Rotterdam
Hollanda'da üyelerinin çoğunluğunu Türk ve göçmenlerin oluşturduğu Denk Partisi Milletvekili Tunahan Kuzu, ülkedeki seçmenin Gazze'deki olayları, hükümetin tutumunu ve bunun ne kadar adaletsiz olduğunu gördüğünü belirterek "Bunu gördüğü için muhakkak genel seçimlere katılması gerekiyor." dedi.
Aktif siyasete veda etmeye hazırlanan Türk milletvekili Kuzu, AA muhabirine, İsrail’in Gazze’deki saldırılarının yanı sıra partisinin mücadelesini ve 22 Kasım’da yapılacak genel seçimleri değerlendirdi.
Netanyahu’nun Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) yargılanması gerektiğini vurgulayan Kuzu, “Zalimlerin hak ettiği tek şey cezalarını çekmeleridir. Netanyahu er ya da geç bunun hesabını verecek. Hesap vereceksin Netanyahu, binlerce bebek katlettin.” diye konuştu.
Kuzu, “Maalesef Avrupa'da birçok ülke İsrail hükümetine yaranmak için elinden geleni yapıyor ve orada yapılan haksızlığa, ayrımcılığa, zulme ve katliama karşı gözünü yumuyor. Neymiş efendim, İsrail'in kendini savunma hakkı varmış. Hollanda'daki yaşayan seçmen, Gazze'deki olayları, Hollanda hükümetinin tutumunu ve bunun ne kadar adaletsiz olduğunu görüyor, bunu gördüğü için muhakkak genel seçimlere katılması gerekiyor.” diye konuştu.
"Oradaki (Gazze) zulme dur demek için oyumuzu kullanmamız gerekiyor"
Sağduyulu toplumun gösteri ve yürüyüşlerle sesini duyurması gerektiğini ve bunun için en önemli araçlardan birinin siyaset olduğunu ifade eden Kuzu, “Sesimizi duyurmak istiyorsak, oradaki (Gazze) zulme dur demek için ve Hollanda hükümetinin tavrını değiştirmeye çalışmak için sandığa gidip oyumuzu kullanmamız gerekiyor.” dedi.
Kuzu, 2015 yılında Hollanda’ya yaptığı ziyarette Netanyahu’nun elini sıkmadığını ve 2019 yılında Kudüs ziyaretinde gözaltına alındığını hatırlatarak şunları kaydetti:
“Orada onun karşısına geçtim ve bebek katillerine elimi vermediğimi ifade ettikten sonra o rahatsızlık duydu. Bu bizim hoşumuza gidiyor, tabii ki rahatsızlık duyması gerekiyor böyle bir durumda. Bana o dönemde, ‘hiçbir Arap liderinin yapmadığını sen yaptın’ dediler. Bizim amacımız da zaten orada toplumun sesini duyurmak, mazlumun yanında ve zalimin karşısında olmaktı. Zamanında onu yaptığım için bununla gurur duyuyorum. Yarın aynı durumda olsam yine aynısını yapardım.”
Kudüs’ü 2019’da ziyaret etmek ve orada yapılan haksızlığı kendi gözleriyle görmek istediklerini, durumun okudukları ya da televizyonda gördükleri şeylerden çok daha vahim olduğunu anlatan Kuzu, "Orada yapılan ayrımcılık, çifte standart, o kadar apaçık gözüküyor ki biz buna karşı mücadele etmek için bir sembol olsun diye bir Filistin bayrağıyla Mescid-i Aksa’ya yürümek istedik. Orada kontrolden geçerken bizi gözaltına aldılar. Eğer orada Hollanda vatandaşı olmasaydık veya diplomatik statümüz olmasaydı hapse atarlardı, yapmadık eziyeti bırakmazlardı. Şu anda Filistin'de yaşayan Müslümanların ve Hristiyanların günlük olarak yaşadığı olay gerçekten bundan ibaret. Uluslararası toplumun artık buna gözlerini kapatmaması ve karşı gelmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Hollanda Parlamentosunda bazı siyasi partilerin YPG/PKK terör örgütünü desteklediğine ve onlarla işbirliğinde olduğuna dikkati çeken Kuzu, son 7 yılda konuyla ilgili farklı oturumlarda sürekli YPG/PKK'nın terör örgütü olduğunu savunarak bu konuda bazı partilerin tutumunu değiştirmeyi başardıklarını ve partilerin terör örgütüne mesafe koyduklarını dile getirdi.
"Hollanda’da yaşayan insanların en büyük sıkıntısı ayrımcılık ve ırkçılık belası"
Kuzu, Hollanda’da Denk Partisinin 2017'de meclise girmesiyle birçok şeyin değiştiğine vurgu yaparak şöyle devam etti:
“Hollanda’daki ayrımcılık, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslamofobi ve Müslüman düşmanlığının arttığı günlerde buradaki toplumun siyasi olarak bir sese ihtiyacı vardı. Denk Partisinin temel kuruluş amacı bu oldu. Özellikle dış politikalardaki tutumumuz Denk Partisinin öne çıkan siyasetlerinden bir tanesi oldu. Bunun yanı sıra Hollanda’da yaşayan insanların en büyük sıkıntısı ayrımcılık ve ırkçılık belası.”
Anketlere göre yabancı, Müslüman ve İslam düşmanı Geert Wilders’in partisinin önde olduğuna, Wilders’in partisinin halihazırda Dilan Yeşilgöz’ün Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD) ile koalisyon kurmak için çalışmalar yaptığına işaret eden Kuzu, "2010-2012 dönemlerinde bunu yaşadık. Onun yabancı düşmanlığı politikalarını temizlemek gerçekten yıllar sürdü. Buna tekrar tahammülümüz yok.” dedi.
"Verilmeyen her oy, yabancı düşmanı partilerin işine geliyor"
Yabancı kökenlilerin seçimlere katılımının çok düşük olduğunun altını çizen Kuzu, “Bu nedenle gerçekten büyük bir kaybımız var. Verilmeyen her oy, yabancı düşmanı, ırkçı ve İslam düşmanı partilerin işine geliyor. Onun için burada yaşayan azınlık ve Müslüman toplumu olarak oyumuzu kullanmamız gerekiyor.” diye konuştu.
Kuzu, genel seçimlerde aday olmayıp 15 sene boyunca yaptığı aktif siyasete veda edeceğini belirterek şunları söyledi:
“Biz Denk Partisini kurduk ve bir yere getirdik. Zamanla yenilik gerekiyor. Şu anda liste başımız Stephan van Baarle aslanlar gibi mücadele veriyor. Baarle ve Doğukan Ergin, partinin ilk yıllarından itibaren benim gurur duyduğum iki öğrencim. Bunlar gerçekten Denk Partisini daha yüksek bir seviyeye taşıyacaklar. Tabii ki ben siyaseti bırakmıyorum. Ben Denk Partisine her zaman aktif bir şekilde katkı vermeye devam edeceğim.”
Kaynak: AA
dikGAZETE.com