ki Batı’da beton asfaltla yapılmış olan yol yapılacak buraya. Bingöl-Cizre arasında bu yol yapılacak. ‘Bakın ne kazalar geçirdik buralarda yapmayın etmeyin’ Adeta yalvarıyorlar ve dinlemiyorlar, tutuyorlar o 20 tane iş makinesi ve kamyonları yakıyorlar. Şimdi düşünebiliyor musunuz bunlar bu ülkede barıştan bahsediyorlar. Ya sizin barıştan bahsetmeye bir defa hakkınız var mı ya? Bu şekilde davrananların barış kavramını kullanmaya hakları var mı? Bunlar Batı’ya geliyorlar barış, Güney Doğu’ya gittiklerinde ne yazık ki tam manasıyla terörle yarış, yaptıkları tam olarak bu” diye konuştu.
“BUNLARIN ARTIK DİNİ HASSASİYETLERİ DİYE BİR ŞEYLERİ KALMADI”
Diyarbakır’da Hz. Peygambere yönelik yapılan hakaret içerikli afişler ve Zaman Gazetesi’nin bu olaya ve eleştirilere yaklaşımıyla ilgili soru üzerine Erdoğan, “Şimdi bunların artık dini hassasiyetleri diye bir şeyleri kalmadı. Bu çok çok gerilerde geçmişte kaldı. Bunlar şimdi çıkarları ve menfaatleri için her şeyi yaparlar. Ben oraya gönül vermiş kardeşlerimizi de seslenmek istiyorum. Bunların tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ise ihanettir. Yani bu örgütün şunda tanımı budur. Ortada himmet adı altında onların hepsini söğüşlüyorlar, oda ticaret yanları bunların. Tavanda da tamamıyla onların bütünleştirip ihaneti ortaya koyuyorlar. Demek ki ibadet, ticaret, ihanet… Bununla tanımlanabilir. Burada onlar menfaatlerinin gereği neyse onu yaparken acımasız yapıyorlar. Artık bunlarda dini kisve hiçbiri kalmadı. Bunların tek şeyi var. Örgüt bunlar. Ulusal güvenliğimizi tehdit eden bir legal görünümlü bir illegal örgüttür. Mesela dağ ile bunların görüşmeleri var. Ve buda medyada yer aldı. Şimdi bu görüşmeleri yapanlar orada ne gibi adımları müşterek atabiliriz, medya olarak bize ne gibi görevler düşer bunların hepsini aralarında görev taksimi olarak yapıyorlar. Son günlerde Kayyum kararlarıyla ilgili yapılan eylemleri görüyorsunuz. Peki daha önce bu yargı, bu ülkede gazetecileri içeri attıklarında bunların sesi hiç çıkıyor muydu? Aynı şekilde askerlerimize yaptıklarını biliyorsunuz. Şimdi iş döndü kendilerine geldi. İş kendilerine gelince bu işin patronu olan zad yurt dışına kaçtı gitti. Bunların destek kıtası olan hakimler savcılar bunlardır. Kaçtı gittiler. Tamam burası bir hukuk devleti o zaman neden kaçıp gidiyorsunuz. Kalın, biz böyle bir şey yapmadık diyorsanız kaçmanıza da gerek yok. Adam gibi çıkar kendinizi savunursunuz. Burası bir hukuk devletidir. Bakın ana muhalefet partisinin genel başkanı oraya geliyor, bakıyorsunuz aynı şekilde diğer ikinci muhalefet partisi yine oraya geliyor. Üçüncü muhalefet partisi de oraya geliyor. Bunların bir araya gelmesi düşünülebilir miydi? Ama şimdi bakın hepsi bir araya geldi” dedi.
Tutuklu gazeteci sayısının 7 olduğunu hatırlatan Erdoğan, fikrinden dolayı mahkum edilen kimsenin olmadığına dikkat çekerek eleştirilerin gerçeği yansıtmadığını bildirdi.
Paralel yapının ülkede birçok alanda sızma yaparak faaliyet gösterdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne yazık ki bu paralel yapı ülkemizde birçok bizim devletin içerisine sızmış virüs gibi. İstihbaratta da var, milli istihbarat, emniyet teşkilatı, TSK bütün bunların hepsinde bunlar var. Ve buralarda çok ciddi iletişim sağlamaya devam ediyorlar. Bakanlıkların içerisinde hemen hemen hepsinde var. A’dan Z’ye temizlemek mümkün değil. Her şeyden önce 657 değiştirilmediği sürece bu iş çözülmez. Bu kanun değiştiği andan itibaren farklı bir sistem oturtulabilir. Bu sistemde bir defa bu dünyanın her yerinde işçi memur ayrımı yoktur. Çalışanlar vardır. Hakkını veriyor çalışıyorsa tabi ki orada tutulacaktır. Ama bir insan ihanet içinde ise bu zırhı kullanamayacaktır” diye konuştu.
PARALEL YAPI İLE İLGİLİ KÜRESEL MÜCADELE
Amerika’da kamet eden Gülen grubuna yönelik hukuki sürecin başlatıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, FBI’yın Gülen ile ilgili soruşturmayı sıkı tuttuğuna değinerek bu işin neticelenmesini temenni etti.
(İHA)