Ä°STANBUL(AA) - AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Ä°stanbul Kültür Sanat Vakfı (Ä°KSV) Genel Müdürü Görgün Taner, Ä°KSV'nin baÅŸta Ä°stanbul Bienali olmak üzere festivaller, bienaller ve diÄŸer alanlarda gerçekleÅŸtirdiÄŸi faaliyetlerle hem ulusal hem de uluslararası kültürel iliÅŸkilerin kurulup geliÅŸmesinde önemli bir rol oynadığını vurguladı.
Türkiye'nin kültürel diplomasiye daha fazla önem vermesi gerektiÄŸini belirten Taner, dünyada sınır kavramının giderek yok olduÄŸunu ve insanların dünyanın farklı coÄŸrafyalarındaki kültürlere rahatlıkla eriÅŸim saÄŸlayabildiÄŸini dile getirdi. 
DijitalleÅŸen dünyada bu anlamda kültürel diplomasiye daha fazla önem verilmesi gerektiÄŸinin altını çizen Taner, ÅŸunları kaydetti:
"Kültürel diplomasi önümüzdeki yıllarda ülkelerin ve halkların birbirini tanıması için daha kuvvetli bir alan haline gelecek. Kültürel diplomasi birbiriyle sıkıntı yaÅŸayan ya da iyi geçinen devletlerin ve halkların birbirlerini tanıyarak ön yargılardan kurtulmaları, her düzeyde daha rahat iletiÅŸim kurabilmeleri ve anlaÅŸmazlıkları çözmek üzere adım atmalarının ön koÅŸulu haline geldi. Bu ÅŸekilde baÄŸ kurulmuÅŸ topluluklar arasındaki iletiÅŸim kanalları her zaman daha güçlü ve saÄŸlıklı oluyor. Ä°nsanlar sizin ülkenizi çoÄŸu zaman temsil ettiÄŸiniz kültürel özelliklerle ve sizi temsil eden sanatçılarınız ve vatandaÅŸlarınızla tanıyor. Dijital dünyada ise bu daha farklı bir boyuta geldi. Sizinle alakalı, sizin ürettiÄŸiniz ya da üretmediÄŸiniz içerikler sizi tanımlar hale geldi ve kültürel diplomasi havzası bu alanda giderek güçleniyor."
"Toplumsal ön yargılar kültür ve sanatla yok oluyor"Taner, kültür alanını "KonuÅŸulamayan birçok konu, siyasetin dışında açılan bu tarz alanlarda konuÅŸulabiliyor ve baÅŸarılı iletiÅŸim kanalları yaratılıyor. Mevcut toplumsal ön yargılar kültür ve sanatla yok oluyor." ifadeleriyle tanımlayarak, kültürün diplomasi açısından gücüne vurgu yaptı. 
DiÄŸer toplumların ve ülkelerin kültürünü, sanatını tanıyan insanların karşısındakine karşı daha anlayışlı ve etkileÅŸime açık olduÄŸu deÄŸerlendirmesini yapan Taner, konuÅŸmasını ÅŸöyle sürdürdü:
"Kültürel diplomasinin yararlarından biri de uzun dönemde kültür alanında ulusal sınırlar içinde oluÅŸan yaratıcı sermayenin diÄŸer ülkelerin yaratıcılıklarıyla etkileÅŸime geçmesi ve ortaya çıkan zenginliktir. Bu etkileÅŸim tüm topluluklar için de kazanımdır ve kültürel deÄŸerler bu ÅŸekilde evrensel hale gelir. Ä°çinde bulunduÄŸumuz dijitalleÅŸen dünyada, genç kuÅŸağın özellikle iklim, çevre ve eÄŸitim konularındaki hassasiyetleri göz önüne alındığında, ülkelerin bu alanlardaki çalışmalarını uluslararası düzeyde paylaÅŸması, dünyadaki 8 milyar insanın bu konuları tekrar düÅŸünmesi için bir fırsat oluÅŸturuyor. " 
"Türkiye'nin 13 bin yıllık geçmiÅŸi büyük bir avantaj"Bir ülkeyi bu anlamda temsil edecek kiÅŸilerin nitelikli olması gerektiÄŸine vurgu yapan Taner, ÅŸunları kaydetti:
"EÄŸer liyakata ve uzmanlığa önem veriliyorsa, bu her alanda çok daha öne çıkan bir deÄŸer haline geliyor. Ülkeler için kültürel diplomasi söz konusu olduÄŸunda yapılması gereken, faaliyetlerin uzmanlığa dayalı ve propagandadan uzak olmasıdır. Bu nedenle örneÄŸin bir Fransız veya Ä°talyan vatandaşı kendi ülkesindeki önemli bir müzede Türkiye'yle ilgili bir sergi gördüÄŸünde buna daha fazla ilgi gösteriyor ve bu çerçevede ön yargılarını da bir tarafa bırakarak, sizinle ve kültürünüzle daha fazla ilgileniyor.
Türkiye gibi 13 bin yıllık geçmiÅŸe sahip, çok katmanlı ve zengin kültürel farklılıkları bir arada barındıran coÄŸrafyadaki bir ülke için bu büyük bir avantaj. Türkiye'nin dünyaya anlatacak çok fazla hikayesi var. Bu zenginlikler Türkiye için büyük bir potansiyel güç."
"Hedef ülkenin kültür izleyicisine uygun stratejiler üretilmeli" Taner, konuÅŸmasını ÅŸu sözlerle tamamladı:
"Ä°KSV olarak 2009-2010 senelerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı ve DışiÅŸleri Bakanlığının ÅŸemsiyesi altında gerçekleÅŸtirilen Fransa'da Türkiye Mevsimi'nin yürütücülüÄŸünü üstlendik. Sonraki yıllarda bu tarz faaliyetlerin hazırlanmasında kimi zaman görüÅŸlerimize baÅŸvuruldu. Türkiye-Rusya Toplumsal Forumu'nun Kültür Komisyonu’nda görevliyim. Ayrıca 2020'de Avusturya ve Türkiye arasında yapılacak kültürel deÄŸiÅŸim yılında da büyük ihtimalle yer alacağız diye düÅŸünüyorum. Burada temel bir özellik var. Bu tarz kültür senelerinin çok daha önceden planlanıp, bu programların kaynaklarının erkenden ayrılması gerekiyor. Uzun bir zamana yayılarak ve profesyonel olarak hazırlanmış etkinliklerin etkileri de kalıcı ve uzun soluklu oluyor. Sadece kamunun kültür ve sanat kurumlarına deÄŸil, çok yaygın bir kitleye yönelik çalışmalar yapılması gerekiyor. Bunun için özel sektörün ve sivil toplumun dahil olduÄŸu geniÅŸ yelpazede çalışılmasını tercih ediyoruz. Özellikle Batılı ülkelerle çalışıldığında bu çok önemli bir hale geliyor. ÖrneÄŸin Fransa'da ya da Ä°ngiltere'de bu tarz bir faaliyet yapmaya çalışırsanız, bunun çok daha iyi planlanması gerekiyor. Hangi ülkeyle çalışma yapılacaksa o ülkenin iyi etüt edilip oranın dokusuna, yapısına ve kültür izleyicisine uygun stratejiler yürütülmeli. Onları nasıl daha iyi etkileyeceÄŸinizi bilmek için bu bir ön koÅŸul."