Son aylarda Beşşar Esed rejimi ve destekçilerinin saldırılarının odağındaki İdlib kent merkezi ile kırsalındaki Dana, Sarmada, Marrıtmısrin ve Keferte Harim gibi bölgelerde toplanan on binlerce sivil, ellerine Türk ve Suriye "devrim" bayraklarını alarak bir araya geldi.
İdlibliler, Türkçe, Arapça ve İngilizce "Sivillerin korunması isteğimizdir", "Kurtarılmış bölgelere Türk kardeşlerimiz hoş geldiler" yazan dövizlerle İdlib'de şehit olan Türk askerlerinin fotoğraflarının olduğunu pankartlar taşıdı.
Destek gösterisine katılan aktivist Rudvan el Atraş, Türkiye'nin, hava saldırılarından kaçanların sığınağı olduğunu söyledi.
Atraş, "Kurtarılan bölgelerde kalan yerlerin ciddi bir şekilde korunmasını istiyoruz. Yoksa rejim bu bölgeleri ele geçirirse sınır hattında yeni bir insani felaket yaşanacak." dedi.
Bir diğer gösterici Ali Kassum da "Buradan Birleşmiş Milletler'e (BM) mesaj iletiyoruz. Sizin sessizliğinizi ya Esed rejimine destek ya ona yeşil ışık vermek olarak anlıyoruz. O yüzden BM'den 'İdlib'de göçün, yerinden edilmelerin, saldırıların olmadığı' yalanlarını ortaya çıkaracak bir heyet göndermesini istiyoruz. Yüzlerce ilçe, belde köy tehcir edildi." diye konuştu.
Astana anlaşmaları ve Soçi mutabakatına uymadılarSuriye'nin kuzeybatısındaki İdlib, neredeyse iç savaşın başından bu yana muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların kalesi niteliğinde bulunuyor. İç göçle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib'in merkezi, 2015'te muhaliflerin kontrolüne geçti. İdlib, rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geliyor.
Türkiye, Rusya ve İran'ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 "gerginliği azaltma bölgesi" oluşturuldu. Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilanıyla durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden 3'ünü Rusya'nın hava desteği sayesinde ele geçirdi ve İdlib'e yoğunlaştı.
Rejim güçlerinin Eylül 2018'de askeri yığınağına hız vermesi üzerine, Türkiye ve Rusya, 17 Eylül 2018'de ateşkesi güçlendirmek için Soçi'de ek mutabakata vardı. Saldırılarına kısa bir süre ara verdikten sonra yeniden başlayan rejim güçleri, Mayıs 2019'da bölgeyi tümüyle ele geçirmek için kara operasyonu düzenledi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 10 Mayıs 2019'da yaptığı açıklamada, rejim unsurlarının İdlib’in güneyine yönelik artan saldırı ve tacizlerinin 6 Mayıs’tan itibaren kara harekatına dönüştüğüne dikkati çekmişti.
Rejim ve destekçileri bu tarihten itibaren, Kefrenbude, Han Şeyhun, Maraatinüman, Serakib gibi büyük ilçelerin yanı sıra İdlib'in güneyi ve güneydoğusu, Hama'nın kuzey ve doğu kırsalı ile Halep'in güney ve batı kırsalında çok sayıda yerleşimi yoğun topçu ve hava saldırıları neticesinde ele geçirdi.
Soçi mutabakatından bu yana rejim ve destekçilerinin İdlib'e saldırılarında 1800'den fazla sivil can verdi. Ocak 2019'dan bu yana Suriye-Türkiye sınırı yakınlarına göç edenlerin sayısı 1 milyon 794 bine ulaştı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com