İstanbul
Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi (TÜRKAD) Başkanı Dr. Mehmet Sarı, bazı baroların adli yıl açılış töreni eleştirilerine dair, "Bazı baroların doğrudan doğruya bir siyasal muhalefetin temsilcileri gibi tavır göstermeleri ve daveti reddetmeleri işin esasına uygun değildir.
İstanbul Barosu'nun açıklamalarına baktığımızda da benzer, doğrudan ideolojik bakış açısıyla reddiyeciliğe yöneldiğini görüyoruz. Bu her şeyden önce sağlıklı bir durum değil." dedi.
Soruları yanıtlayan hukukçular, bazı baroların Yargıtay Başkanlığının 2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni davetine verdiği tepkileri değerlendirdi.
TÜRKAD Başkanı Sarı, davet sahibinin Yargıtay olduğunu belirterek, "Yargıtay Başkanlığı da hukukun tüm taraflarını davet etmiş durumda.
Bu çerçevede öncelikli olarak katılmama yönünde fikir beyan eden baroların açıklamalarını baktığımızda, özellikle İstanbul Barosu'na bakılınca ideolojik manada reddiye verdiklerini görüyoruz.
Aslında mesele eleştiriden ziyade doğrudan doğruya bir ret cephesi olarak meseleye yaklaştıklarını görüyoruz. Aslında bu bir yargı platformu. Toplantının bir yargılama faaliyeti olmadığını ifade etmek lazım." diye konuştu.
Törenin yargıya dair önemli mesajların verilebileceği, fikir alışverişinde bulunulabilecek önemli bir yer olduğunu aktaran Sarı, şunları kaydetti:
"Bazı baroların doğrudan doğruya bir siyasal muhalefetin temsilcileri gibi tavır göstermeleri ve daveti reddetmeleri işin esasına uygun değildir.
İstanbul Barosu'nun açıklamalarına baktığımızda da benzer, doğrudan ideolojik bakış açısıyla reddiyeciliğe yöneldiğini görüyoruz. Bu her şeyden önce sağlıklı bir durum değil.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun törene katılacağını açıklaması önemlidir. Çünkü şu vakte kadarki gelen taleplerinin hepsinin baştan aşağı sanki bir siyasal muhalefet eksikliği var onun tamamlarcasına hareket edildiğini görüyoruz.
Bazı baroların doğrudan siyasal cephe aldıklarını, muhalefet boşluğunu doldurma çabası içerisinde olduklarını anlıyoruz."
"Barolar, siyasi aktör gibi hareket ediyor"
Hukukçu Kadınlar Derneği Başkanı Figen Şaştım ise baroların uzun süredir ideolojik davrandığını dile getirerek, "Baroların siyaset sahnesinde sanki bir aktör gibi hareket ettiğini hepimiz biliyoruz.
Dolayısıyla bu son çıkışı da bu durumdan ayrı görmüyorum. Tamamen siyasi anlamda safını belli etme ve hükumete kendilerince nota verme gibi görüyorum. Yargı bağımsız ve tarafsızdır.
Bu Anayasa'da da yerini bulmuştur. Bu konuda şüphe yok. Ben Yargıtay'ın tarafsız ve bağımsız olarak çalışan bir yargı kuruluşu olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
Türkiye'yi ilgilendiren meselelerde ideolojik davranan bir grup olduğunu aktaran Şaştım, bu grubun yargı konusunda da aynı tavrı takındığını söyledi. Şaştım, baroların hükumete dair sürdürülen menfi tutumu yargıyı araçsallaştırarak ortaya koyduğuna dikkati çekerek, şunları ifade etti:
"Hukuki cihette ve mesleki bağlamda gösterilen bu tutumun çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Zaten avukatlık kanununda ve ilgili kanunlarda meslek kuruluşu olarak düzenlenmiş olan baroların kuruluşunun ve işleyişinin temelden sorunlu olduğunu ifade etmem lazım.
Başta seçim usulü de olmak üzere... Maalesef farklı dünya görüşlerinde olan avukatlar, belli bir ideolojinin tamamen dışında olanlar, CHP'nin safında olmayan avukatlar barolarda temsil edilmiyor.
Türkiye Barolar Birliği'nde de temsil edilmiyor. Bunun mesleki açıdan sıkıntısını da uzun yıllar yaşadık. Başörtüsünden dolayı duruşmalara alınmadık. Halbuki bir meslek kuruluşunun her türlü ideolojik görüşten arındırılmış ve yalın olması gerekir.
Avukatların özlük hakları başta olmak üzere mesleki sorunlarıyla ilgili çalışmalar yapılması beklenir. Maalesef hep bir partinin arka bahçesi gibi çalıştılar. Dolayısıyla kendi dünya görüşlerinden olmayan avukatlara da ciddi bir ayrımcılık uyguladılar."
