BEYRUT
Irak Hükümeti’nin 2014 yılından beri beklenen Musul’u DAEŞ'ten kurtarma planı bir türlü gerçekleşmedi. Terör örgütü DAEŞ’in büyümesi ve gücünü korumasında ise Irak yönetiminin açık katkıları ve zaafları dikkati çekiyor.
ABD işgalinden sonra Irak'ı 2006-2014 yılları arasında yöneten Nuri el-Maliki, ABD askerlerinin 2011 yılında Irak'tan çekilmesinin ardından mezhepçi politikalarını giderek siyasetinin odağına yerleştirdi.
Maliki döneminde Eski Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi, Eski Maliye Bakanı Rafi El İsavi gibi Sünni siyasetçilerin tasfiye edilmesinin yanı sıra ordu ve güvenlik güçlerindeki kadrolaşma ile Sünnileri hedef alan intikam hisli yargılama ve yıpratma faaliyetlerine girildi.
Giderek ayrımcılık gördüğünü düşünen Sünni nüfusun Aralık 2012'de Enbar kentinde başlattığı protestolar diğer kentlere de yayıldı. Irak güvenlik güçlerinin bu gösterileri dağıtma girişimlerinde yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Bu süreçte DAEŞ, mezhepsel gerilimden faydalanarak, Sünni nüfus arasında taraftar kazandı.
DAEŞ'in omurgası "güvenlik zaafı" nedeniyle Irak cezaevinden
Ebu Gureyb ve Taci cezaevlerine, 22-23 Temmuz 2013 tarihlerinde silahlı kişiler tarafından baskınlar düzenlendi. Emniyet kaynakları cezaevlerinden çoğu El Kaide bağlantılı 815 mahkumun firar ettiğini belirtti. Yerel medyada ise hapishanelerden kaçanların sayısı binlerle ifade edildi. Irak yönetimi El Kaide'nin önemli liderlerinin de aralarında bulunduğu kaçışları, "güvenlik zaafı" diye niteledi. Hapishaneden kaçan tecrübeli savaşçı mahkumlar ise DAEŞ'in omurgasını oluşturdu.
Lojistik ve cephane "zafiyet" nedeniyle Irak'tan
Irak'taki hapishane baskınıyla insan ve militan gücüne kavuşmasının üzerinden bir yıl geçmeden DAEŞ, yine Irak yönetiminin "zafiyetiyle" bu kez kolaylıkla elde edemeyeceği silah, mühimmat ve lojistiğe kavuştu.
Irak ordusunun, 10 Haziran 2014'te Musul'da DAEŞ ile ciddi bir çatışmaya girmeden, arkasında ağır silah, askeri araç, tank ve mühimmat bırakarak kaçması, terör örgütüne sadece bir kenti değil, daha önce ulaşamayacağı güçte ağır silahlar ve cephaneleri hediye etti.
DAEŞ bahanesiyle Şii milis gücü kurdular
Irak yönetimi, DAEŞ tehdidi karşısında ordunun yetersiz olduğunu bahane göstererek Şii mercilerin fetvasıyla Haşdi Şabi diye isimlendirilen İran destekli paramiliter güçler kurdu.
13 Haziran 2014’te Ayetullah Sistani'nin fetvası ile gönüllü milislerden oluşan İran güdümlü Haşdi Şabi milislerini İran Devrim Muhafızları eğitti. Sayıları yüz binlerle ifade edilse de toplam sayıları hakkında net veriler bulunmayan 42 farklı silahlı grubun oluşturduğu her türlü denetimden uzak bu milis güçler, mezhepsel düşmanlıkla hareket ederek ülkede sivillere yönelik insan hakları ihlalleri ve Sünni bölgelerdeki nüfusu göçe zorlama amaçlı yıldırma faaliyetlerinde bulundu. ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ocak ayında yayımladığı raporda, bu grupların Sünni nüfusa karşı uyguladığı "yargısız infaz, yağma, yıkım" gibi eylemlerle "muhtemel savaş suçu" işlediğini belirtti.
Mahmur ilçesinden Musul'u kurtarma operasyonuna başlayan Irak merkezi hükümeti DAEŞ’in Musul’da kontrolü sağlamasının üzerinden geçen yaklaşık iki buçuk sene içerisinde sadece 30 kilometre mesafe kaydedebildi. Sadece El Kayyara kasabasını geri alan Bağdat yönetimi, halen kent merkezinden 60 kilometre uzakta bulunuyor.
dikGAZETE.com