Istanbul
Dünya için en büyük tehdit haline gelen iklim krizini önlemek adına gereken büyük yatırımların özellikle ekonomileri zayıf ülkelerde nasıl yapılacağı belirsizliğini korurken, iklim finansmanında adil ve kapsayıcı bir çözüme ihtiyaç duyuluyor.
Uluslararası Enerji Ajansının yol haritasına göre, sıfır emisyon hedefine ulaşmak için 2030'a kadar yıllık yaklaşık 5 trilyon dolar, 2050'ye kadar ise yıllık 4,5 trilyon dolar yatırım gerekiyor.
G20 Dönem Başkanı İtalya'nın bu hafta ev sahipliğini yapacağı G20 Finans Bakanları Toplantısı ve G20 Uluslararası İklim Değişikliği Konferansı, iklim kriziyle mücadele kapsamında sıfır emisyon hedefleriyle uyumlu bir finansman yol haritasının belirlenmesi açısından önem arz ediyor.
"Ekonomileri kırılgan ülkelerin dönüşüm için bütçesi yok"
İklim değişikliği düşünce kuruluşu E3G Kıdemli Politika Danışmanı Sima Kammourieh, yaptığı açıklamada, bu ayki G20 toplantılarının ekimde yapılacak kapanış toplantılarında somut politikalar belirlenebilmesi için kritik önem taşıdığını dile getirdi.
G20 Finans Bakanları'nın vergi konularına odaklanacağını kaydeden Kammourieh, şöyle devam etti:
"Özellikle ekonomileri kırılgan ve gelişmekte olan ülkeleri kapsayan bir iklim finansmanı politikası oluşturulması çok kritik, çünkü G7 liderleri bu konudaki beklentileri tam olarak karşılamadı.
Ekonomileri kırılgan ve mali sorunlar yaşayan ülkeler, temiz enerji dönüşümlerini gerçekleştirmek isteseler de bunu yapabilecek bütçeleri yok. Bu ülkelere yol haritalarının nasıl olması gerektiğini söylemek çözüm değil.
Burada kritik nokta adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir şekilde iklim finansmanının sağlanabilmesi.
Bu dönüşümde kimse dışarıda kalmamalı çünkü iklim krizi de yeni tip koronavirüs salgını gibi. Nasıl ki salgın dünyanın bir yerlerinde devam ettiği sürece etkilerini de herkes yaşamaya devam edecekse, iklim krizi de başka ülkelerde sürdükçe hepimiz etkilerini yaşayacağız."
Kammourieh, dünyada kamu finansmanının nasıl "yeşil" olacağını belirlemek için standart kriterlerin kullanılması gerektiğini vurgulayarak, "Ne yazık ki bugün iklim kriziyle mücadelede olmamız gereken yerin çok gerisindeyiz, geç kaldık ve her fırsat aslında bir son şans.
Bu nedenle, ekim ayındaki G20 kapanış toplantısı ve kasımda yapılacak BM 26. İklim Değişikliği Taraflar Konferansı öncesi politika yapıcıların net bir ajanda ortaya koyması gerekiyor ki hedefler aksiyonlara dönüşebilsin." değerlendirmesinde bulundu.
"Gelişmiş ülkelerin üzerine düşeni yapmasının zamanı çoktan geldi"
Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü Enerji Finansmanı Çalışmaları Direktörü Tim Buckley ise iklim kriziyle mücadelede verilen sözlerin uygulamaya yansımadığını ifade etti.
Dünyanın en büyük kirleticisi Çin, Japonya ve Güney Kore gibi iddialı sıfır emisyon taahhütleri veren ülkelerin hala kömür sektörü için en piyasalar olmaya devam ettiğini aktaran Buckley, karbon emisyonlarında tarihsel sorumluluğu en fazla olan ABD'nin de aynı şekilde doğal gaz, kaya gazı ve sıvılaştırılmış doğal gazda büyük bir üretici olduğunu söyledi.
Buckley, buna rağmen finans piyasalarının fosil yakıtlardan çıkma eğiliminin her geçen gün arttığını belirterek, bugün itibarıyla kömürden çıkış politikası açıklayan kurumların sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 60 artış gösterdiğini aktardı.
Finans dünyasının "kömürden kaçtığını" dile getiren Buckley, politika yapıcıların da sıfır emisyon hedefleriyle uyumlu somut bir finansman yol haritası ortaya koyması gerektiğini vurguladı.
Buckley, bu kapsamda G20 ülkelerinin bir sınavla karşı karşıya olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bu finansman politikasının ve ana gündem maddeleri arasında yer alan sınırda karbon vergisi düzenlemesinin adil bir şekilde oluşturulması gerekiyor.
Hindistan, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler OECD'nin ikiyüzlü tavrından yoruldu ve gelişmiş ülkelerin somut adımlar atacağına yönelik kanıt bekliyor.
G7 ve OECD'den finansal destek olmadan, neden gelişmekte olan ülkeler karbon vergisinin yükünü çeksin?
Bu, son günlerde Hindistan'ın sıkça dile getirdiği bir konu. Hindistan, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler günün sonunda doğru olanı yapacaktır fakat gelişmiş olan ülkelerin de bu sorunun çözümüne katkı sağlaması ve kendi paylarına düşeni yapmasının zamanı çoktan geldi."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com