Van
Van'ın Gürpınar ilçesindeki İremir Höyüğü'nde yürütülen kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan buluntular, Urartu öncesindeki dönemlere ilişkin yeni bilgilerin elde edilmesine yönelik beklentileri arttırdı.
Otbiçer Mahallesi'ndeki İremir Höyüğü'nde Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izniyle geçen yıl başlatılan kazı çalışmaları bu yıl da devam ediyor.
Van Müzesi Müdürü Erol Uslu'nun başkanlığında, Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hanifi Biber'in danışmanlığında yürütülen çalışmalarda, antropolog, arkeolog ve sanat tarihçilerinden oluşan 20 kişilik ekip yer alıyor.
Geçen yıl yüzey araştırmaları sırasında keşfedilen höyükte başlatılan kazılar sırasında Erken Tunç Çağı'na ait yaşam alanını ortaya çıkaran kazı ekibi, bu yıl da kentin tarihine ışık tutacak yeni bulgulara ulaştı.
Defineciler tarafından daha önce kazılan bölgede yapılan çalışmalarda yeni çanak, çömlek ve seramikleri gün yüzüne çıkaran kazı ekibi, bölgenin tarihine ışık tutacak yeni keşifler için çalışmalarını sürdürüyor.
"Bölgenin tarihi ve kültürel zenginliğinin belgelenmesi sağlanacak"
Kazı Başkanı Uslu, yaptığı açıklamada, höyük kazılarının kentin geçmişi ve Urartu öncesi tarihlendirme açısından çok önemli olduğunu söyledi.
İremir Höyüğü'nün bulunduğu konum bakımından önemli tarihi bilgiler sunduğunu belirten Uslu, şunları kaydetti:
"Höyüğün farklı noktalarında Demir Çağ ve Erken Tunç Çağı'nın birleştiği tabakalar var. Bunun özellikle Van'ın Urartu dönemi öncesinin yeniden tarihlendirilmesi açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bu yıl ağırlıklı olarak İremir Höyüğü üzerinde durduk.
Şu an yapılan kazılarda Demir Çağı'nın başlangıcı ve Erken Tunç Çağı'na ait bulgulara rastladık. Amacımız Kalkolitik Çağı'na kadar inebilecek bir seviyeye ulaşmak. Kalkolitik Çağ'a ait verilerin ortaya çıkmaya başlamasıyla Van'ın tarihi geçmişinin belgelenmesi açısından önem kazanacak.
Bu kazılarla bölgenin tarihi ve kültürel zenginliğinin belgelenmesi sağlanacak. Bu bizim açımızdan önemli bir çalışma."
"Tabakalar birbirine karışmış durumda"
Doç. Dr. Hanifi Biber ise on günlük bir süreçte yürüttükleri yoğun çalışma sonucu önemli bulgulara rastladıklarını ifade etti.
Geçen yıl defineciler tarafından kazılan çukuru temizleyip onun üzerinden bir bilgi edinmeye çalıştıklarını dile getiren Biber, şu bilgileri verdi:
"En üst katmanda bir Demir Çağı tabakası bulduk. Onun üç metre derinliğinde ise Erken Tunç Çağı tabakası olduğunu tespit ettik.
Bu yıl alanımızı daha da genişlettik. Bütün açmalarda çalışmalarımızı yürütüyoruz. Şu an üçüncü tabakaya kadar indik.
Tabakalar birbirine karışmış durumda. Ama daha altlara indikçe steril tabakalarla karşılaşıyoruz. Erken Tunç Çağı, Van bölgesinde Erken Trans Kafkasya kültürüne denk geliyor. Yani 1250 yıllık bir süreçte devam eden bir kültür.
Trans Kafkasya'dan Doğu Akdeniz kıyılarına kadar oldukça geniş bir bölgede hakim olmuş. Özellikle seramik ve mimariyle kendini beli eden bir kültür."
"Van bölgesinin tarihine ışık tutacak yeni bulgular bekliyoruz"
Kazılarda yoğun bir mimariyle karşılaştıklarını ifade eden Biber, özellikle erken Trans Kafkasya kültürüne özgü seramiği parçalar halinde bulduklarını aktardı.
Daha önce kazı yaptıkları Dilkaya, Karagündüz ya da Van Kalesi höyüklerinde çok karşılaşılmayan yeni bir seramik çeşidi tespit ettiklerini anlatan Biber, şöyle devam etti:
"Bunun lokal bir üretim ve Trans Kafkasya kültürünün son dönemlerine ait olduğunu düşünüyoruz. Seramiklerin yanı sıra insan kemikleri bulduk. Antropologlarımız bunları inceliyor. Yine bölgenin faunası belirlenmeye çalışılıyor.
Çünkü koyun, keçi, sığır gibi hayvan kemikleriyle karşılaştık. İlginç olan bu kemiklerin alet olarak kullanıldığını görüyoruz.
Yani delici malzeme haline getirmişler. Bütün bunlar bize burada canlı bir hayatın olduğunu gösteriyor.
Van bölgesinin tarihine ışık tutacak yeni bulgular bekliyoruz. Nitekim Kalkolitik döneme ait buluntuların da önce çıktığını da biliyoruz.
Dolayısıyla Kalkolitik döneme ait büyük beklentilerimiz var."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com