Obezite, çok fazla tuz kullanımı ve hareketsiz yaşam gibi sebeplerle ortaya çıkan hipertansiyonla, her 3 kişiden biri karşılaşıyor. Hipertansiyon erken teşhis edilmediği takdirde daha riskli hastalıklara da sebep oluyor.
Özellikle ensede baş ağrısı, baş dönmesi, sık idrara çıkma gibi belirtilerinin hipertansiyonla bağlantılı olduğunu söyleyen Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Özgür Sirkeci, hipertansiyonun sürekli halsizlik, burun kanaması gibi şikayetlere neden olabileceği gibi hiçbir belirti vermeden yıllar içerisinde kalp, böbrek, beyin gibi organlarda hasara da yol açabileceğini söyledi.
Kalpten çıkan kanın, kan damarlarında oluşturduğu basıncın normal değerlerden (120/ 80 mmhg) yüksek olmasının hipertansiyon (140/90 mmhg) anlamına geldiğini söyen Uzm. Dr. Sirkeci, “Stres, egzersiz, yemek yeme ve sigara içmenin kan basıncında geçici yükselmelere neden olabilir. Dünyada ve toplumumuzda her 3 kişiden biri hipertansiyonla karşılaşıyor” dedi.
Çok fazla tuz kullanmayın!
Hipertansiyona obezite, yüksek tuz tüketimi, ailede hipertansiyon varlığı, hareketsiz yaşam tarzı gibi durumların neden olabileceğini söyleyen Sirkeci, bazı hastalarda hipertansiyonun nedeninin troid bezi, böbrek üstü bezi hastalıkları, kronik böbrek hastalığı gibi durumlar olabileceği gibi genel olarak hastaların yüzde 90’nında tam bir neden ortaya konulamadığını belirtti.
Hipertansiyon teşhis edilirken hastanın olası nedenler açısından ayrıntılı sorgulandığını söyleyen Uzm. Dr. Özgür Sirkeci, aynı zamanda fizik muayeneyi takiben elektrokardiyogram, ekokardiyografi, kan ve idrar tetkikleri ile gerekli görülürse 24 saatlik tansiyon izleminin yapıldığını, olası nedenlerin gözden geçirilip en uygun tedaviye karar verildiğini ifade etti.
“En önemli hasar kalp damar sisteminde görülüyor”
Hipertansiyon tedavisinde en önemli noktanın yüksek tansiyonun organlar üzerinde oluşturacağı hasarı önlemek olduğunu söyleyen Sirkeci, en önemli hasarın kalp damar sisteminde görüldüğünü ve bunu böbrekler ve sinir sisteminin izlediğini belirtti. Hipertansiyonun erken dönemde tanınması ve tedaviye erken dönemde başlanılması gerektiğine dikkat çeken Sirkeci şunları söyledi: “Tedavinin ilk basamağında tuz tüketimini azaltın. Kilo verme, düzenli beslenme ve uygun egzersizler de bunları takip etmeli. Bu önlemlerin istenilen seviyede yapılması durumunda, kan basıncı yüksekliği ilaçsız kontrol edilebilir ve gerekli görülürse ilaç tedavisi eklenmesi gereken hastalarda ilaçlar daha etkili olabilir.
İlaçlı tedavi diğer hastalıkların da önüne geçiyor
Hekimin ilaç seçiminde kalp, böbrek fonksiyonları ve hastanın diğer hastalıklarının da göz önünde bulundurularak en uygun ilacın seçilerek tedaviye başlandığını Sirkeci: “Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçların uzun süre veya çoğu zaman ömür boyu kullanılabilir. Ömür boyu kullanım, diğer organlara zarar vermez ve bağımlılık da yapmaz. Hipertansiyon ilaçlarının hipertansiyona bağlı oluşabilecek inme, kalp krizi, böbrek yetmezliği gibi hastalıkların oluşmasına engel olduğunu ve çoğu zaman hastaların tansiyon değerlerinin yüksek olmasına rağmen şikayet hissetmediğinden dolayı tedavi olmayı reddettiğini de söyleyen Uzm. Dr. Sirkeci, yüksek kan basıncı değerlerinin yıllar içerisinde organ hasarı ve organ yetmezliklerine yol açtığını, bu nedenle yüksek kan basıncının her zaman tedavi edilmesi gereken bir durum olduğunu belirtti. Özellikle ailesinde hipertansiyon hastası olanların belli aralıklarla, uygun şekilde tansiyon ölçümü yaptırması gerektiğini ekleyen Sirkeci, tekrarlayan ölçümlerde kan basıncı değerlerinin yüksek seyretmesi durumunda mutlaka hekime başvurulması gerektiğini ifade etti.
Kaynak: IHA
dikGAZETE.com