Siyaset

'İş aleminin önünü açmaya devam edeceğiz'

Başbakan Yardımcısı Şimşek, "Anayasa değişikliğini inşallah milletimiz onaylayacak. Biz de 17 Nisan itibariyle geriye kalan bütün reformları yapıp iş aleminin önünü açmaya devam edeceğiz." dedi. - Anadolu Ajansı

'İş aleminin önünü açmaya devam edeceğiz'
11-04-2017 18:32

İSTANBUL

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, İş Dünyası Konfederasyonu (BİRKONFED) tarafından Çekmeköy Nikah Sarayında düzenlenen "Sivil Toplum Kuruluşlarıyla Ekonomi Buluşması" etkinliğinde yaptığı konuşmada, BİRKONFED'e 15 Temmuz'da sergilediği milli duruş ve Türkiye'nin önünü açacak referandum sürecine verdiği destek için teşekkür etti.

"Türkiye'nin 94 yıllık tarihinde 65 hükümet kuruldu"

Anayasa değişikliğine neden ihtiyaç duyulduğunu anlatan Şimşek, Türkiye'nin 94 yıllık tarihinde 65 hükümet kurulmasının yapısal bir soruna işaret ettiğini söyledi.

Yönetimde istikrarın mevcut parlamenter sistemde sağlanamadığını belirten Şimşek, bu anayasa değişikliğinin amacının yönetimde istikrarı sağlamak olduğunu bildirdi.

Değişiklikle milletin doğrudan doğruya hükümetini ve hükümetin başını seçeceğini, onlara 5 yıl kesintisiz yetki vereceğini aktaran Şimşek, "Hükümet 5 yıllık bir perspektif ve programla projelerini, yatırımlarını hayata geçirecek. Böylece Türkiye'nin çok partili demokratik hayatında Menderes, Özal ve daha sonra hükümetlerimiz döneminde ortaya konulan performansı bir istisna olmaktan çıkarıp, kalıcı bir şekilde 5'er yıllık istikrar dönemlerini ve dolayısıyla kazanımlar üzerine daha fazlasını inşa edecek bir yönetim sistemini getirmek istiyoruz." diye konuştu.

Mehmet Şimşek, "Menderes, Özal ve cumhurbaşkanımız liderliğinde AK Parti hükümetleri şunu net olarak ortaya koydu; Türkiye ne zaman yönetimde istikrarı sağlasa reform yapıyor, reformla birlikte refah artıyor. İstikrar, reform ve refah sihirli denklem. İşin özü bu." değerlendirmesinde bulundu.

"Bu anayasa değişikliği yapılmazsa sistem krizlere gebe"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, 2007 yılındaki cumhurbaşkanı seçiminde vesayet sisteminin bileşenlerinin müdahil olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Ondan sonra aslında Türkiye'de sistem değişti ve sistem yarı başkanlığa geçti. Bu şu anda iki başlılığa tekabül ediyor. Bir tarafta meclis içinden çıkan bir hükümet, bir tarafta çok güçlü yetkilerle donatılmış halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı. Bugün milletimiz bir sorun hissetmiyor. Ama önümüzdeki dönemde bu sistem krizlere gebedir. Bazen diyorlar ki 'Cumhurbaşkanı sizde, iktidar sizde, mecliste çoğunluğunuz var. Neyi yapamıyorsunuz da bu anayasa değişikliğini getiriyorsunuz?' Bu anayasa değişikliğinin kişilerle ve partimizle ilgisi yok. Bu bir memleket meselesidir. Memlekette bu anayasa değişikliği yapılmazsa krizlere gebe, istikrar üretmeyen, sorun çözemeyen bir sistem söz konusu olacaktır.

Burada hükümet sisteminden bahsediyoruz. Türkiye'de bir rejim sorunu yoktur. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal, hukuk devletidir. Demokrasiden vazgeçmeyeceğiz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bunda bir değişiklik yok. Kim başa gelirse gelsin, yüzde kaçla gelirse gelsin, anayasaya, kanunlara uygun şekilde hareket edecek. Sınırsız yetki yok. O nedenle bu 'tek kişi' argümanı sistemi kale almayan bir argümandır ve yanlıştır. Kim gelirse gelsin, anayasa içerisinde meclisin yaptığı kanunlar ve verilen yetkiler çerçevesinde ülkeye hizmet etmekle mükelleftir."

"İki başlılık meselesi ileride ciddi bir sorun kaynağı olacak"

Şimşek, iki başlılık meselesinin ileride ciddi bir sorun kaynağı olacağını belirterek, "Bugün bizim partimizin kurucu genel başkanı ve cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, başbakanımız, partimiz, hükümetimiz bir ekip olarak bu ülkeye hizmet ediyor. Ama yarın meclisten farklı siyasi eğilimden bir parti hükümeti kurmakla görevlendirilebilir. Cumhurbaşkanı ülkeyi farklı bir vizyonla farklı bir tarafa doğru götürmeye çalışırken, hükümet başka bir vizyona, siyasi eğilime sahip olabilir. O zaman nasıl olacak? Yani 2007 öncesi zaten sıkıntılı olan bir sistemden bahsediyoruz." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de cumhurbaşkanı ve hükümetler arasında sorun yaşandığını anlatan Şimşek, "Rahmetli Özal kendisinden sonra kendi partisinden gelen başbakanla kavga etti. Rahmetli Demirel, Özal'la kavgalı oldu; kendisi geldikten sonra kendi getirdiği başbakanlarla, Sayın Çiller'le kavga etti. Rahmetli Ecevit'in kendi eliyle getirdiği Sezer'le yaşadığı Anayasa kitapçığı krizinin memlekete maliyeti ortada. Ama sistem 2007'den sonra daha köklü bir şekilde değişti. Halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı var." yorumunu yaptı.

"Türkiye'nin önünü açmak için evet dememiz lazım"

Mevcut sistemin iç tutarlılığının uzun süredir kaybolduğuna işaret eden Şimşek, bu Anayasa değişikliği olmazsa sistemin geçmişte yaşananlardan daha büyük krizlere gebe olduğunu söyledi.

Şimşek, "Türkiye'nin koşması lazım. Türkiye'nin kalkınma ve medeniyet yarışında çok daha hızlı gitmesi lazım." dedi.

Türkiye'de başından beri milletin iradesinin üzerinde bir vesayet sistemi tasarlandığını, bu vesayet sisteminin merkezinde de cumhurbaşkanlığı makamı, yargı, bürokrasi olduğunu dile getirdi.

Şimşek, "Millet kimi seçerse seçsin, sonradan 'Biz sizden daha iyi biliriz, aman şunu yapmayın, bununla olmaz, bu yapamaz' denilmiş. Bunlar Türkiye'ye hep büyük maliyetlere sebep olmuş." diye konuştu.

Mehmet Şimşek, 2001'den sonra AK Parti hükümetlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde küresel krize, Ortadoğu'daki jeopolitik gerginliklere, hain darbe girişimine ve teröre rağmen demokratikleşmeden kalkınmaya kadar çok başarılı bir performans ortaya koyduğunu bildirdi.

Şimşek, "Ancak ülkedeki parlamenter sistem deneyimi şunu söylüyor; eninde sonunda bu dönemin akabinde koalisyonlar gelecek. 7 Haziran'da biz bu korkuyu yaşamadık mı? O dönemde terör örgütünün yaptıklarını biliyorsunuz. Zayıf bir hükümet darbe girişimini püskürtebilir miydi? Zayıf bir hükümet terörle mücadelede bu kadar güçlü olabilir miydi? Çok net; Türkiye'nin bu anayasa değişikliğine ihtiyacı var. Bu bir AK Parti meselesi değil. Bu bir şahıs meselesi değil. Bu bir memleket meselesi. Bunu yapmazsak Türkiye eninde sonunda, 94 yılda olduğu gibi, çekirge misali bir zıplayıp iki zıplayıp tekrar düşüyor. Bunu yaşamamak için, Türkiye'nin önünü açmak için bizim evet dememiz lazım." ifadelerini kullandı.

"Muhalefet kuyruklu yalanlarla dezenformasyon yapıyor"

Mehmet Şimşek, Türkiye'de bundan sonra milletin değerleriyle barışık olmayan, geniş toplumsal kesimlerin teveccühünü kazanmayan kimsenin hükümet kuramayacağını ifade etti.

Millete güvenmek gerektiğini vurgulayan Şimşek, "Millietin feraseti, basireti her zaman en üstte olmuştur. Millet doğruyu seçer. Eminim 16 Nisan'da da doğru kararı verecektir." dedi.

Başbakan Yardımcısı Şimşek, muhalefetin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin getirdiği değişikliklere yönelik "kuyruklu yalanlarla" dezenformasyon yaptığını aktardı.

Anayasa değişikliği tartışmalarının içerik üzerinden yapıldığı takdirde cumhurbaşkanlığı sisteminin küresel en iyi demokratik uygulamalara paralel olduğunun görüleceğini belirten Şimşek, şöyle konuştu:

"Biz tekerleği yeniden keşfetmedik. Bugün dünyanın gelişmiş başarılı ekonomilerinde, demokrasilerinde uygulanan modele 3 aşağı 5 yukarı paralel olan bir model getirdik. Bu model yönetimde istikrar sağlayacak. Bu beraberinde reform ve refahı getirecek. İki başlılığa son vereceğiz. Bu hükümet krizlerinin artık tarihe karışması demek. Vesayet sistemi ve demokrasinin kesintiye uğraması da tarihe karışacak. Bürokrasi gerçekten hızlanacak. Terörle mücadelede elimiz güçlenecek. Yargı millet tarafından seçilmiş cumhurbaşkanı ve meclis tarafından ortak şekillenecek. Sonuç itibarıyla bütün güç ve irade millette olacak. Bütün güçler kaynağını milletten alacak."

Şimşek, bu sistemin Türkiye'nin önünü açacağına işaret ederek, "Bu Anayasa değişikliğini inşallah milletimiz onaylayacak. Ondan sonra da biz 17 Nisan sabahından itibaren geriye kalan bütün reformları yapıp iş aleminin önünü açmaya devam edeceğiz. Türkiye'yi şoklara karşı dirençli hale getirmeye devam edeceğiz. Türkiye bütün felaketlere rağmen güçlü performans ortaya koydu. Önünün açıldığını düşünün; Türkiye tekrar yüksek büyüme patikasına oturacak. Türkiye kalıcı refah sağlayacak ve yüksek gelirli ülkeler grubuna katılacak. Bu konuda en ufak tereddüdümüz yok. Sadece 16 Nisan’da milletimiz önümüzü açsın." ifadelerini kullandı.

"16 Nisan'da Türkiye tarih yazacak"

BİRKONFED Genel Başkanı Osman Ünsal ise 16 Nisan'daki referandum sürecinde konfederasyon olarak Türkiye'nin her yerinde çalışmalar yaptıklarını belirterek, bu süreci önemsediklerini dile getirdi.

Ünsal, "İnşallah 16 Nisan'da Türkiye bir tarih yazacak. Biz de bu tarihin ufak bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz." dedi.

BİRKONFED'in iş dünyasıyla da önemli faaliyetler yaptığını anlatan Ünsal, Başbakan Binali Yıldırım'ın açıkladığı 23 ilde cazibe merkezi paketiyle beraber Diyarbakır ve Malatya'ya gittiklerini, buralarda 400 milyon liralık yatırımla alakalı müracaatlarını yaptıklarını kaydetti.

Osman Ünsal, 17 Nisan'dan itibaren sivil toplum kuruluşlarının çok daha aktif olması gerektiğini belirterek şunları söyledi:

"Hep beraber üreteceğiz, hep beraber çalışacağız, hep beraber büyük Türkiye olacağız. Bundan sonra da faaliyetlerimizi kararlılıkla yapmaya devam edeceğiz. İnşallah dosta güven, düşmana korku salacağız. Referandum sonrasında da iş dünyası olarak hedeflerini büyük tutan bir sivil toplum kuruluşunun başkanıyım. Benimle beraber bütün arkadaşlarım, yönetim kurulum, başkan yardımcılarım, il temsilcilerim hep beraber çalışıyor. İnşallah 16 Nisan'dan sonra da kendimizi daha çok seferber ederek daha çok birlik ve beraberlik duygumuzu pekiştirerek çalışmalarımıza devam edeceğiz."

BİRKONFED Genel Başkan Yardımcısı Yücel Yalçınkaya'nın da açılışında konuşma yaptığı toplantıya, AK Parti İstanbul Milletvekilleri İsmet Uçma ve Hasan Sert ile Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz da katıldı.

Muhabir: Mücahid Eker

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER