ERBİL (AA) - Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) 25 Eylül'de yapılmasını planladığı bağımsızlık referandumuna henüz istenen iç ve dış destek sağlanabilmiş değil. Şimdiye kadar Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) dışındaki diğer büyük partiler, referanduma destek vereceklerine dair resmi açıklamaları henüz yapmadılar. Özellikle Süleymaniye bölgesindeki partiler, referanduma yönelik mesafeli duruşlarını koruyor. Türkmenlerin ve Arapların da önemli bir kısmının referanduma sıcak bakmadıkları biliniyor.
Mesut Barzani'nin lideri olduğu Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) dışında bölgenin diğer üç büyük siyasi partisi Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Goran Hareketi ve İslami Toplum Partisi (Komela), IKBY'yi bağımsızlığa götürmeyi amaçlayan referanduma yönelik desteklerini gösteren resmi beyanda bulunmadılar. Ayrıca bu üç parti, referandum kararının mutlaka parlamentoda alınmasını istiyor. KDP'nin talebi de bu yönde. Ancak KDP ile Goran arasında 2015 yılında başlayan siyasi kriz devam ediyor ve IKBY Parlamentosu bu nedenle iki yıldır toplanamıyor.
Barzani, 16 siyasi partinin katıldığı 7 Haziran'daki toplantıda referandumun 25 Eylül'de yapılması kararının alınmasını sağlasa da teklifin parlamentoda görüşülmemesi ve parlamento tarafından oylamaya sunulmaması referandumun uluslararası meşrutiyetini zayıflatıyor.
Referanduma destek veren kesimler
Referanduma şimdilik parlamentoda 38 sandalyesi olan KDP, 6 sandalyesi olan Yekgirtu ile diğer küçük partiler ve bazı azınlık grupları tam destek veriyor. Bölgede yaşayan Türkmenler ile Arapların ise referandumun hayır cephesinde yer almaları bekleniyor.
Süleymaniye ve Halepçe'de güçlü ve oldukça yüksek bir oy potansiyeline sahip olan KYB, Goran ve Komela İslam, referandum sürecine yönelik mesafeli duruşlarını sürdürüyor. Bu partilerin bölgede yürüttüğü siyaset üzerinde İran'ın etkili olduğu biliniyor. Tahran yönetiminin, geçen ay KYB lideri Celal Talabani'yi Tahran'a davet etmesi dikkati çekmişti. Talabani'ye sürpriz Tahran daveti ve Talabani'nin bu davete icabet etmesi bölge medyasında İran'ın referandum sürecine etki etmek istemesi olarak değerlendirildi.
Bölgenin askeri, ekonomik ve siyasi olarak KDP'den sonra ikinci büyük siyasi gücü ve aynı zamanda KDP'nin en büyük hükümet ortağı olan KYB, referandum meselesinde temkinli bir politika izliyor. Zira KYB, referandum yapılmayacaksa bile bunun bir nedeni olarak görülmek istemiyor. KYB yönetiminin, İran baskısı nedeniyle açık şekilde referanduma destek veremediği belirtiliyor. KYB lideri Celal Talabani'nin hasta olması nedeniyle İran'ın tam olarak parti üzerinde etkinliğini sağlayamadığı ifade ediliyor. Çünkü Talabani eskisi gibi partisine hakim değil ve KYB içinde farklı güç fraksiyonları oluşmuş durumda.
Parti yönetimindeki bazı isimlerin, İran'ın referandum karşıtı tutumunu dikkate aldığı ancak önemli bir kısmının bu konuda İran'dan bağımsız bir siyaset izlemenin doğru olduğunu savunduğu ifade ediliyor.
KDP-Goran krizi aşılacak mı?
Öte yandan askeri ve ekonomik gücü sınırlı olsa da 111 milletvekiline sahip IKBY Parlamentosunda 24 sandalye ile KDP'den (KDP 38 sandalye) sonra bölgenin sayısal olarak ikinci büyük partisi olan Goran Hareketi ile ilgili yaşanan sorunlar çözülmüş değil. Koalisyon hükümetinin ortağı olmasına rağmen KDP tarafından kabinedeki maliye, ticaret, peşmerge, diyanet bakanları ile parlamento başkanı görevinden uzaklaştırılan Goran ile KDP arasında siyasi kriz devam ediyor. KDP, referandum sonucunun meşruiyetini ve uluslararası camia nezdindeki kabul edilirliğini güçlendirmek için referandum kararını parlamentoda almak istiyor. Bu yapılabilirse referandum sonucu Bağdat'a karşı da Erbil yönetiminin elini güçlendirmiş olacak. Zira Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, yapılacak referandumun yasal olmadığını ve bunu tanımayacaklarını belirtmişti.
KYB, Goran ve Komela İslam, referandum kararının mutlaka parlamento tarafından alınmasını talep ediyor. Ancak yaklaşık iki yıldır toplanamayan parlamentonun referandum kararını oylaması için KDP ile Goran'ın anlaşması gerekiyor. Zira KDP, bir süre önce Goran ile yaşadığı siyasi kriz sonrası Goran'ın parlamento Başkanı Yusuf Muhammed'i görevden uzaklaştırmış ve akabinde Süleymaniye'den gelen Yusuf Muhammed'in Erbil'e girişine izin vermemişti. KDP, uzun müzakere ve görüşmelerden sonra Yusuf Muhammed'in tekrar parlamento başkanı olarak görevine başlamasını kabul etse de Goran, bu kez görev süresi dolduğunu iddia ettiği Mesut Barzani'nin başkanlık görevini bırakmasını şart koşmuştu.
Ancak Süleymaniye'de 25 Temmuz'da yapılan kongrede Goran'ın ölen lideri Noşirvan Mustafa'nın yerine yeni genel başkan olarak 72 yaşındaki ılımlı Ömer Seyid Ali'nin seçilmesi KDP ile Goran arasında yaşanan sorunların çözülmesi için bir fırsat kapısı araladı. Yeni Goran yönetiminin yaşlı ve tecrübeli isimlerden seçilmiş olması ve daha önce KDP ve Barzani ile sert polemiklere giren genç siyasetçilerin Goran politbürosuna girmemiş olması, öteden beri katı politikalarıyla bilinen Goran'ın tutumunu yumuşatması olarak değerlendirildi. Bölgedeki diğer siyasi partiler de böyle bir beklenti içerisine girdi. IKBY Başkanı ve KDP lideri Mesut Barzani ve Başbakan Neçirvan Barzani'nin, Ömer Seyid Ali'yi telefonla arayarak tebrik etmeleri de KDP'nin yeni Goran yönetiminden krizleri çözmek adına umutlu olduğunu gösterdi. KDP'den bir heyetin, Süleymaniye'ye giderek Goran yönetimiyle bir araya gelecek olması da yeni bir sürecin başladığının işareti olarak değerlendiriliyor.
Süleymaniye ve Halepçe'de oldukça büyük bir kitlesel desteğe sahip olan KYB ve Goran'ın desteği KDP için büyük önem taşıyor ve bu iki partinin tutumu referandumun sonucunu etkileyecek potansiyele sahip. Barzani ve partisi KDP, referandum sürecinde her iki partinin desteğini almak için görüşmelerini ve pazarlıklarını sürdürüyor. Ancak Goran'ın Barzani'nin görevi bırakması gibi taleplerde bulunması işi zorlaştırıyor. Bu konuda yeni Goran yönetiminin atacağı adımlar, süreci yeniden şekillendirebilir ve bu şekilde IKBY Parlamentosu, özel oturumla toplanıp referandumun 25 Eylül'de yapılması kararını ele alabilir.
Öte yandan parlamentodaki 10 sandalyesi ile bölgenin dördüncü büyük partisi olan Komela lideri Ali Bapir, daha önce IKBY'nin bağımsızlıktan önce çözmesi gereken çok fazla siyasi, ekonomik ve güvenlik sorunu olduğunu ifade ederek referanduma ve bağımsızlık girişimine mesafeli olduğunu dile getirmişti. Komela lideri, şimdiye kadar referandum sürecine destek vereceğine yönelik herhangi bir açıklama da yapmadı.
Bölgenin çözüm bekleyen iç sorunları
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nde 2014 yılından beri ekonomik ve mali kriz yaşanıyor. Irak anayasına göre Erbil yönetimi, Irak'ta elde edilen petrol gelirinden yüzde 17'lik bir paya sahip. Ancak Nuri el-Maliki, başbakanlığı döneminde IKBY'nin kendi başına petrol satmasını gerekçe göstererek, Kürtlerin bütçeden alacakları payı 2014'te kesmişti. Daha sonra Haydar İbadi'nin başbakan olması ve yeni hükümeti kurmasıyla Bağdat-Erbil yönetimleri, petrol satışında uzlaştı. Fakat Bağdat şimdi de bütçe yetersizliğini gerekçe göstererek Erbil'in payını kısmi olarak gönderiyor.
Kürtler, petrol satışından da henüz umdukları geliri elde edemediler. IKBY'nin petrol ihracına başladığı 2014 yılının mayıs ayında petrolün varil fiyatı 115 dolardı. Ancak daha sonra petrol fiyatında büyük bir düşüş oldu ve varil fiyatı bugünlerde 50 dolar civarında seyrediyor. Ekonomisi ve mali kaynakları petrole dayanan Kürt bölgesinde üç yıldır maaşlar eksik ödeniyor. 5,5 milyon nüfuslu Kürt bölgesinde 1 milyon 400 bin kişi hükümetten maaş alıyor. Yaşanan mali kriz nedeniyle IKBY hükümeti, 40 günde bir maaşların yarısını ödüyor. Yerel hükümet, mayıs ayının maaşlarını temmuz ayında ödemeye başladı ve bu maaşların ödenmesi de henüz tamamlanmış değil. İlk olarak peşmerge ve polis maaşları ödeniyor. Ardından kalan bütçe ile diğer memurların maaşları veriliyor. Bölgedeki ekonomik kriz sürerken referandum konusunun en önemli gündem maddesi haline getirilmesi referandum için halktan beklenen desteği de zora sokuyor. Bölge halkı, öncelikli olarak maaş kesintileri ve işsizlik sorununa çözüm bulunmasını istiyor.
Referanduma beklenen dış destek gelmedi
IKBY'nin 25 Eylül'de yapmayı planladığı referanduma, dış dünyadan beklenen veya umut edilen desteğin de alınamadığı görüldü. Başta komşu ülkeler Türkiye ve İran'ın, referanduma sıcak bakmamaları ve hatta bu adımı "büyük bir hata" olarak değerlendirmeleri bölgede çokça tartışılıyor.
Kürt yönetimi, bu konuda ABD, İngiltere, BM, AB ve diğer ülkelerden de beklediği desteği bulamadı. Terör örgütü DEAŞ ile mücadelede Erbil yönetimine ciddi destek veren Almanya ve Fransa da referanduma sıcak bakmadıkların bildiren ve Irak'ın toprak bütünlüğüne vurgu yapan açıklamalar yaptılar. Tüm bu faktörler, referanduma verilen dış desteğin yetersiz ve mevcut konjonktürün de bu adım için müsait olmadığı tartışmalarına yol açıyor.
Ancak Kürt siyasetçiler ve bölge medyası, yabancı ülkelerin beş-on yıl öncesine göre Kürtlerin bağımsızlığına daha sıcak baktıklarını fakat bu durumun Irak'ın içişlerine müdahale olacağı için açıktan ve resmi olarak referanduma desteklerini deklare edemediklerini ifade ediyor.
