İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Parlamentonun alt kanadı Avam Kamarası'na başbakan olarak ilk kez hitap etti.
Hükümetin izleyeceği yol haritasının öncelikli başlıklarını açıklayan Johnson, İngiltere'nin kendine güvenini yeniden kazanmasını sağlayacaklarını belirterek, "İngiltere'mizi birleştirmek ve canlandırmak ve bu ülkeyi dünyanın en muhteşem yeri yapmak için 31 Ekim'de Brexit'i hayata geçireceğiz." dedi.
İngiltere'nin 2050'de Avrupa'nın en müreffeh ülkesi olabileceğinin altını çizen Johnson, bunu, ülkeyi, yeni bir ticaret ağı merkezi haline getirerek başarabileceklerini kaydetti.
Johnson, İngiltere'nin en ücra köşelerine dek altyapı yatırımları yapacaklarına vurgu yaparak, "Sadece Londra'nın ve Güney Doğu İngiltere'nin değil, İngiltere'nin, İskoçya'nın, Galler'in ve Kuzey İrlanda'nın her köşesinin üretim gücünü artırarak üretim seviyeleri arasındaki uçurumları tamamen kapatacağız." diye konuştu.
Demokrasiye güven
Johnson, bu ekonomik hedeflere dönük ilk adım olarak, demokrasiye güveni yeniden tesis edeceklerini ve Brexit'i 31 Ekim'de gerçekleştirmenin de bunun ilk adımı olacağını söyledi.
"Ben de tüm bakanlarım da o tarihte, koşullar ne olursa olsun AB'den ayrılmaya kararlıyız." ifadesini kullanan Johnson, "Aksini yapmak, siyaset sistemimize güvenin kaybolması gibi bir felakete yol açar. İngiliz halkında, siyasetçilerin açık bir demokratik talimatı yerine getirme konusunda güvensizliğe yol açar." değerlendirmesinde bulundu.
Johnson, kendisinin de İngiltere'nin AB’den bir anlaşmayla ayrılmasını tercih edeceğini belirterek, "Bu son aşamada bile bunun mümkün olduğuna inanıyorum ve bunun olması için çalışacağım." diye konuştu.
Bununla birlikte eski Başbakan Theresa May'in, AB ile vardığı Brexit anlaşmasının, Kuzey İrlanda sınırına ilişkin tedbir maddesi nedeniyle parlamentoda 3 kez reddedildiğini hatırlatan Johnson, şunları kaydetti:
"Bazı konuların net olması lazım. Bağımsızlığına ve öz saygısına değer veren hiçbir ülke, tedbir maddesinin yaptığı gibi ekonomik bağımsızlığını ve öz yönetimini onun elinden alan bir anlaşmaya imza atamazdı. Bir zaman tahdidi de yetmez. Bir anlaşmaya varılacaksa şu çok iyi anlaşılmalıdır ki bu ancak tedbir maddesinin kaldırılmasıyla mümkün olur."
Johnson, Kuzey İrlanda sınırıyla ilgili alternatif çözümler üzerinde de anlaşılması gerektiğini kaydetti.
Anlaşmasız ayrılık
Johnson, AB tarafından, iyi niyetle yeniden müzakerelere başlamalarını beklediklerini ifade ederek, "Eğer bunu yapmazlarsa, AB'den tabii ki anlaşmasız ayrılmak zorunda kalacağız. İngiltere, genel kanının aksine buna oldukça hazır." dedi.
İngiltere'nin önünde 31 Ekim'e kadar 98 günlük süre olduğuna işaret eden Johnson, bu süre içinde anlaşmasız ayrılıkla ilgili hazırlıklara hız vereceklerini, anlaşmasız Brexit kapsamında AB'ye ödenmesi planlanan 39 milyon sterlinin de bu hazırlıklara harcanacağını kaydetti.
Johnson, İngiltere'de yaşayan 3 milyonu aşkın AB vatandaşının haklarını da koruma sözü verdi.
Başbakan Johnson, AB'den 31 Ekim'de ayrılma kararlılıkları nedeniyle 1 Kasım'da göreve başlayacak yeni AB Komisyonu'na İngiltere'nin aday göstermeyeceğini de bildirdi.
Johnson'ın konuşmasının ardından milletvekillerinin sorularını da yanıtladığı parlamento oturumu, yaklaşık 90 dakika sürdü.
Brexit süreci ve "tedbir maddesi"
İngiltere 23 Haziran 2016'da yapılan AB referandumunda yüzde 48'e karşı 52 ile Brexit kararı almıştı.
Eski İngiltere Başbakanı May'in, AB ile vardığı Brexit anlaşmasının, Avam Kamarası'nda 3 kez reddedilmesinin ardından 29 Mart'ta gerçekleşmesi gereken Brexit, 31 Ekim'e ertelenmişti.
Anlaşmanın reddedilmesinde en önemli faktörü oluşturan tedbir maddesi, AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti ile İngiltere'ye bağlı Kuzey İrlanda arasına Brexit sonrasında fiziki sınır girmesini önlemeyi amaçlıyordu.
Maddeye göre, İngiltere ile AB kapsamlı ticaret anlaşması imzalayana kadar, ülkenin bütünü Gümrük Birliği'nde kalacak ancak Kuzey İrlanda ilave AB kurallarına da tabi olacaktı.
Bu maddenin Kuzey İrlanda'yı zamanla İngiltere'den koparacağını savunan Muhafazakar Partili katı Brexitçiler, May'in anlaşmasının Avam Kamarası onayı almasını önleyen en önemli aktörler olmuştu.
May'in istifasıyla boşalan başbakanlık koltuğuna, iktidardaki Muhafazakar Parti üyelerinin oylarıyla eski Dışişleri Bakanı Boris Johnson seçilmişti.
Görevi May'den devralan Johnson, 2016 referandumunda Brexit kampanyasının liderliğini yürütmüştü. Johnson dün oluşturduğu yeni kabinede de katı Brexitçi isimleri kilit önemdeki bakanlıklara atamıştı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com