Baroların adli yıl açısına dair değerlendirmelerini siyasi gelişmelere göre tutum sergileme olarak niteleyen Şaştım, tavırlarının kamuoyunda algı oluşturma amacı taşıdığını kaydetti.
Şaştım, baroların kuruluşuna dair yasal düzenlemenin TBMM'nin çalışma dönemimde ele alınması gerektiğine de vurgu yaparak, baroların asli işlerine dönmesi için düzenleme yapılmasının zorunluluğuna dikkati çekti.
Baroların adli yıl açılış töreni çağrısına verdiği tepkileri "taraflı ve ideolojik" olarak tanımlayan Şaştım, Türkiye Barolar Birliği Metin Feyzioğlu'nun törene katılım kararının ise doğru bir tutum olduğunu söyledi.
"Baroların siyasi saikle hareket etmesi, yanlıştır"
Türkiye Hukuk Platformu Genel Sekreteri Ahmet Akcan da baroların tören davetine verdiği cevaplara ilişkin, hukuk kurumlarının siyasal yönde hareket etmelerinin toplumun hukuka olan güvenini zedelediğini söyledi.
Her fırsatta toplumda ayrışmadan söz edenlerin bu tür önemli günlerde bir araya gelinmemesi için ellerinden geleni yaptığını belirten Akcan, "Barolar nihayetinde meslek örgütleridir.
Baroların sadece belli bir siyasi saikle hareket etmesi yanlıştır. Baroların asli görevleri avukatlarının meslekleriyle alakalı çalışmalar yapmaktır.
Tabii ki hukuk ve adaletle ilgili konularda tavır belirleyebilirler. Fakat bir adli yıl açılışında bu tavrı sergilemelerinin ne hukukla ne adaletle ne insani değerlerle açıklanacak bir yönü vardır." dedi.
Akcan, baroların davete sistem eleştirisiyle cevap vermelerine ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu:
"Gelinen süreçte bir referandum yaptık. Ülke bu sisteme geçmek istediğini oyladı. Burada demokrasiden bahsediyorsak, demokrasiye inancımız varsa bu tartışmalar bitmiştir.
Yeni sistem nasıl daha verimli hale getirilir konusunda eleştiriler yapılabilir. Sistemi yeniden tartışmaya açmak, ne siyasi etiğe ne de hukuk etiğine uyuyor. Kaldı ki bu konu baroların görevleri arasında yer almıyor.
Baroların çoğunluğu Türkiye'nin normalleşme sürecine destek vermiyor. Hala eski zihniyeti devam ettirmeye çalışan insanlar toplumu bölücü açıklamalar ve eylemler içerisinde yer almaktadır.
Bu ülkenin muhalefet partileri var. Siyasi muhalefet dururken birtakım baro başkanlarının ve yönetimlerinin kendilerini adeta muhalefet yerine koymaları son derece üzücüdür.
Bunların açıklamaları ne toplumu ne de baro üyesi avukatları temsil etmemektedir."
"Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının binaya indirgenmesi vahimdir"
Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Necati Ceylan, bazı baroların yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, yargı etiği ilkeleri, Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi gibi bir dizi başlık altında adalet sistemine ilişkin eleştirilerini dile getirerek, davete iştirak etmemelerinin siyasi ve ideolojik bir davranış olduğunu söyledi.
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının binaya indirgenmesinin hukuk bakımından vahim olduğunu ifade eden Ceylan, "Hukuk devleti, vatandaşların hukuki güvenlik içinde bulundukları, devletin eylem ve işlemlerinde hukuk kurallarıyla bağlı olduğu sistemi ifade etmektedir.
Yargı bağımsızlığı, en genel anlamıyla, hakimlerin kararlarını verirken özgür olmalarını, hiçbir olumsuz baskı ve etki altında kalmadan mesleki faaliyetlerini yerine getirebilmelerini ifade etmektedir.
Yargının tarafsızlığı ise hakim, adli veya idari uyuşmazlığa konu olan somut davada karar veren durumundadır. Hakim yargılama faaliyetini yerine getirirken kendisini sadece hukuka ve vicdanına göre sorumlu hisseder.
Millete ait kongre ve kültür merkezinde üst yargı organının adli yıl açılış yapması yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile alakalandırılması tamamen hiçbir ilgisi olmayan haksız ve mesnetsiz bir ithamdır.
Bu mantıkla baro başkanlarımız bütün adliye binalarında savunma yapmamalıdır. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun katılması yargının ve savunmanın problemlerini dile getirmesi ve çözüm önermesi yargımıza bir katkıdır.
Savunmanın üst yargı organına küsmesi savunmaya bir şey katmaz sadece siyasi ve ideolojik bir ortam oluşturur." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com