Kürt bölgesinde bazı siyasiler, referandum sonrası hemen bağımsızlığa gidecekleri şeklinde bir durum olmadığını ifade etseler de Barzani, Batı medyasına verdiği röportajlarda bağımsızlığın Kürtlerin hakkı olduğunu, Bağdat ile diyalog içinde bağımsızlığa gideceklerini belirtmişti. Barzani, ayrıca ömrünü IKBY'nin bağımsızlığına verdiğini, Kürt bölgesinin bağımsızlığının en büyük hayali olduğunu dile getirmişti.
Bölgedeki bazı siyaset uzmanlarına göre referandum Bağdat yönetimine karşı Erbil yönetiminin elini güçlendirme amacı taşıyor. Buna göre Kürtler, peşmergenin, terör örgütü DEAŞ'tan kurtardığı bölgelerin kendilerinde kalmasını istiyor. Kürtler, tartışmalı bölgeler olarak kabul edilen başta Kerkük olmak üzere birçok bölgeyi halihazırda askeri olarak kontrol ediyor. Referandumun tartışmalı bölgelerde yapılmak istenmesi, Kürtlerin masada yürütecekleri müzakerede ellerini güçlendirmek istemesi şeklinde yorumlanıyor.
KDP Sözcüsü Mahmut Muhammed, AA muhabirine yaptığı açıklamada, referandumun yapılma zamanına ilişkin, "KDP olarak, 16 siyasi partiyle birlikte referandumun 25 Eylül tarihinde yapılması kararını aldık. Bize göre mevcut konjonktür referandumun yapılması için müsait" dedi.
Irak Türkmen Cephesi (ITC) Milletvekili Aydın Maruf ise "Biz Irak Türkmen Cephesi olarak referandumun zamanını uygun bulmuyoruz. Irak'ta başka iç sorunlar var. Önce bu sorunlar çözülmeli. Ayrıca referandum, Irak anayasına aykırıdır ve tek taraflı bir karardır" ifadesini kullandı. ITC'nin yanı sıra bölgedeki Kürt partiler Goran, Komela İslam ve KYB içindeki bazı unsurların da referandumun zamanını doğru bulmadığını ifade eden Aydın Maruf, bölge halkının da referandumun yeni sıkıntılara yol açmasından endişe ettiğini dile getirdi.
Mesut Barzani'nin lideri olduğu Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) dışında bölgenin diğer üç büyük siyasi partisi Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Goran Hareketi ve İslami Toplum Partisi (Komela), IKBY'yi bağımsızlığa götürmeyi amaçlayan referanduma yönelik desteklerini gösteren resmi beyanda bulunmadılar. Ayrıca bu üç parti, referandum kararının mutlaka parlamentoda alınmasını istiyor. KDP'nin talebi de bu yönde. Ancak KDP ile Goran arasında 2015 yılında başlayan siyasi kriz devam ediyor ve IKBY Parlamentosu bu nedenle iki yıldır toplanamıyor.
Barzani, 16 siyasi partinin katıldığı 7 Haziran'daki toplantıda referandumun 25 Eylül'de yapılması kararının alınmasını sağlasa da teklifin parlamentoda görüşülmemesi ve parlamento tarafından oylamaya sunulmaması referandumun uluslararası meşrutiyetini zayıflatıyor.
Referanduma destek veren kesimler
Referanduma şimdilik parlamentoda 38 sandalyesi olan KDP, 6 sandalyesi olan Yekgirtu ile diğer küçük partiler ve bazı azınlık grupları tam destek veriyor. Bölgede yaşayan Türkmenler ile Arapların ise referandumun hayır cephesinde yer almaları bekleniyor.
Süleymaniye ve Halepçe'de güçlü ve oldukça yüksek bir oy potansiyeline sahip olan KYB, Goran ve Komela İslam, referandum sürecine yönelik mesafeli duruşlarını sürdürüyor. Bu partilerin bölgede yürüttüğü siyaset üzerinde İran'ın etkili olduğu biliniyor. Tahran yönetiminin, geçen ay KYB lideri Celal Talabani'yi Tahran'a davet etmesi dikkati çekmişti. Talabani'ye sürpriz Tahran daveti ve Talabani'nin bu davete icabet etmesi bölge medyasında İran'ın referandum sürecine etki etmek istemesi olarak değerlendirildi.
