Karaciğer rahatsızlığı nedeniyle nakil ihtiyacı bulunan Hüseyin Aksoy, hayata iki kızından alınan dokuyla tutundu.
Yıllardır karaciğer rahatsızlığıyla mücadele eden 54 yaşındaki Hüseyin Aksoy için hastalığının ilerlemesi üzerine nakil ihtiyacı ortaya çıktı. Nakil için aile üyelerine başvuruldu.
Eşi ve oğlunun dokularının uyumsuz çıkması üzerine sıra kız kardeşlere geldi. Evin büyük kızı 35 yaşındaki Şengül ve 23 yaşındaki Rabia'nın karaciğer dokularının babalarıyla uyumlu çıkması üzerine ailenin üç ferdi aynı anda ameliyat masasına yattı.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi Organ Nakli Bölümünde, Prof. Dr. Deniz Balcı, Prof. Dr. Kaan Karayalçın, Prof. Dr. Meltem Koloğlu, Prof. Dr. Ali Abbas Yılmaz, Prof. Dr. Mustafa Kemal Bayar başkanlığında 30 kişilik bir ekip tarafından yapılan ve 16 saat süren operasyonda, aynı anda üç ameliyathane kullanıldı. Kız kardeşlerden alınan karaciğer dokusu başarılı bir şekilde babalarına nakledildi.
"Onların sayesinde ayaktayım"Baba Hüseyin Aksoy, kızları Şengül ve Songül yaşadıkları nakil sürecini AA muhabirine anlattı.
Rutin sağlık kontrolleri sırasında yapılan tetkiklerde karaciğer rahatsızlığının ortaya çıktığını ve hepatit olduğunu öğrendiğini ifade eden Aksoy, rahatsızlığının organ nakline kadar ilerlediğini söyledi.
Nakil için İbni Sina Hastanesine başvurdukları ifade eden Aksoy, "Ailemden herkes nakil için verici olmak istedi. Eşim ve oğluma bakıldı, onlardan alınamadı. En son kızlar girdi testlere ve onlarda herhangi bir sorun çıkmadı. Büyük kızımdan ve küçük kızımdan alınan parçalar bana nakledildi. Çok şükür şimdi onların sayesinde ayaktayım." diye konuştu.
Ailenin en küçüğü olduğunu ve babasının rahatsızlığının kendisinden gizlendiğini ifade eden Rabia Aksoy, "Babamın rahatsızlığını öğrendiğimde henüz nakil aşamasına gelmemiştik. Nakil aşamasına geldikten sonra da elimizden gelen her şeyi yapmaya çalıştık. Yapılan testler sonucu ablamla ikimiz uygun görüldük. Öyle olunca da hiçbir tereddüt hissetmeden 'Bu işi yapacağız' dedik. Başarmaya çalıştık. Babam bize yaşadığı şeyleri belli etmek istemez. Herkesin babası kıymetlidir ama bize göre bizim babamız çok üstün ve kıymetlidir." diye konuştu.
"Geri dönüşüm yaptık"Evin büyük kızı Şengül ise nakil kararını nasıl aldıklarını şöyle anlattı:
"Ailenin büyük kızı olarak daha soğukkanlı davranmaya çalıştım. Hastalık sürecinde hiç 'vah, aman' demedim. Deniz Hocamız nakille ilgili tüm sorularımıza bizi tatmin edecek cevapları verdi. Önce sadece benden alınması planlanmıştı, iki kişi olacağını duyunca biz de çok şaşırdık. Başta kız kardeşime 'Olmaz, sadece benden alınacak' dedim. Ancak bir ameliyat daha gerecekti. Şu an üçümüz de ayaktayız. Bu kadar büyük bir ameliyat olmasına rağmen babam diğer hastalar gibi normal odaya geçti ve ayağa kalktı."
Kendimizi çok özel hissettik. Bu bir ilk. Biz buna 'evet' dersek arkamızdan gelecek insanlara da yol açmış oluruz diye düşündük. Diğer karaciğer hastalarından hiçbir farkımız yok."
Kızlarının anlattıkları karşısında gözyaşlarına hakim olamayan baba Hüseyin Aksoy, "Önce biz onlara can verdik, şimdi de onlar bize can verdi." dedi. Babanın bu sözüne kızı Şengül, "Biz geri dönüşüm yaptık." karşılığını verdi.
"Hastanın ağırlığı nakil için karaciğer ihtiyacını belirliyor"Başarılı operasyonun başındaki isimler de zorlu nakil sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Karayalçın, aynı anda üç ameliyathanenin kullanıldığı karaciğer naklinin çok az yapılan ve teknik olarak da ciddi zorluklar içeren bir ameliyat olduğunu belirterek, "Canlı vericili karaciğer naklinde alıcının ihtiyacı olan karaciğer miktarını genellikle bir verici karşılayabiliyor. Bunun yetmediği durumlarda maalesef ameliyat gerçekleştirilemiyor. Yaşadığımız özel koşulda ise hastanın iki kızının gönüllü olması, bir kızının karaciğerinin sağ tarafını, bir kızının ise sol tarafını kullanma olanağı bu ameliyatın gerçekleşmesini sağladı. Ameliyatın lojistik birçok zorluğu bulunuyor. Üç ameliyat aynı anda başlıyor. Bunu karşılayabilecek insan gücüne ihtiyaç var." şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Deniz Balcı ise, nakil yapılacak bir hastanın ağırlığına göre karaciğer ihtiyacının belirlendiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Hastanın ağırlığı arttıkça daha büyük boyutta bir vücut ağırlığına yeten bir miktarda karaciğer nakli yapılması gerekiyor. Hasta merkezimize başvurduğunda 92 kilogramdı. Yapılan tetkikler sırasında hastamızın karaciğer kanseri olduğunu da saptadık. Hastamız 99 kilograma kadar çıktı. Gönüllü vericilerden çıkacak karaciğerin yetmeyeceğini gördük. İki vericiden alarak yaptığımız bu nakil ilk defa kullanılan bir yöntem değil. Güney Kore'de 2000'li yılların başında geliştirilmiş bir ameliyat. Aileye, kızların birinden çıkacak karaciğerin babaya yetmeyeceğini, ikisinden birer parça alarak babalarına yeten bir miktarda karaciğer nakli yapabileceğimizi aktardık.
Aile içinde iki kız kardeşin aynı anda verici olması durumu onların düşünmek için zaman istediği bir durum oldu. Ailemizi en az iki üç kez ağırlayarak konseyde ameliyatın bütün detaylarını anlattık. Bizlere güvendiler ve sonrasında ameliyatı planladık. Lojistik olarak da donanımlı ve kalabalık bir ekibe ihtiyaç vardı. Organ nakli ekibimiz bu anlamda çok deneyimli. 16 saate yaklaşan bir ameliyat süresi oldu. Her şeyin mükemmel gitmesi gereken, teknik olarak hiçbir hata olmaması gereken üç ameliyatın birbirini takip ettiği bir işlem. Hiçbir aksaklık yaşanmaması çok önemli."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com