Op. Dr. Alay, “Bu eğitimi alan kadınların bebeklerini daha uzun süre emzirdikleri görülmüştür. Ancak ülkemizde önemli bir sorun emziren bir kadının tekrar gebe kalması. Doğumların yaklaşık yüzde 20’si bir önceki çocuk 2 yaşını doldurmadan gerçekleşmekte” dedi.
Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı Op.Dr.Aslı Alay, Gebe kalan bu kadınlar gebeliklerinin devamını düşünüyorlarsa ilk çocukda emzirme kesilmeli mi? Süt vermek düşüğe neden olur mu? Bebek doğduktan sonra süt paylaşımı nasıl olacak? Konularında geniş çaplı değerlendirmelerde bulundu.
Op. Dr. Alay, “Beyinden salgılanan prolaktin süt yapımını sağlayan bir hormondur. Gebelikte 5. Haftada üretimi artan prolaktin hormonu genellikle gebelik süresince sabit olup 15-25 ng/ml’dir. Gebeliğin sonunda ise yaklaşık 10 kat artış gösteririr. Doğumun ardından 100’lü değerlere inen prolaktin bebeğin anne memesine dokunması ile birlikte tekrar yükselir. Prolaktin artışı yumurtlamayı baskılar. Süt verme gebeliği önler. Yani süt korur denilmeside bu durumdan dolayı söylenilir. İlk 6 ay bebeğini anne sütü ile besleyen kadınların bir kısmı adet görmez. Sütün koruması için annenin 6 ay sadece anne sütü vermesi ve adet görmemesi gerekir. Koruma oranı çok yüksek olup %99 dur. Yöntemin etkinliği için gündüz emzirme süreleri arasında maksimum 4 saat, gece ise 6 saati geçmemelidir. 6. Aydan sonra ek gıdalara geçildiği için adet görülmese bile bu yöntem etkinliğini kaybeder” diye konuştu.
Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı Op.Dr.Aslı Alay, emziren bir kadının gebeliğinde neler yapılması gerektiği konusunda ise şunları söyledi:
“Bir kadın hem emziriyor hem de gebe ise ihtiyacı olan kalori miktarı oldukça yüksektir. Bu durum sadece kalori değil aynı zamanda vitamin ihtiyacını da artırır. Gebelikler arasında önerilen süre ortalama 24 aydır. Böyle bir sürenin belirlenmesindeki neden ise kadının bedenindeki eksiklikleri tamamlamaktır. Hem emziren hem de gebe olan kadının ihtiyacı olan kalori kesin bilinmemekle birlikte sadece gebe olan kadından daha çok olup, kalori ile beraber vitamin, omega3, mineral ihtiyacı da artmıştır. Özellikle son 3 ay ihtiyaç daha da artar. Emziren gebelere sebze, protein, meyve, kalsiyum ve tahılların karışımını içeren bir diyet hazırlanmalıdır.”
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr.Aslı Alay, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Süt veren annenin gebeliğinde fetüsün gelişimi geri mi kalır? Bu soruya verilecek net bir cevap yoktur. Bazı çalışmalarda daha düşük doğum ağırlığı tespit edilmiştir. Bu durum ardışık gebeliklerin ekonomik düzeyi düşük toplumlarda daha sık rastlanmasıyla da ilgili olabilir.
Gebelikte süt veren annelerde düşük, erken doğum riski artar mı? Yapılan çalışmalar kısıtlı sayıda kadını içerdiği için şüphe ile yaklaşılmakla beraber düşük ve erken doğuma yol açtığı tespit edilmemiştir.
Sütün kalitesi değişir mi? Gebelikte sütün tadı değişir. Gebelikle beraber süt içinde protein miktarı artar şeker oranı düşer. Biraz tadı değişen sütü çocuğunuzun nasıl bir tepki vereceği bilinmez. Süte düşkünlüğü azalabilir, artabilir veya aynı kalabilir. Aslında bebeğiniz değişik tatlara alışıktır. Çünkü anne sütü beslenmeye göre değişik tatlar da olabilir.”
Gebe iken emziren bir kadının süt vermesi ne kucağındaki ne de karnındaki bebeğe zararı olmadığını söyleyen Dr. Alay, “Ancak sütün bebeğe bir yararı konusunda net bir veri yoktur. Bu kararı verirken emzirilen bebeğin kaç aylık olduğu, sütten kesildiğinde yeterli besine ulaşılabilirliği dikkate alınmalıdır. Özellikle ekonomik seviyenin düşük olduğu toplumlarda çocuğu sütten kesmek önerilmez. Ancak koşulların uygun olduğu toplumlarda anneye danışma verilir. Net bir faydadan söz edemediğimiz için anneye tüm veriler ayrıntılı anlatılır. Anne emzirmeye devam etmek istiyorsa gerekli vitamin desteği protein ve sıvı alımı sağlanmalıdır.. Önemli bir sorun da bebek doğduğunda sütün paylaşımı nasıl olacak? Süt hangi bebeğin ihtiyaçlarını karşılayacak? Bu hassas konuda anne ile paylaşılmalı ve uygun karar aile ile beraber verilmelidir.” diye konuştu.
dikGAZETE.com