Kültür Sanat

'İnebahtı'yla Osmanlı donanması güçlendirilerek yeniden inşa edildi'

Prof. Dr. Bostan, "Bu yenilgi bir hezimet düşüncesine yol açmadı. Aksine Venedik elçisine Sokullu'nun dediği gibi 'Kıbrıs'ı almakla Venedik'in kolunu kestiklerini, donanmanın kaybıyla sakalın tıraş edildiğini' düşündüler." dedi.

'İnebahtı'yla Osmanlı donanması güçlendirilerek yeniden inşa edildi'
07-10-2018 18:07

İSTANBUL - ELİF KÜÇÜK

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İdris Bostan, İnebahtı Deniz Savaşı'na ilişkin, "Bu yenilgi bir hezimet düşüncesine yol açmadı. Aksine Venedik elçisine Sokullu'nun dediği gibi 'Kıbrıs'ı almakla Venedik'in kolunu kestiklerini, donanmanın kaybıyla ise sakalın tıraş edildiğini' düşündüler ve yeniden donanmayı daha güçlü şekilde inşa ederek, bütün Akdeniz dünyasına daha güçlü bir şekilde ortada olduklarını göstermek istediler." dedi.

AA muhabirinin İnebahtı Deniz Savaşı'nın Türkiye tarihindeki önemine ilişkin sorularını cevaplayan Bostan, 7 Ekim 1571'de Osmanlı Donanması ile Haçlı donanmaları arasında İnebahtı Körfezi açıklarında yapılan savaşın, Osmanlı ve Akdeniz tarihinin en önemli deniz savaşı olarak görüldüğünü söyledi.

Prof. Dr. Bostan, Sultan 2. Selim döneminde Venedik idaresindeki Kıbrıs'ın fethedilmesi sonucu adanın kurtarılması için Papalık, Venedik ve İspanya gibi büyük donanmalara sahip devletlerin öncülüğünde Haçlı İttifakı'nın kurulduğunu anlattı.

Kıbrıs'a tek başına donanma göndermeye cesaret edemeyen Venedik'in, Adriyatik'teki Osmanlı kıyılarına saldırarak, Kıbrıs'ı geri almak istediğini aktaran Bostan, şunları kaydetti:

"Osmanlılar bunun üzerine Kıbrıs'a yapılacak müttefik yardımını önlemek ve henüz alınamamış olan Magosa'ya ikmalde bulunmak amacıyla 2 donanma hazırladı. Karadan da Vezir Ahmed Paşa serdarlığında Arnavutluk ve Dalmaçya kıyılarına bir ordu gönderdi. Kaptan-ı Derya Müezzinzade Ali Paşa, Mart 1571'de İstanbul'dan 103 kadırgayla denize açıldı ve önce Magosa'ya yaklaşık 20 gemiyi ve mühimmatı teslim etti. Sonra Hristiyan müttefik deniz gücünün yolunu kesmek üzere Rodos'a gitti. Seferin donanma serdarı Vezir Pertev Paşa ise 4 Mayıs'ta 124 gemiyle İstanbul'dan ayrıldı. Donanmanın geri kalanı ise Hayreddin Paşazade Hasan Paşa'nın emrindeydi. Arnavutluk ve Dalmaçya kıyılarında yürütülecek olan deniz harekatına bazı sahil sancakları yanında Cezayir Beylerbeyi Uluç Ali Paşa ile Trablusgarp Beylerbeyi Cafer Paşa'nın da katılması kararlaştırıldı."

"İki donanma da savaş için hazırlıklı değildi"

Bostan, Hristiyan donanmasının ise İspanya'dan 110 kadırga, 60 barça ve iki kalyon ile hazırlık yaptığını ve Osmanlı donanmasının Adriyatik'te kışlaması teklifi uygun görülünce 150 geminin Kotor Limanı'nda demirlemesinin kararlaştırıldığını ifade etti.

Osmanlı donanmasının 6 aylık bir deniz harekatından sonra yorgun düştüğünün altını çizen Bostan, bazı Levent gemileriyle etraftaki sancak beylerinin savaş beklenmediği için izin isteyerek donanmadan ayrıldığını, bu sebeple Osmanlı donanmasının kürekçi ve savaşçı eksiğinin bulunduğunu belirtti.

"İki donanmanın da savaş için hazırlıklı olduğunu söylemek mümkün değildir." diyen Bostan, ne yapacağı konusunda kararsız olan müttefik donanmasının papalık donanma kumandanı Colonna'nın da teşvikiyle Osmanlı'nın üzerine gidilmesine karar verdiğini aktardı.

İnebahtı Körfezi'nde Haçlı donanmasının yaklaştığını haber alan Osmanlı'nın bir savaş meclisi topladığına işaret eden Bostan, müzakereler sonucu ciddi eksikleri olan Osmanlı donanmasının körfezden dışarı çıkmaması teklifinin Kaptan-ı Derya tarafından kabul görmediğini ve savaşma kararı alındığını anlattı.

