BURSA/İZMİR - Büşra Nur Özcan/Halil Şahin
Anadolu'da "Baharın habercisi" olarak kabul edilen, Hızır ve İlyas peygamberlerin her yıl buluştuklarına inanılan "Hıdırellez", yurdun birçok yerinde farklı ve bir o kadar da ilginç gelenek ve inanışlarla kutlanıyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, her yıl 6 Mayıs'ta geleneksel bayram olarak kutlanan Hıdırellez nedeniyle ülkenin dört bir yanında ateşler yakılıyor, dilek tutularak bunun üzerinden atlanıyor.
Hıdırellez öncesindeki günün akşamında, birçok yerde vatandaşlar, ev, araba, çocuk ve eş dileklerini bir kağıda çizerek gül ağacının dalına bağlıyor ya da bu ağacın dibine toprak üzerine yansıtıyor. Bereket getireceğine inanıldığı için gül ağacının dibine para da gömülüyor.
Bursa'da, 5 Mayıs akşamı evin her üyesi, madeni para işaretleyerek bir çantanın içine koyuyor. Gül ağacının dibine bırakılan çanta, Hıdırellez sabahı açılıyor, herkes kendi parasını bereket getirdiğine inanarak cüzdanında saklıyor.
Bursa ve birçok kentte bolluk getireceği inancıyla kapı önleri Hıdırellez sabahı evin yönüne doğru süpürülüyor.
Üzerine çeşitli dilekler, niyetler yazılan kağıtlar açık olarak ve yavaşça bir akarsuya bırakılıyor. Kağıtlar, yazıları üste gelecek şekilde suya düşerse dileklerin kabul olacağına, ters dönerse bunların tutmayacağına inanılıyor.
Dilek tutup dereye taş atıyorlar
Balıkesir ve Çanakkale'de bazı yörelerde, Hıdırellez günü, güneş doğmadan su kenarlarına gidiliyor ve bu suyla kadınlar, ellerini yüzlerini yıkıyor.
Çanakkale gibi birçok kentte Hıdırellez öncesinin akşamında gül ağacının dibine fasulye gömülüyor ve bu sabaha kadar yeşerirse tutulan dileğin gerçekleşeceğine inanılıyor.
Balıkesir'in Kepsut ilçesinde Hıdırellez etkinlikleri kapsamında, Ulupınar Mağarası'nda yakılan ateşin üzerinden dilek tutularak atlanıyor.
Burhaniye ilçesinde yüzlerce kişi, Karınca Deresi'ne dilek tutarak, taş atıyor. Halk daha sonra dere kenarına ev ve araba gibi sahibi olmak istediklerinin resimlerini çiziyor.
Çiğ damlalarında yoğurt mayalıyorlar
Hıdırellez günü Kütahya'da çiğ damlalarıyla mayalanarak elde edilen yoğurt, bir yıl boyunca "damızlık" yoğurt olarak kullanılmaya devam ediliyor.
Bu yoğurdun üzerine "Nazar değmesin" diye çörek otu serpilerek sadece akrabalara dağıtılıyor. Bu yoğurt mayasının suyundan mayalanan hamur ile de ekmek yapılıyor.
Kütahya'da ve bazı kentlerde ayrıca bereket getirdiğine inanıldığı için evlerin çevresine haşhaş serpiliyor.
Kayadan damlayan şifa
Bilecik'in Osmaneli ilçesinin Sarıkız mevkisindeki bir kayadan, yılda sadece bir gün akan ve şifalı olduğuna inanılan sudan içmek isteyen çok sayıda kişi, sabah erken saatlerde bölgeye geliyor.
Damla damla akan suyu birçok kişi şişelere doldururken, bazıları da suyun aktığı yerde oluşan çamurdan vücuduna sürüp dilek tutuyor. Buraya genellikle kısmet arayan bekarlar, şifa arayan hastalar geliyor.
Bilecik merkeze bağlı Çukurören köylüleri de her yıl Hıdırellez sabahı, Hasmakam mevkisindeki kaynak su ile yoğurt mayalıyor ve bu yoğurdun mayasını da bir yıl boyunca kullanıyor. Şifalı olduğuna inanılan bu kaynak suyundan abdest alınıp namaz kılınıyor.
Kırklar Tepesi'ndeki Kırklar Camisi'nde ise sabah namazının ardından şükür namazı kılınıyor, caminin bahçesindeki gül ağacının dibine para gömülüyor, ev veya beşik resimleri çiziliyor.
Bilecik'in köylerinde, 6 Mayıs'tan itibaren 1 ay boyunca Hıdırellez pilavı pişirilerek, gurbette olan vatandaşlar, köylerine davet ediliyor.
Eskişehir ve Yalova
Eskişehir'de ise Hıdırellez günü sokak aralarında yakılan ateşler sabaha kadar canlı tutulmaya çalışılıyor ve yakılan bu ateşlerin üzerinden dilek tutulup maniler söylenerek yedi defa atlanıyor.
6 Mayıs sabahı erkenden çay ve dere kıyılarına gelenler, yüzlerini yıkayıp piknik yapıyor. Sabahın alaca karanlığında söğüt dalları ile birbirlerinin başına vuran gençler, nasiplerinin açılmasını, muratlarının yerine gelmesini diliyor. Gençler niyetlerini yazdıkları kağıtları da Porsuk Çayı'na atıyor.
Yalova'da Romanların yaşadığı Bağlarbaşı Mahallesi'nde, rengarenk kıyafetler ve gelinlikler giyen vatandaşlar, müzikler eşliğinde kent sokaklarında dolaşıyor. Bu sırada çalgıcılara eşlik eden Roman gençler de çeşitli oyunlar sergiliyor.
Altınova'nın Subaşı beldesinde yaşayan göçmenler de Hıdırellez'i yörelerine ait kıyafetler giyerek, yöresel yemekler ikram ederek kutluyor.
Her dileğin yerine geleceğine inanılıyor
Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Metin Ekici, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Hıdırellez" kelimesinin Hızır ve İlyas peygamberlerin isimlerinin birleştirilmesiyle oluştuğunu belirtti.
İnanca göre Hızır'ın kara, İlyas'ın da suyun hakimi olduğunu anlatan Prof. Dr. Ekici, Hızır ve İlyas peygamberlerin 6 Mayıs'ta bir araya geldiğinin kabul edildiğini, bu tarihte her türlü dileğin yerine geleceğine inanıldığını aktardı.
Hıdırellez kutlamalarının 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece başladığını kaydeden Ekici, "Onların (Hz. Hızır, Hz. İlyas) yeşillik ve sulak bir yerde bir araya geldiği kabul ediliyor. Onların bir araya geldiği yerlerde bulunan insanların da her türlü istek ve dileklerinin, onları vasıtasıyla Allah tarafından gerçekleştirileceğine inanılıyor. Bu nedenle bütün kutlamalar su kenarlarındaki yeşil alanlarda gerçekleştiriliyor." ifadelerini kullandı.
Denizli'de Keşkek, Bergama'da pilav dağıtılıyor
Hıdırellez'in Anadolu'nun pek çok yerinde "hayır" günü olarak benimsendiğini ve hayır yemekleri verildiğini dile getiren Ekici, ritüellerin farklı kültürlerde değişiklik gösterdiğini, Denizli'nin Çal ilçesinde keşkek hayrı yapıldığını, İzmir'in Bergama ilçesinde kazanlarla pilav yapılıp dağıtıldığını anlattı.
Meydanlarda 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece büyük ateşler yakıldığını ifade eden Ekici, şöyle devam etti:
"Ateşin üzerinden kötülüklerden, uğursuzluktan arınmak için atlanır. Ertesi gün de su kenarına giderek orada bütün aile, yeşillik içinde yemek yiyip içerek sağlıklarını, mutluluklarını kutlar.
Genç kızlar arasında gül bahtiyarı uygulaması var. 5 Mayıs akşamı genç kızlar kendi aralarında toplanır, bir çömleğin içine bilezik, yüzük gibi eşyalarını koyarlar, üzerini de yeni açmış gül goncalarıyla doldururlar. Çömlek ağzı kapatılarak bir gül ağacı dibine konulur, sabaha kadar orada bekler. Burada 'bahtımız gül gibi güzel olsun, tertemiz olsun' düşüncesi var. Ertesi gün büluğ çağına ermemiş bir çocuk tek tek çömleğin içinden bir nesne çeker, o çekilirken manici kadın o nesnenin sahibi olan kızın adına bir mani okur. O mani de genellikle geleceği, mutluluğu, evliliğiyle ilgilidir."
Salıncağı evlenmek isteyen kişi sallıyor
Bergama bölgesinde yapılan etkinlikte ağaca kurulan salıncağa genç bir kızın oturduğunu, bu kişiyle evlenmek isteyen delikanlının da o salıncağı salladığını belirten Ekici, bu tarihte türbelerin ziyaret edildiğini, Kur'an-ı Kerim okunduğunu, kutsal kabul edilen mekanlarda, kişilerin dilek ve temennilerini sembolik şekilde ifade ettiğini vurguladı.
Ekici, "Taşlarla evi olmayan ev, arabası olmayan araba çizer. Çocuk isteyenler bir ağaca küçük dallardan beşik yapar, içine dallardan yaptıkları bebek koyar. Ağaçlara bez bağlanır dilekler dilenir. Hıdırellez günü insanlar yeşil bir dal takar kulaklarının arkasına. Çiçek, uzun yaşadığına inanılan bir ağacın dalı. Yeniden baharı yaşamış olmanın mutluluğunu sembolize eder." dedi.
Hıdırellez'de evlerin temizlendiğini, hayvanların sağıldığını ve ekmek yapıldığını bildiren Ekici, sütün ve ekmek yapılan mayanın "Evin bereketi bozulmasın" düşüncesiyle paylaşılmadığını vurguladı.
Hıdırellez'in, özü itibarıyla bir bahar bayramı olduğunu kaydeden Ekici, "Baharın gelişinin kutlanmasıyla ilgili bir bayram. Aslında tabiatı, doğayı anlamak, doğa bilincinin geliştirilmesi ve doğa ile bütünleşmenin en güzel şekilde Türk kültüründe ifade edildiği bir bayram. İslami temel inanç sistemiyle birleştirilmiş olan Hıdırellez geleneğinin temel direkleri bolluk, bereket, sağlık ve iyiliktir." ifadesini kullandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com