Genel

İbrahim Kalın’dan imza günü

Yeni kitabı “Barbar, Modern, Medeni” için düzenlenen imza töreninde konuşan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Kitabın ana tezlerinden bir tanesi de bugün, modernliği de barbarlığı da medeniliği de eş zamanlı yaşıyor olduğumuz gerçeği” dedi.

İbrahim Kalın’dan imza günü
13-12-2018 23:48

Yeni kitabı “Barbar, Modern, Medeni” için düzenlenen imza töreninde konuşan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Kitabın ana tezlerinden bir tanesi de bugün, modernliği de barbarlığı da medeniliği de eş zamanlı yaşıyor olduğumuz gerçeği” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın yeni kitabı “Barbar, Modern, Medeni” için imza töreni düzenlendi.

Ankara’da kitabı için düzenlenen imza töreninde kitabı hakkında konuşan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, “Yaşadığımız anı tahlil etmeye çalışan bir çalışma bu. Hem bugünümüzü anlamaya hem de yarınımızı anlamlandırmaya dönük bir fikri çaba olarak görülebilir. Bu anlamda geçmişten bugüne, bugünden yarına bir yolculuğa çıkmayı hedefliyor kitap. Özellikle Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı büyük dönüşümü bir de bu perspektiften okumanın faydalı olacağı düşüncesiyle kaleme aldım bu çalışmayı. Zira, Türkiye kendi modernleşme serüveni içerisinde de birçok aşamalardan geçti. Bugün kendi tarihinin milli değerlerinin farkında, kendi sabitelerini ve merkezini idrak etmiş ama aynı zamanda dünyaya kendini kapatmamış bir Türkiye var ve bu Türkiye’nin tarih okuması, kültür okuması, medeniyet okuması nasıl olabilir, Dünya’daki birikim Türkiye’ye nasıl yansır, Türkiye’nin birikimi Dünya’ya nasıl taşınır bunlarla ilgili bazı konuları ele alıyor. Bu manada, kültür, tarih, hafıza, medeniyet, akıl, özgürlük, birey, İslam-Batı ilişkileri, medeniyetler tarihi, medeniyetler çatışması, medeniyetler ittifakı gibi birçok kavramı biraz yerli yerine oturtmaya çalışıyor” dedi.

"BUNU HEM ULUSAL VE BÖLGESEL DÜZEYDE HEM DE KÜRESEL DÜZEYDE YAPIYOR"

Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kitabın ana tezlerinden bir tanesi de bugün, modernliği de barbarlığı da medeniliği de eş zamanlı yaşıyor olduğumuz gerçeği. Her ne kadar biz, enformasyon çağında, bilgi çağında ilerleme ve kalkınmayla yaşadığımızı varsaysak bile aslında çağımızda birçok barbarlığın hala devam ettiğini görüyoruz. Kitle imha silahlarından iklim değişikliğine, Bosna katliamından, soykırımından Suriye’deki savaşa, hatta yakın bir dönemde bizim topraklarımızda maalesef yaşanan Cemal Kaşıkçı cinayetine kadar birçok olay modern barbarlıkların farklı biçimlerde devam ettiğini gösteriyor ama bizim buna karşı medeniliğin, aklın, erdemin, medeniyetin yanında bir duruş sergilememiz lazım. Aslında Sayın Cumhurbaşkanımız da adalet vurgusu yaparak, eşitlik vurgusu yaparak ‘Dünya beşten büyüktür’ diyerek, Dünya’nın neresinde olursa olsun mazlumun, mağdurun, hakkı elinden alınmış fakirin, fukaranın yanında durarak Dünya’ya aslında bir medeni duruş nasıl sergilenir bunu örnekliyor. Bunu hem ulusal ve bölgesel düzeyde hem de küresel düzeyde yapıyor. Bu çok kolay bir şey değil tabii. Bu kavramların yerli yerine oturmadığı bir Dünya’da Cumhurbaşkanımızın verdiği bu mücadeleyi anlamak için de bir tarihi perspektife ihtiyaç var diye düşünüyorum. Anadolu topraklarının ortaya koyduğu derin kültür, irfan, muhabbet, sanat, estetik, müzik geleneği bugün aynı zamanda Dünya’nın üzerinde kafa yorduğu birçok meseleye de zamanında ışık tutmuş bir kültür, bir birikim. O kültürü, birikimi bugüne taşıyıp bugünden de yarını inşa edecek bir düşünsel çerçeve çıkarmak hepimizin ortak vazifesidir diye düşünüyorum çünkü Batı medeniyetinin medeniyet adına söyleyecek sözü tükeniyor ama İslam Dünyası da söyleyecek sözünü arıyor. Bu sözü, bu cümleyi hangi kelimelerle kuracak, hangi kavramsal çerçeve oturtacak, bunu yaparken kendini, kendi hikayesini Dünyaya nasıl anlatacak, buna ilişkin de birtakım değerlendirmeler yapmamız, daha derinlikli bir tefekkür çabası, serüveni içine girmemiz gerekiyor. Yani, günlük manşetlerin ötesinde Türkiye’nin birikimini, İslam Dünyası’nın birikimini Dünya’ya taşıyacak, Dünya’nın kazanımlarını da birikimini de bu topraklara taşıyacak iki yollu bir fikir ameliyesine ihtiyacımız var. Kitap ana hatlarıyla bu konuları mütevazi bir şekilde ele almaya çalışıyor.”

Son dönemde kitaba olan ilgiyi de değerlendiren Kalın, “Bu çok memnuniyet verici. Her şeyin elektronik hale geldiği bir çağda insanların, okuyucuların, kitabın sayfaları içerisinde bir yolculuğa çıkması çok kıymetli bir şey çünkü bugün her şeyin, taklidin, simülasyonun benzerinin gerçeğin yerini aldığı bir çağda yaşıyoruz ve giderek Dünya’yı bir ekran ontolojisi üzerinden anlamlandırmaya çalışıyoruz. Bir ekrana bakmadan; televizyon ekranı olur, telefon ekran olur, bilgisayar olur, bir ekrana bakmadan Dünyayla gerçekçi bir ilişki kuramayacağımızı zannediyoruz. Halbuki bizim insanla, bir çocukla, bir kuşla, güneşle, karla, sıcak havayla, soğuk havayla, Dünyanın başka kültürleriyle, kendimizle ilişki kurarken bu tür yapay aracılara ihtiyacımız yok. Gerçekliği kendi hali içinde, mümkün olduğu kadar kendi çıplaklığı içinde anlamak için bir çaba göstermemiz lazım. Kitaplar, insanlığa buralarda hep kılavuzluk etmiş temel yol işaretleridir. O manada bizim hayatımızın vazgeçilmezleridir” dedi.

"GENÇLERİMİZ DE OKUYOR"

Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de de hamdolsun 10 yıl, 15 yıl, 20 yıl önceye göre çok daha fazla kitap basılıyor, okunuyor. Ben bazen ‘Türkiye okumuyor, gençler okumuyor’ değerlendirmelerini biraz haksız ve yersiz buluyorum. Tam tersine, gençlerimiz de okuyor, bir ara içerisindeler. Daha fazla yazarımız, daha fazla yayın evlerimiz var. Tabii ki daha nitelikli işler yapmak için daha çok çalışmamız lazım ve ürettiklerimizi sadece kendimize değil, bütün Dünyaya hitap edebilecek bir nitelikte üretebilmemiz lazım. Dolayısıyla buralarda ben Türkiye’nin durumunun zannedildiğinden daha iyi olduğunu düşünüyorum. Bugün çok iyi yazarlarımız var, edebiyatçılarımız var, şairlerimiz var, roman-hikaye yazarlarımız var, biyografi yazarlarımız var, tarihçilerimiz var. Dolayısıyla, bunun daha da iyiye gitmesi için tabii ki bu tür kitap buluşmalarının yapılmasında fayda var. Aslında yazar için okuyucuyla bu şekilde buluşmak da ayrıca keyif verici. Belki okuyucuların soracağı sorular olur, katkıları olur. Onlar bizi her zaman zenginleştiren katkılardır, unsurlardır. Bu manada çok kısa bile olsa, bir dakika bile olsa burada bir okuyucuyla sohbet etmek, birkaç konuyu konuşmak, fikir alışverişinde bulunmak keyif verici bir şey.”

Kalın, kitap yazmaya nasıl vakit bulduğunu ise şu sözlerle anlattı:

“Bu benim üniversiteden gelen bir okuma ve yazma disiplinim ama şunu söyleyeyim, eğer insan zihnini ve zamanını iyi kullanırsa, disipline ederse, Allah vaktin bereketini verir.”

Kaynak: İHA

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER