Ekonomi

"ide Buluşmaları" sürüyor

- ide Okulları, ide Buluşmaları çerçevesinde gerçekleştirdiği "Çocuğun Bilişsel Gelişiminde Aile ve Okul" konulu seminerde anne ve babalarla bir araya geldi

08-05-2017 14:30

İSTANBUL (AA) - ide Okulları tarafından gerçekleştirilen ide Buluşmaları, "Çocuğun Bilişsel Gelişiminde Aile ve Okul" semineri ile devam ediyor.

Okuldan yapılan açıklamaya göre, ide Okulları, Çocuğun Bilişsel Gelişiminde Aile ve Okul konulu seminer kapsamında anne ve babalarla buluştu.

Seminerde konuşan ide Okulları Kurucu Genel Müdürü Bünyamin Çelikten, okul olarak deneyimli ve nitelikli eğitim kadrosuyla ayrıştıklarını belirtti. Çelikten, şu ifadeleri kullandı:

"Eğitimin, kişinin öğrenme sürecinden öte, hayatındaki yaşam konforunu sağlama adına önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz. İşte bu yüzden öğrenme hayat boyu bitmeyen bir süreç. Öğrencilerin bilgi ve becerileri doğru bir yaklaşımla, doğru bir birikimle öğrenmesi gerekiyor. Bu durum, hangi mesleği yaparsanız yapın temel bir unsur. Bu becerilere en doğru, en iyi şekilde nasıl sahip olunabilir sorusu, bizim eğitim adına neler yapmamız gerektiğinin cevabını oluşturuyor. Bu sorunun cevabı da çağdan çağa, yıldan yıla değişiyor. Çünkü insanlık ve gelecek değişiyor. Bizler gelecek için insan yetiştirdiğimizden dolayı da kendimizi sürekli güncellemeliyiz.

Daha nitelikli bir eğitim için neler yapılması gerektiğini konuşmaya devam edeceğiz. ide Buluşmaları, nasıl bir eğitim, nasıl bir okul, nasıl bir öğretmen sorusunu hep tartışacağımız ve hep daha iyisini bulmaya çalışacağımız bir yolculuk olacak."

ide Okulları Eğitim Direktörü Dilek Yakar da "Nasıl bir eğitim?" konusu üzerinde durdu. ide Okullarının merkezinde mutlu öğretmen, mutlu öğrenci olduğuna işaret eden Yakar, şunları kaydetti:

"Öğrenme ortamının güvenli olmasını istiyoruz ki çocuk kendini güvende hissetsin ve bir öğrenenler topluluğu oluşsun. Öğretmenin öğrenciyi dinlemesi, saygı göstermesi, onu bir birey olarak kabul etmesi ve etki yaratabilmesi çok önemli. Artık bu çağda bilgiyi yüklemek değil, beceri odaklı olmak daha önemli. Biz de bu anlamda, eğitim alanında dünyada kabul görmüş farklı program ve yaklaşımlarla besleyerek eklektik bir bakış açısı oluşturduk."

Yakar, çocuğun hem duygusal, hem kişisel, hem de bedensel gelişimine önem verdiklerini dile getirdi ve "Her çocuğun farklı olarak ilgi duyduğu, parladığı alanlar var. Bir çocuk matematikte çok başarılı olurken, diğeri sanatsal alanda kendini çok daha iyi ifade edebilir. Çocukların her birine kendilerini ifade edilecekleri alanlar açmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.


- "Çocuğun istediğini yapıyor olması, özgüvenli olduğu anlamına gelmez"


Uzman Psikolojik Danışman Meltem Canver ise çocukların bilişsel gelişimini desteklerken ailelerin nelere dikkat etmesi gerektiğine ve bu süreçte okulun neler yapması gerektiğine değindi.

Öğrenmede sadece bilişsel süreçlerin değil, çocukların ruhsal dünyada yaşadıkları zorlukların da etkili olduğuna işaret eden Canver, şu açıklamalarda bulundu:

"Çocuk için öğrenme, belirli basamaklardan oluşuyor. Planlamada sorunu olan çocuklarda ise sınıf ortamında bir şey öğrenmek daha zor olabilir. Çünkü o çocuk, canı istediğinde, istediği şeyi yapmak isteyecek. Bazen bu durum özgüvenle karıştırılıyor. Çocuğun canının istediğini yapıyor olması özgüvenli bir çocuk olduğunu göstermez. Aslında tam tersidir, özgüven dediğimiz şey sınırlarla gelişir. Bir çocuk sınırlarını bildikçe güvenli bir ortamın içerisinde olur ve neyi yapıp yapamayacağını bilmek, onun yapabilirlik kapasitesini artırır. Öbür türlü biz çocuğa, 'her şeyi yapabilirsin' yanılgısı sunmuş oluruz.

Dikkat, öğrenmedeki ilk adımdır ve bir süzgeç görevi görmektedir. Çocuğun dikkat ile ilgili bir sorunu varsa, beklenen performansı gösteremeyecektir. İç dünyada ve dış dünyada birçok uyaran bulunuyor. Tüm bu uyaranları fark ederek, arasından biriyle bütünleşip diğerlerini dışarıda bırakmamız gerekiyor. Çocuk için bu, hiç kolay bir durum değil."

Canver, çocuğun anne ve baba ile kurduğu ilişkinin aslında öğrenmenin zeminini oluşturduğunu bildirdi. Anne ve babalar, fark ederek ya da etmeyerek bebeklikten itibaren çocukların öğrenme ile olan ilişkilerini belirlemede ilk adımları attıklarına vurgu yapan Canver, "Çocuğun yetersizlikle ilgili hiç bir duygusu yoksa o çocuk öğrenmeye aç olmaz. Okul ona yetersizlikleri, bir takım kuralları gösteren bir yerdir, bu yüzden de okula gitmekten mutlu olmaz. Şunu unutmamalıyız ki, okul sizin iş birliği içerisinde olduğunuz ama çocuğun özerk alanıdır." yorumunu yaptı.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER