Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi'nin son günlerde önemli güvenlik ve askeri kurumlardaki hassas mevkilerde yaptığı yeni atamlar, "Başbakan'ın özellikle İran'a yakın Şii partilerin ülkedeki hâkimiyetini kırmak, teknokrat ve bağımsız bir düzen oluşturmak istediği" şeklinde yorumlanıyor.
Kazımi, ik gün önce başkanlığını İran'a yakınlığıyla bilinen Haşdi Şabi Başkanı Falih Feyyad'ın yürüttüğü iki kuruma yeni isimler atadı.Ulusal Güvenlik Servisi Başkanlığına eski Terörle Mücadele Servisi Başkanı General Abdulgani Esedi, Ulusal Güvenlik Müsteşarlığına da eski İçişleri Bakanı Kasım Araci getirilirken, yıllardır başında olduğu devletin en hassas iki güvenlik birimi elinden alınan Feyyad, şu an sadece Haşdi Şabi Başkanlığını yürütüyor.
Irak Başbakanı'nın göreve geldikten sonra gerçekleştirdiği ilk icraatlardan biri gösterilerde posterleri taşınarak kendisine destek mesajları verilen General Abdulvahap es-Saadi'yi Terörle Mücadele Servisi'nin başına getirmek oldu.
İran'a yakın Şii partiler, General Saadi'yi 2004'te ABD tarafından kurulan servisin başına getirmesinden dolayı Kazımi'yi "ABD'nin Irak'taki politikalarını desteklemekle" suçluyor. İran'ın Irak'taki müttefikleri bu durumdan rahatsızlık ve endişe duyuyor.
Genelkurmay Başkanlığında da değişikliğe giden Kazımi, terör örgütü DEAŞ'a karşı yürütülen savaşta ön plana çıkan ve sokağın da tepkili olmadığı bir isim olarak bilinen General Abdulemir Yarullah'ı bu makama getirdi.
Kazimi, Başbakanlık görevi öncesi yürüttüğü Ulusal İstihbarat Servisi'nin başına ise henüz birini atamadı.
Önemli güvenlik ve askeri birimlerdeki hassas mevkilere yaptığı atamalarla bazı kesimlerin tepkisini çeken Kazımi'yi, 2003 sonrasındaki başbakanlardan ayıran en büyük özellik bu koltuğa mevcut siyasi partilerin adayı olarak oturmaması. Kazımi ayırca ABD başta olmak üzere, Batı ve Körfez ülkeleriyle de iyi ilişkilere sahip.
"Kazımi, güvenlik ve askeri mevkilere yönelik atamalarda çok dikkatli davranıyor"Iraklı siyaset ve güvenlik uzmanı Hişam el-Haşimi, Kazımi'nin güvenlik ve askeri bürokraside yaptığı değişiklikleri AA muhabirine değerlendirdi.
"Kazımi, hassas güvenlik ve askeri kurumlardaki yüksek mevkilere yönelik atamalarda çok titiz ve dikkatli davranıyor." diyen Haşimi, "Kazımi, bu alanlardaki görev değişikliklerini Şii, Sünni ve Kürt temelli siyasi hizipçilik esasına göre değil, ulusal mutabakat ve milli çıkarlar doğrultusunda gerçekleştiriyor. Kazımi'nin kabineye atadığı Savunma ve İçişleri bakanlarının yanı sıra yeni Ulusal Güvenlik Servisi Başkanı ve Ulusal Güvenlik Müsteşarı ile de çok yakın ve iyi ilişkileri bulunuyor. Kazımi, bu isimleri liyakatli ve partiler üstü olduklarına inandığı için seçti." ifadelerini kullandı.
"Başbakan, Feyyad'dan üç başkanlıktan birini seçmesini istedi"Kazımi'nin ekimin sonuna kadar güvenlik ve askeri bürokraside başka değişikliklere de imza atacağını söyleyen Haşimi, söz konusu birimlerde, içerideki ulusal denge de gözetilerek 400 ila 450 yeni atama yapılabileceğini dile getirdi.
İran'a yakınlığıyla bilinen Feyyad'ın yıllardır sürdürdüğü iki üst düzey güvenlik biriminin başkanlığından alınması karşısında Tahran'ın herhangi bir tutum belirtmediğine de dikkati çeken Haşimi, "Başbakan, Feyyad'dan başkanlığını yürüttüğü Ulusal Güvenlik Servisi Başkanlığı, Ulusal Güvenlik Müsteşarlığı ve Haşdi Şabi Başkanlığından birini seçmesini istedi. O da Haşdi Şabi Başkanlığını seçti." dedi.
"Şii partilerin tahakkümünü kırmak istiyor"Iraklı Siyasi Analist Maan Cuburi de "Kazımi, güvenlik ve askeri bürokrasideki lider kadroyu kendi seçimiyle değiştirerek, İran'a yakın Şii siyasi partilerin buradaki tahakkümünü kırmak istiyor. Kazımi, aynı zamanda güvenlik ve askeri bürokraside bağımsız ve teknokratlardan oluşan yeni bir düzen yaratmaya çalışıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Cuburi, "Kazımi'nin kendisi de Başbakanlık görevine herhangi bir siyasi partinin adayı değil, sokağın talepleri doğrultusunda bağımsız bir isim olarak geldi." dedi.
Yeni atamalarda sadece Şii isimlere yer verilmesine tepkiUlusal Güvenlik Servisi Başkanlığı ile Ulusal Güvenlik Müsteşarlığına yapılan son atamaların tek bir mezhepten (Şii) olmasının biraz endişe yarattığını dile getiren Cuburi, Kazımi'nin bu atamalarındaki tek olumsuz yönün "ülkedeki diğer ulusal oluşumların göz ardı edilmesi" olduğunu söyledi.
Nitekim Irak Meclisi'nde 11 milletvekili bulunan Sünni lider Usame en-Nuceyfi önderliğindeki Ulusal Kurtuluş ve Kalkınma Cephesi de Başbakan Kazımi'nin üst düzey güvenlik atamalarında benimsediği yönteme itiraz etmişti.
Ulusal Kurtuluş ve Kalkınma Cephesinden yapılan açıklamada, Ulusal Güvenlik Servisi Başkanlığı ve Ulusal Güvenlik Müsteşarlığına atanan kişilere güven duyulduğu aktarılırken, "Başbakan'a ulusal denge konusunu ve hassas kurumların yönetiminde ülkedeki ortakların gerçek katılımının zorunlu olduğunu hatırlatmak isteriz." ifadelerine yer verilmişti.
Feyyad'ı ekarte ederek İran'ın etkisini mi kırmak istiyor?Kazımi'nin İran'a yakın Feyyad'ın yıllardır yürüttüğü iki üst düzey güvenlik görevini birden elinden almasını "İran'a mesaj" şeklinde yorumlayan Iraklı analist Cuburi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Feyyad'ın sahip olduğu iki hassas mevkiden birden elinin çekilmesi, İran'a yakın ve onun ajandasını taşıyan Şii partilerin devletin önemli kademelerindeki hakimiyetini de etkileyecek. Kazımi, bununla aynı zamanda İran'ın Irak'ta siyasetin yanı sıra askeri ve güvenlik kurumlarındaki değişikliklerde de rolünün eskisi kadar etkili ve güçlü olmadığı mesajını vermek istedi. Kazımi'nin başbakanlığıyla birlikte İran'ın Irak'taki rolü ve etkisi sınırlandırıldı. Başbakan Kazımi, İranlı yetkililerin Irak'a diplomatik yollarla ve giriş vizesi alarak gelmeleri noktasında ısrarcı bir tutum ortaya koyuyor ve Bağdat'ın kararlarını Tahran'ın baskısından bağımsız şekilde alabileceğini de göstermek istiyor."
İranlı General Kaani'ye Kazımi'den "vizeyle giriş" şartıABD saldırısında öldürülen İranlı General Kasım Süleymani'nin halefi İran Devrim Muhafızları Ordusuna bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani'nin, Kazımi'nin ısrarı ve talimatları üzerine, 3 Haziran'da Bağdat'a gelen İran heyetinde bulunan diğer isimler gibi vize alarak resmi giriş yaptığı ifade edilmişti. Kasım Süleymani'nin ise, Irak'a vizesiz giriş yaptığı biliniyordu.
Iraklı siyasi analist Ali Süheyl ise Kazımi'nin Irak'taki İran'a yakın Şii milis grupları devletin kontrolü altına alamayacağını söyledi.
Süheyl, "Bağdat'taki Hizbullah'a yönelik operasyondan saatler sonra alıkonulanların serbest bırakılması Kazımi'nin İran'a yakın bu grupların baskısı ve etkisi altında kaldığını gösterdi." dedi.
"Kazımi, siyasi hizipçiliğe dayalı atama politikalarını sürdürmek zorunda bırakılabilir"Ulusal Güvenlik Servisi Başkanlığı ile Ulusal Güvenlik Müsteşarlığına yine Şii kökenli isimler getirilediğine dikkati çeken Süheyl, şunları kaydetti:
"Kazımi, yıllardır kurulu olan siyasi hizipçiliğe dayalı atama politikalarını sürdürmek zorunda bırakılabilir. Hükümetteki mezhep ve etnik kökene dayalı atama dengesini değiştirmeye Kazımi'nin gücü yetmeyecek. Örneğin Kürtler bazı kurumlara başkanlık etmeyi sürdürecek, sadece mevcut isimler aynı partiden başka yüzlerle değiştirilecek."
Süheyl ayrıca Haşdi Şabi Başkanı Feyyad'ın diğer iki görevinden alınmasında ABD baskısının etkili olduğunu savunarak, "ABD'nin Bağdat Büyükelçiliğine yönelik baskında Feyyadı'ın önemli rolü vardı. ABD, Feyyad'a İran'ın Irak'taki vekili gibi bakıyor ve hassas güvenlik kurumlarının başında bulunmasını istemiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com