Ankara
Ankara Bölge İdare Mahkemesi, sağlık çalışanı annenin, evde solunum cihazına bağlı şekilde yaşamını sürdüren, hidrosefali ve spina bifida hastası kızı için evlerine düzenli bakım personeli gelmesi amacıyla 4 yıl önce başlattığı hukuk mücadelesini haklı buldu.
Bir üniversite hastanesinde hemşire olarak görev yapan anne Züleyha Kara, doğuştan omurilik gelişim bozukluğu "spina bifida" ve hidrosefali (beyin içinde çok fazla beyin ve omurilik sıvısının birikmesi sonucu ortaya çıkan rahatsızlık) sebebiyle yaşamını cihazlara bağlı sürdüren 10 yaşındaki evladı Ecrin için yaklaşık 4 yıl önce bu durumdaki birçok aileye de umut olacak hukuksal bir girişimde bulundu.
Kızını tek başına büyüttüğünü ve işte olduğu vakitlerde de evladına annesinin baktığını aktaran Kara, yüzde 98 oranında ağır engelli olan, pansuman ve aspirasyon gibi günlük tıbbi bakım ihtiyaçları bulunan ve sadece özel bir mama ile beslenebilen Ecrin'e tıbbi olarak düzenli evde bakım personeli sağlanması için gönüllü bir avukat aracılığıyla Ankara 9. İdare Mahkemesine başvurdu.
Başvurusunda evladının bakımının sağlık alanında uzman bir personel tarafından yapılabileceğine dikkati çeken Kara, annesine tıbbi bakım ve müdahaleyi öğrettiğini fakat yaşı ve sağlık sorunları sebebiyle her zaman Ecrin'le birlikte olamadığını anlattı. Kara, ayrıca eve düzenli bakım hemşiresi çağıracak maddi güce de sahip olmadığını belirtti.
Mahkeme anneyi haklı buldu
Ankara 9. İdare Mahkemesi, 19 Eylül 2019'da aldığı kararla, annenin Ecrin için evde bakım kapsamında bakıcı verilmesi talebiyle yaptığı başvuruyu haklı buldu.
Mahkeme Ecrin'in engel durumuna ve yaşadığı zorluğa dikkati çekerek, "Davalı idareler tarafından her ne kadar davacının evde bakım hizmeti kapsamında bakıcı verilmesi talebinin kendilerine sağlık personeli tahsis edilmesi halinde değerlendirileceği belirtilmiş olsa da sosyal devlet ilkesinin doğal sonucu olarak çocukların korunmasını sağlamak için gerekli tedbirlerin alınması devletin temel yükümlülüğüdür. Bedensel, zihinsel ve ruhsal engelleri nedeniyle yaşama gereklerine uyamama durumunda olan engelli bireylerin bakımının yapılması ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlandırılması esastır, engellilere ikametgahlarında evde bakım hizmeti verilebilir ve ailelerinin yanında evde bakımları önceliklidir." kararını verdi.
Kararda ayrıca 4 yıl boyunca personel tahsisi yapılmamasının dava konusu işlemlerin gerekçesi olamayacağı da vurgulandı.
İstinaf son noktayı koydu
Mahkemenin bu kararına yapılan itiraz neticesinde konu istinaf mahkemesine taşındı.
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11. İdari Dava Dairesi (istinaf mahkemesi) yaptığı inceleme sonucunda, Ankara 9. İdare Mahkemesince verilen kararın usül ve yasa hükümleri ile hukuka uygun olduğuna, İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45/6. maddesi uyarınca kesin olarak karar verdi.
Mahkeme, alınan kararın kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunamadığından istinaf başvurusunu reddetti.
"Karar, birçok kişi ve yakınları için emsal niteliğinde"
İstinaf mahkemesinden çıkan bu kararın mutluluğunu yaşayan anne Züleyha Kara, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Sadece kızım değil bu şekilde evinde bakılan yüzlerce çocuk, yetişkin birey var. Davayı kazanmış olmaktan çok mutluyum. Bu karar, kızım, onun gibi yatağa bağlı yaşamını sürdüren birçok sürü kişi ve yakınları için büyük bir umut kapısı araladı. Emsal niteliğinde." ifadesini kullandı.
Yaptıkları başvurunun kızının tıbbi bakımı için olduğunu vurgulayan Kara, "Karar sonrası Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkilileri gelip bizimle ilgilendiler, kendilerine teşekkür ediyorum. Ancak şu anki yönetmelik gereği sadece evde bakım destek personeli verebileceklerini ifade ettiler. Bu personeller ne yazık ki tıbbi bakım yapma yetkisine sahip değiller." dedi.
"Yönetmelik düzenlemesinin hayata geçirilmesini rica ediyorum"
Anne Züleyha Kara, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kızımın düzenli ağız bakımı, akciğerinin temizlenmesi, mideden beslenmesi, bağlı olduğu cihazların düzenli takibi gerekiyor. Ayrıca solunumuyla ilgili sıkıntılar olabiliyor, zaman zaman morarma yaşayabiliyor.
Böyle durumlarda da oksijen tüpüyle müdahalede bulunulması lazım. Zaten Bakanlık yetkilileri de eve geldiklerinde Ecrin'in tıbbi bakıma ihtiyacı olduğunu görüp, bununla ilgili rapor da düzenlediler.
Fakat bir yönetmelik engeliyle karşı karşıyayız. Devletimizin bu anlamda bize yardımcı olmasını istiyorum. Çocuğumun bakımı için sağlık personeli verilebilmesine yönelik yönetmelik düzenlemesinin hayata geçirilmesini rica ediyorum. En kısa sürede bunun çözüme kavuşacağını ümit ediyorum ve yetkililerden yardım istiyorum."
"Engelli çocuğu bulunan çalışanlara önemli haklar sağlandı"
10 yıldır hemşire olarak görev yaptığını dile getiren Kara, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde çıkardığı genelge sayesinde engelli çocuğu bulunan çalışanlara önemli haklar sağlandı. Ben de bu yasal haklardan yararlanıyorum. Çalışma saatlerinde kolaylık tanınıyor, nöbet tutmuyorum.
Bunların hepsi bizim için çok kıymetli, Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ediyoruz. Fakat iş yerindeyken aklım hep çocuğumda kalıyor. Annem sağ olsun bakıyor ama onun da sağlık problemleri olabiliyor. Sağlık personeli bir bakıcı tutmak ise maddi açıdan çok zor. Aylık 5-6 bin lira düzeyinde. Benim bunu karşılayabilecek gücüm yok. Tek başıma çocuğumu büyütmeye çalışıyorum.
Haftanın her günü değil birkaç günü sağlık personeli gelse bile büyük kolaylık. Yatağa bağımlı çocuğu olan bütün anneler bu konuda çok zorlanıyorlar. Sadece iş değil mesela ameliyat olmanız gerekiyor bırakacak kimse olmayınca olamıyorsunuz. Bu sebeple bize destek olunursa gerçekten çok mutlu olacağız."
Memur olması sebebiyle ve gelir durumu dikkate alındığı için engelli bakım aylığı gibi haklardan yararlanamadığını aktaran Kara, "Gelir durumu konusunda da bir kolaylık sağlanmasını çok istiyoruz. Evet bir gelir var ama kira, faturalar, çocuğumun tıbbi malzeme giderleri, ev ihtiyaçları olunca maaş ucu ucuna yetiyor, bazen de yetmiyor. Engelli bakım aylıkları konusunda destek sağlanmasını rica ediyoruz." diye konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com