"Savaş çok şiddetli ve kanlı oldu"

İki donanmanın, 7 Ekim 1571'de İnebahtı Körfezinde karşı karşıya geldiğini, Osmanlı donanmasının yaklaşık 230 gemi, 25 bin savaşçı, müttefik donanmasının ise 243 gemi ve 37 bin savaşçıdan oluştuğu bilgisini veren Bostan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İki donanma arasındaki asıl önemli fark, Osmanlı donanmasının uzun süren yorucu ve yıpratıcı savaşlardan sonra zayıf düşmesi, müttefik donanmasının ise taze bir kuvvetle ve yıpranmamış olarak gelmesiydi. Savaş çok şiddetli ve kanlı oldu. Osmanlı donanmasında başta Kaptan-ı Derya Müezzinzade Ali Paşa olmak üzere 11 sancak beyi ve alay beyleri, tersane emini, tersane kethüdası ve pek çok reisin de dahil olduğu 20 bin kişi hayatını kaybetti. Pertev Paşa'nın gemisi batırıldı ve kendisi denizden yaralı olarak güçlükle kurtarıldı. Sadece Uluç Ali Paşa, müttefik donanmasına verdiği kısmi zarardan sonra usta manevralarla kendisine ait 30 gemiden oluşan filosunu savaş mahallinden çıkarmayı başardı. Osmanlı donanmasında 190 gemi battı ve ele geçirildi, donanmadaki 15 bin forsa ise serbest kaldı. Haçlı donanmasında ise 21 bin yaralı ve 8 bin kayıp mevcuttu. 15 kadırga battı ve pek çoğu da tahrip oldu. Pek çok İspanyol, İtalyan ve Maltalı asilzade hayatını kaybetti."

İnebahtı Deniz Savaşı'nın sonucunu Uluç Ali Paşa'nın gönderdiği mektupla öğrenen II. Selim'in tedbir olarak Mora kıyılarının korunması için Rumeli Beylerbeyi'ni görevlendirdiğine dikkati çeken Bostan, savaşta gösterdiği gayretlerinden dolayı Ali Paşa'ya, Kaptan-ı Derya'lık görevi ve Cezayir Beylerbeyliği verildiğini kaydetti.

"Haçlılar için kalıcı sonuçları olmayan geçici bir zaferdir"

Prof. Dr. Bostan, savaşta donanmasının çok önemli bir kısmını kaybeden Osmanlı'nın, savaşı takip eden kış mevsimini bütün tersanelerinde gemi inşa faaliyetleriyle geçirmek zorunda kaldığını belirtti.

İstanbul, Gelibolu, İzmit ve Sinop tersaneleri başta olmak üzere birçok taşra tersanesinde gemi inşasına başlanıldığını aktaran Bostan, "Kasım 1571'de Rumeli ve Anadolu kıyılarında 100 geminin inşası kararlaştırıldı. Nihayet 5-6 ay içinde İstanbul tersanesinde inşa edilen gemilerle birlikte 134 yeni gemi donanmaya katıldı. Bütün gemilerin tamamlanmasından sonra tersanede toplanan 250 kadırga ve 300 civarında gönüllü reisin çektirilerinden oluşan Osmanlı donanması, Haziran 1572'de Kılıç Ali Paşa'nın emrinde denize açıldı." diye konuştu.

Prof. Dr. Bostan, "İnebahtı Deniz Savaşı, Katolik Hristiyan dünyasının son büyük Haçlı seferidir. Kalıcı sonuçları olmayan geçici bir zafer niteliği taşımaktadır. Çünkü Kutsal İttifak'ın asıl amacı olan Kıbrıs, Osmanlılardan geri alınamadığı gibi Venedik çok geçmeden 1573'de yapılan yeni bir antlaşma belgesiyle dostluk kurmak, Kıbrıs için savaş tazminatı vermek ve Zenta adası için ödediği haracı artırmak zorunda kaldı." değerlendirmesini yaptı.

"Bu yenilgi bir hezimet düşüncesine yol açmadı"

İnebahtı Deniz Savaşı yenilgisinin Kıbrıs'ı fethederek büyük bir zafer kazanan Osmanlı için büyük bir şaşkınlığa sebep olduğunu belirten Bostan, "Ancak bu yenilgi bir hezimet düşüncesine yol açmadı. Aksine Venedik elçisine Sokullu'nun dediği gibi 'Kıbrıs'ı almakla Venedik'in kolunu kestiklerini, donanmanın kaybıyla ise sakalın tıraş edildiğini' düşündüler ve yeniden donanmayı daha güçlü şekilde inşa ederek bütün Akdeniz dünyasına daha güçlü bir şekilde ortada olduklarını göstermek istediler. Fakat iyi bildikleri bir gerçek ise bu savaşta kaybettikleri tecrübeli denizcilerdi ve toparlanana kadar bir süre denizde bir savaşa girmekten kaçındılar." şeklinde konuştu.

Sokullu Mehmed Paşa'nın, savaşta yok olan donanmanın yeniden inşasında rolünün ve etkisinin büyük olduğuna dikkati çeken Bostan, "Tersanedeki faaliyetleri aylarca yakından takip etti ve gerekli masraflardan kaçınmayarak yeni bir donanmanın vücuda getirilmesinin en önemli takipçisi oldu. Bu bakımdan Sokullu, devlet adamlığı tecrübesi, devletler arası ilişkilere vukufu ve kararlılığıyla eşine az rastlanır bir kişi olarak tarihteki yerini almıştır." diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER