Koç Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Erkol, günümüzde dünyada her 3 saniyede bir kişinin demans hastası haline geldiğini belirterek, hala dünyada 50 milyon demanslı kişi olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Erkol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında bunama olarak da bilinen demansın, kişinin çeşitli beyin işlevlerinin zaman içerisinde giderek bozulduğu klinik bir durumu anlatan hastalıklar topluluğunun genel adı olduğunu söyledi.
Genel olarak görülen belirtilerin, bellek, planlama, organizasyon bozuklukları, düşünme ve yargılayabilme ile dil ve tanıma, yön bulma ve alet kullanma ve bazı durumlarda da davranışsal sorunlar olduğunu aktaran Erkol, bunların ancak günlük yaşam aktivitelerini etkileyecek aşamaya ulaşması halinde demans tanısı konulabildiğini ifade etti.
Gökhan Erkol, demansa yol açan hastalıkların başında, tüm demansların yaklaşık yüzde 60'ından sorumlu olan alzaymırın bulunduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Diğer önemli demans nedenleri arasında frontotemporal demans, Lewy cisimcikli demans ve vasküler (damar kökenli) demans yer alır. Bu sayılanların dışında demansa yol açan daha birçok hastalık vardır. Dünyada yaşlı nüfusun giderek artışı demansın daha sık görülmesine neden olmaktadır. Hala 65 yaş grubunda yüzde 5 oranında görülen demansın sıklığı her 5 yılda bir iki katına çıkmaktadır. 85-90 yaş arasında neredeyse her 2 kişiden biri demans hastasıdır. Günümüzde dünyada her 3 saniyede bir kişi demans hastası haline gelmektedir. Hala dünyada 50 milyon demanslı kişi vardır."
"Her 3 kişiden 2'sinin demansla ilgili fikri yok"Prof. Dr. Gökhan Erkol, demans hastaların bakımı ve sağlık harcamalarının 1 trilyon doların üzerinde olduğunu ve 2030'da bu rakamın iki katına çıkacağın düşünüldüğünü dile getirerek, "2050'de tüm dünyadaki demanslı insan sayısının 150 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Ülkemizde de yaşlı nüfusun giderek artıyor olması, bizim de bu sağlık sorununu derinden hissetmemize yol açmaktadır. Bu yüzden demans için önümüzdeki yüzyılın en önemli sağlık sorunlarından biri olarak söz etmek hiç de yanlış olmaz." diye konuştu.
Demansın sosyal, ekonomik, sınıfsal ya da coğrafi sınır tanımadığını, her toplumda ve her sosyoekonomik düzeyde insanda görülebildiğini vurgulan Erkol, şöyle devam etti:
"Bununla beraber, nüfusun ve yaşlı nüfusun çok olması nedeniyle hastaların yüzde 70 kadarı az ve orta gelirli ülkelerde yer almaktadır. Hemen tüm dünya ülkeleri neredeyse bir salgınmış gibi yayılan bu hastalık karşısında plansız olarak yakalanmış durumdadır. Bu yüzden, Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere, Uluslararası Alzheimer Birliği, ülkemizde onunla bağlantılı çalışan Türkiye Alzheimer Derneği ve benzeri birçok farklı ülkenin ilgili kuruluşları hastalığın daha fazla tanınır hale gelmesi ve tedavi çalışmalarının yaygınlaştırılması için uğraşmaktadır. Yapılan araştırmalar, toplumda yaşayan her 3 kişiden 2'sinin demans konusunda hemen hiçbir fikrinin olmadığını göstermiştir. Demans tanısının gecikmesindeki en önemli neden, bu hastalığa ait belirtilerin yaşlılığın normal bir sonucu olarak görülmesidir."
Hastaları doktora gitmekten veya götürülmekten alıkoyan bir başka nedenin de "bunama" tanısının kişinin üzerine bir etiket gibi yapışması olduğuna dikkati çeken Erkol, "Tablonun hastalık olarak tanınır ve kabul edilir olması, hastaların karşı karşıya kaldıkları 'bunama' damgasıyla da daha rahat mücadele edebilir hale gelmelerine yardım edecektir. Ayrıca hastalığın hiçbir nedeni tamamen tedavi edilemese de birçok belirtisi için kullanabileceğimiz ilaçların var olması, hastalığın erken tanınması gerekliliğinin önemli nedenlerinden biridir." değerlendirmesini yaptı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com