Bölgenin askeri, ekonomik ve siyasi olarak KDP'den sonra ikinci büyük siyasi gücü ve aynı zamanda KDP'nin en büyük hükümet ortağı olan KYB, referandum meselesinde temkinli bir politika izliyor. Zira KYB, referandum yapılmayacaksa bile bunun bir nedeni olarak görülmek istemiyor. KYB yönetiminin, İran baskısı nedeniyle açık şekilde referanduma destek veremediği belirtiliyor. KYB lideri Celal Talabani'nin hasta olması nedeniyle İran'ın tam olarak parti üzerinde etkinliğini sağlayamadığı ifade ediliyor. Çünkü Talabani eskisi gibi partisine hakim değil ve KYB içinde farklı güç fraksiyonları oluşmuş durumda.
Parti yönetimindeki bazı isimlerin, İran'ın referandum karşıtı tutumunu dikkate aldığı ancak önemli bir kısmının bu konuda İran'dan bağımsız bir siyaset izlemenin doğru olduğunu savunduğu ifade ediliyor.
KDP-Goran krizi aşılacak mı?
Öte yandan askeri ve ekonomik gücü sınırlı olsa da 111 milletvekiline sahip IKBY Parlamentosunda 24 sandalye ile KDP'den (KDP 38 sandalye) sonra bölgenin sayısal olarak ikinci büyük partisi olan Goran Hareketi ile ilgili yaşanan sorunlar çözülmüş değil. Koalisyon hükümetinin ortağı olmasına rağmen KDP tarafından kabinedeki maliye, ticaret, peşmerge, diyanet bakanları ile parlamento başkanı görevinden uzaklaştırılan Goran ile KDP arasında siyasi kriz devam ediyor. KDP, referandum sonucunun meşruiyetini ve uluslararası camia nezdindeki kabul edilirliğini güçlendirmek için referandum kararını parlamentoda almak istiyor. Bu yapılabilirse referandum sonucu Bağdat'a karşı da Erbil yönetiminin elini güçlendirmiş olacak. Zira Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, yapılacak referandumun yasal olmadığını ve bunu tanımayacaklarını belirtmişti.
KYB, Goran ve Komela İslam, referandum kararının mutlaka parlamento tarafından alınmasını talep ediyor. Ancak yaklaşık iki yıldır toplanamayan parlamentonun referandum kararını oylaması için KDP ile Goran'ın anlaşması gerekiyor. Zira KDP, bir süre önce Goran ile yaşadığı siyasi kriz sonrası Goran'ın parlamento Başkanı Yusuf Muhammed'i görevden uzaklaştırmış ve akabinde Süleymaniye'den gelen Yusuf Muhammed'in Erbil'e girişine izin vermemişti. KDP, uzun müzakere ve görüşmelerden sonra Yusuf Muhammed'in tekrar parlamento başkanı olarak görevine başlamasını kabul etse de Goran, bu kez görev süresi dolduğunu iddia ettiği Mesut Barzani'nin başkanlık görevini bırakmasını şart koşmuştu.
Ancak Süleymaniye'de 25 Temmuz'da yapılan kongrede Goran'ın ölen lideri Noşirvan Mustafa'nın yerine yeni genel başkan olarak 72 yaşındaki ılımlı Ömer Seyid Ali'nin seçilmesi KDP ile Goran arasında yaşanan sorunların çözülmesi için bir fırsat kapısı araladı. Yeni Goran yönetiminin yaşlı ve tecrübeli isimlerden seçilmiş olması ve daha önce KDP ve Barzani ile sert polemiklere giren genç siyasetçilerin Goran politbürosuna girmemiş olması, öteden beri katı politikalarıyla bilinen Goran'ın tutumunu yumuşatması olarak değerlendirildi. Bölgedeki diğer siyasi partiler de böyle bir beklenti içerisine girdi. IKBY Başkanı ve KDP lideri Mesut Barzani ve Başbakan Neçirvan Barzani'nin, Ömer Seyid Ali'yi telefonla arayarak tebrik etmeleri de KDP'nin yeni Goran yönetiminden krizleri çözmek adına umutlu olduğunu gösterdi. KDP'den bir heyetin, Süleymaniye'ye giderek Goran yönetimiyle bir araya gelecek olması da yeni bir sürecin başladığının işareti olarak değerlendiriliyor.
Süleymaniye ve Halepçe'de oldukça büyük bir kitlesel desteğe sahip olan KYB ve Goran'ın desteği KDP için büyük önem taşıyor ve bu iki partinin tutumu referandumun sonucunu etkileyecek potansiyele sahip. Barzani ve partisi KDP, referandum sürecinde her iki partinin desteğini almak için görüşmelerini ve pazarlıklarını sürdürüyor. Ancak Goran'ın Barzani'nin görevi bırakması gibi taleplerde bulunması işi zorlaştırıyor. Bu konuda yeni Goran yönetiminin atacağı adımlar, süreci yeniden şekillendirebilir ve bu şekilde IKBY Parlamentosu, özel oturumla toplanıp referandumun 25 Eylül'de yapılması kararını ele alabilir.
Öte yandan parlamentodaki 10 sandalyesi ile bölgenin dördüncü büyük partisi olan Komela lideri Ali Bapir, daha önce IKBY'nin bağımsızlıktan önce çözmesi gereken çok fazla siyasi, ekonomik ve güvenlik sorunu olduğunu ifade ederek referanduma ve bağımsızlık girişimine mesafeli olduğunu dile getirmişti. Komela lideri, şimdiye kadar referandum sürecine destek vereceğine yönelik herhangi bir açıklama da yapmadı.
Bölgenin çözüm bekleyen iç sorunları
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nde 2014 yılından beri ekonomik ve mali kriz yaşanıyor. Irak anayasına göre Erbil yönetimi, Irak'ta elde edilen petrol gelirinden yüzde 17'lik bir paya sahip. Ancak Nuri el-Maliki, başbakanlığı döneminde IKBY'nin kendi başına petrol satmasını gerekçe göstererek, Kürtlerin bütçeden alacakları payı 2014'te kesmişti. Daha sonra Haydar İbadi'nin başbakan olması ve yeni hükümeti kurmasıyla Bağdat-Erbil yönetimleri, petrol satışında uzlaştı. Fakat Bağdat şimdi de bütçe yetersizliğini gerekçe göstererek Erbil'in payını kısmi olarak gönderiyor.
Kürtler, petrol satışından da henüz umdukları geliri elde edemediler. IKBY'nin petrol ihracına başladığı 2014 yılının mayıs ayında petrolün varil fiyatı 115 dolardı. Ancak daha sonra petrol fiyatında büyük bir düşüş oldu ve varil fiyatı bugünlerde 50 dolar civarında seyrediyor. Ekonomisi ve mali kaynakları petrole dayanan Kürt bölgesinde üç yıldır maaşlar eksik ödeniyor. 5,5 milyon nüfuslu Kürt bölgesinde 1 milyon 400 bin kişi hükümetten maaş alıyor. Yaşanan mali kriz nedeniyle IKBY hükümeti, 40 günde bir maaşların yarısını ödüyor. Yerel hükümet, mayıs ayının maaşlarını temmuz ayında ödemeye başladı ve bu maaşların ödenmesi de henüz tamamlanmış değil. İlk olarak peşmerge ve polis maaşları ödeniyor. Ardından kalan bütçe ile diğer memurların maaşları veriliyor. Bölgedeki ekonomik kriz sürerken referandum konusunun en önemli gündem maddesi haline getirilmesi referandum için halktan beklenen desteği de zora sokuyor. Bölge halkı, öncelikli olarak maaş kesintileri ve işsizlik sorununa çözüm bulunmasını istiyor.
Referanduma beklenen dış destek gelmedi
IKBY'nin 25 Eylül'de yapmayı planladığı referanduma, dış dünyadan beklenen veya umut edilen desteğin de alınamadığı görüldü. Başta komşu ülkeler Türkiye ve İran'ın, referanduma sıcak bakmamaları ve hatta bu adımı "büyük bir hata" olarak değerlendirmeleri bölgede çokça tartışılıyor.
Kürt yönetimi, bu konuda ABD, İngiltere, BM, AB ve diğer ülkelerden de beklediği desteği bulamadı. Terör örgütü DEAŞ ile mücadelede Erbil yönetimine ciddi destek veren Almanya ve Fransa da referanduma sıcak bakmadıkların bildiren ve Irak'ın toprak bütünlüğüne vurgu yapan açıklamalar yaptılar. Tüm bu faktörler, referanduma verilen dış desteğin yetersiz ve mevcut konjonktürün de bu adım için müsait olmadığı tartışmalarına yol açıyor.
Ancak Kürt siyasetçiler ve bölge medyası, yabancı ülkelerin beş-on yıl öncesine göre Kürtlerin bağımsızlığına daha sıcak baktıklarını fakat bu durumun Irak'ın içişlerine müdahale olacağı için açıktan ve resmi olarak referanduma desteklerini deklare edemediklerini ifade ediyor.
Kürt bölgesinde bazı siyasiler, referandum sonrası hemen bağımsızlığa gidecekleri şeklinde bir durum olmadığını ifade etseler de Barzani, Batı medyasına verdiği röportajlarda bağımsızlığın Kürtlerin hakkı olduğunu, Bağdat ile diyalog içinde bağımsızlığa gideceklerini belirtmişti. Barzani, ayrıca ömrünü IKBY'nin bağımsızlığına verdiğini, Kürt bölgesinin bağımsızlığının en büyük hayali olduğunu dile getirmişti.
Bölgedeki bazı siyaset uzmanlarına göre referandum Bağdat yönetimine karşı Erbil yönetiminin elini güçlendirme amacı taşıyor. Buna göre Kürtler, peşmergenin, terör örgütü DEAŞ'tan kurtardığı bölgelerin kendilerinde kalmasını istiyor. Kürtler, tartışmalı bölgeler olarak kabul edilen başta Kerkük olmak üzere birçok bölgeyi halihazırda askeri olarak kontrol ediyor. Referandumun tartışmalı bölgelerde yapılmak istenmesi, Kürtlerin masada yürütecekleri müzakerede ellerini güçlendirmek istemesi şeklinde yorumlanıyor.
KDP Sözcüsü Mahmut Muhammed, AA muhabirine yaptığı açıklamada, referandumun yapılma zamanına ilişkin, "KDP olarak, 16 siyasi partiyle birlikte referandumun 25 Eylül tarihinde yapılması kararını aldık. Bize göre mevcut konjonktür referandumun yapılması için müsait" dedi.
Irak Türkmen Cephesi (ITC) Milletvekili Aydın Maruf ise "Biz Irak Türkmen Cephesi olarak referandumun zamanını uygun bulmuyoruz. Irak'ta başka iç sorunlar var. Önce bu sorunlar çözülmeli. Ayrıca referandum, Irak anayasına aykırıdır ve tek taraflı bir karardır" ifadesini kullandı. ITC'nin yanı sıra bölgedeki Kürt partiler Goran, Komela İslam ve KYB içindeki bazı unsurların da referandumun zamanını doğru bulmadığını ifade eden Aydın Maruf, bölge halkının da referandumun yeni sıkıntılara yol açmasından endişe ettiğini dile getirdi.