LONDRA Tayfun Salcı
İngiltere, 2018’e Theresa May başbakanlığındaki azınlık hükümetiyle girdi. İngiliz siyasetçi, nisan ayında aldığı sürpriz kararla erken seçime gitti ancak “Brexit müzakerelerine daha güçlü hükümetle başlama” hedefini gerçekleştirmek bir yana mevcut gücünü de kaybetti.
Hükümeti tek başına kurmak için gerekli 326 milletvekilini çıkaramayan May, azınlık hükümetini Kuzey İrlanda'nın 10 milletvekiline sahip aşırı sağcı partisi Demokratik Birlik Partisinin (DUP) dışarıdan desteğiyle kurabildi.
Seçim başarısızlığının ardından koltuğunu ancak parti içi dengelerin hassasiyeti sayesinde koruyabilen May, kasım ayında patlak veren ve bazı bakanların adının karıştığı “cinsel istismar” skandalıyla bir kez daha zor durumda kaldı. May’in kamuoyu önündeki en önemli destekçilerinden Savunma Bakanı Michael Fallon ile Başbakan Yardımcısı Damian Green, bir ay arayla istifalarını verdi.
Kabineyi sarsan bir olay da Uluslararası Kalkınma Bakanı Priti Patel’in, İsrailli yetkililerle yaptığı izinsiz görüşmelerin ortaya çıkmasının ardından istifa etmek zorunda kalmasıyla yaşandı.
Böylece May liderliğindeki İngiliz hükümeti, Brexit’e adamak istediği 2017’yi, yaşanan iç krizlerle kapatıp 2018’e iyice güçten düşmüş halde girdi.
Brexitİngiltere ile AB, aralık ayında Brexit müzakerelerinin ilk aşamasının tamamlandığını ilan etti.
Bu kapsamda vatandaşların haklarının karşılıklı olarak korunması, İngiltere’nin AB bütçesine taahhütlerinden kaynaklanan mali yükümlülüklerini yerine getirmesi ve İrlanda Adası'ndaki sınır sorunu üzerinde anlaşmaya varıldığı açıklandı.
İngiltere'nin AB bütçesine ödeyeceği tutar ile ülkenin hem Gümrük Birliği'nden ve Ortak Pazar’dan ayrılmayı hem de İrlanda Adası'nda fiziki bir sınır oluşturmaktan kaçınmayı aynı anda nasıl sağlayacağı belirsizliğini koruyor.
AB ile üyeliğe özgü bütün ilişkileri koparma şeklinde tanımlanan “sert Brexit”in savunucusu May, bu konuda parti içindeki “yumuşak Brexitçiler” ile hükümete dışarıdan destek veren aşırı sağcı ve “sert Brexitçi” DUP’un arasında kalmış görünüyor.
Brexit'ten dönme ihtimaliÖte yandan İngiltere'de kamuoyunun Brexit konusundaki bölünmüşlüğü, ibre AB'de kalmaktan yana bir parça oynamışsa da devam ediyor.
Siyasi gözlemcilere göre, 2018'de Brexit sürecinin tersine çevrilmesi ancak bir hükümet krizi ve bunu takip edecek erken seçim gibi olağanüstü bir durumda söz konusu olabilir.
Siyasi gözlemcilerin ve medyanın "aşırı solcu" bularak şans tanımadığı Jeremy Corbyn'in başarısı, ülkede siyaset gündemini sarsmıştı. Yapılacak ilk seçimde Corbyn'in başbakanlık koltuğuna oturması, İngiltere'de ciddi bir seçenek olarak tartışılıyor.
Terör olaylarıİngiltere, 2017’de Londra ve Manchester’da düzenlenen 5 terör saldırısıyla sarsıldı. Toplamda 36 kişinin hayatını kaybettiği saldırılar sonucunda ülkede terör tehdit seviyesi, iki kez en üst basamağa çıkarıldı, ordu da bir süreliğine iç güvenlikte devreye girdi.
Trump'ın beklenen ziyaretiİngiltere’yi 2018’de bekleyen bir olası kriz de ABD Başkanı Donald Trump’ın resmi ziyareti olacak.
Muhtemel bir Trump ziyaretinin, 2018’de İngiltere’de büyük çaplı protesto gösterilerine yol açmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Kraliçeye yeni torun ve yeni gelinKraliyet ailesi de 2018'de İngiltere gündemini önemli ölçüde meşgul edecek. 91 yaşındaki Kraliçe 2. Elizabeth, nisan ayında yeni bir torun, mayısta da yeni bir gelin sahibi olacak.
İngiltere tahtının 2. sıradaki varisi Prens William'ın nisanda doğması beklenen üçüncü çocuğuyla tahta yeni bir varis de gelmiş olacak. Yeni varisin doğumuyla William'ın kardeşi Prens Harry, taht sırasında 6. sıraya düşecek.
dikGAZETE.com