MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Obama’nın özel temsilcisinin, YPG’nin ele başlarından plaket alması, nasıl bir senaryonun devrede olduğunu tartışmaya mahal vermeyecek derecede ispatlamıştır. Hedef Suriye’den sonra Türkiye’dir" dedi.
MHP Grup Toplantısı’nda partililere hitap eden MHP Genel Başkanı Bahçeli, MHP’nin 47’nci kuruluş yıl dönümünün hayırlı olmasını temenni ederek, MHP’nin kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş ve şehitlere Allah’tan rahmet, gazilere uzun bir ömür diledi.
"Bıraktıkları miras emin ve ehil ellerdedir. Diktikleri filiz devasa boyutlara ulaşmış, Türk milletinin gönlüne girmiştir" diyen Bahçeli, "Ülkü davası, ülküsüz ve ilkesiz ellere bırakılmayacaktır. Milliyetçi Hareket, Türk milletinindir. Milyonlarca Türkiye sevdalısı üç hilalin gerçek hissedarıdır. Milliyetçi Hareket, Türklüğün bekası, devletin devamlılığı ve milletin varlığı konusunda tavizsiz şekilde sürdürdüğü onurlu duruşunu her şartta muhafaza edecektir" ifadelerini kullandı.
"ÇÖZÜM SÜRECİNDEN AZAMİ ÖLÇÜDE İSTİFADE EDEN TERÖR ÖRGÜTÜ DOĞU VE GÜNEYDOĞU’YA SİLAH VE BOMBA DEPOLAMIŞ, MİLİTAN KADROSUNU DOLDURMUŞTUR"
Türkiye’de siyasetin alabora olduğunu ileri süren Bahçeli, şunları kaydetti:
"Hükümetin aklı karışık, politikaları karanlıktır. Gelişmeler ülkemizin aleyhinedir. Doğru olan, doğru yapılan hiçbir şey yoktur. Türkiye’de itiraf edilmemiş bir yönetim boşluğu vardır. Milli güvenliğimiz her yönden açık ve alarm vermektedir. Özellikle Sur ve Cizre’den her gün şehit haberleri gelmektedir. Analarımız her gün ağlamaktadır. Çözüm sürecinden azami ölçüde istifade eden terör örgütü Doğu ve Güneydoğu’ya silah ve bomba depolamış, militan kadrosunu doldurmuştur. Düşman vatanımıza tahkimat yapıp her yere konuşlanırken bu hükümet ne yapmıştır? Fiili işgale nasıl göz yumulmuştur? Yabancı ajanlar, alçak provokatörler, kan tutkunu katiller Cizre’ye, Sur’a, Silopi’ye iyice yerleşip cinayet planları yaparken, bu ülkeyi yönetenler nereye gitmiş, nereye sinmiştir? ’Keskin nişancılar Sur’da yüksek binalardan ateş açıyor’ diyorlar. ’Evlerin kapıları bombalarla tuzaklandı’ diyorlar. Yerin altına tüneller kazıldığını söylüyorlar. Ayn-el Arap’tan, yani Kobani’den terörist geçiş ve sızmaları olduğunu iddia ediyorlar. PKK’nın vatan toprakları üzerinde terör kampları kurduğu söyleniyor. Haraç almaları, sözde mahkemeler kurmaları, hendekler kazıp pusu atmaları, özyönetim ilanlarını konuşan bile kalmamıştır."
"DOLMABAHÇE MUTABAKATI’NIN KANLI SONUÇLARI CİZRE’DE, SUR’DA GÖRÜLMÜŞTÜR"
"Dolmabahçe Sarayı’nda AKP-PKK buluşmasıyla ilan edilen ihanet mutabakatının kanlı sonuçları Cizre’de, Sur’da görülmüştür" diyen Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:
"Erdoğan, Dolmabahçe kepazeliğini doğru bulmuyor, kabul etmiyor, hatta yaftalıyordu. AKP’li bakanlarla PKK temsilcilerinin, İmralı canisinin 10 maddelik ihanet metinini kamuoyuna duyurmasına Erdoğan işler sarpa sarınca tepki gösteriyor, sert çıkıyordu. Erdoğan ’haberim yok’ diyordu. Ancak Sayın Bülent Arınç geçtiğimiz günlerde, ’Erdoğan’ın haberi var’ diyerek bir kez daha malumun ilanını yapmıştır. Erdoğan ise, eski dostuna okyanusun karşı kıyısından cevap vermiş, birden bire ’o zat dürüst değil’ sözleriyle telaşının kurbanı olmuştur. Dolmabahçe mutabakatı madem Erdoğan’ın bilgisi dışında yapılmış, madem çok yanlıştır; o halde, PKK’nın ara elemanlarıyla fotoğraf karesine giren, koltuklarında zafer kazanmış komutan edasıyla oturan malum bakanlar hak ettikleri karşılığı niçin görmemişlerdir? Erdoğan kime ne anlatmaktadır? Türk milleti bir kez daha insafsızca aldatılmıştır. Şayet aziz milletimiz bu aldanmaya ses çıkarmıyor, aklı ve vicdanıyla alay edilmesine itiraz etmiyorsa, bizim diyecek bir şeyimiz yoktur. Nihayetinde bedeli ödeyen aziz milletimizin ta kendisidir. Yalan taltif edilip övülüyorsa, yalancılar el üstünde tutulup baş tacı yapılıyorsa, ihanete ortak olanlar görmezden geliniyorsa çok büyük bir sorunumuz var demektir. Türk milleti sabırlıdır. İnanıyorum ki, gereğini yapmak için uygun zaman ve zemini beklemektedir."
"BU KADAR BÜYÜK BİR GÖÇ HAREKETİNİN MİLLİ GÜVENLİK VE HUZURUMUZU DİNAMİTLEYECEĞİ ÇOK NETTİR"
Almanya Başbakanı Merkel’in Türkiye’ye gelme nedeninin mülteci sağanağına Türkiye’yi kalkan yapmak olduğunu öne süren Bahçeli, "Sayıları 3 milyona yaklaşan mülteciler Türkiye’nin sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik dengesini zaten olumsuz derecede etkilemiştir. Yeni bir mülteci akınının sonuçları ise daha da ağır olacaktır. AKP’nin dış politikası geri tepmiş, imha olmuştur. Bu kadar büyük bir göç hareketinin milli güvenlik ve huzurumuzu dinamitleyeceği çok nettir. AKP hükümeti mutlaka tedbir geliştirmek zorundadır. Ve bunu yaparken yabancı başkentlerin gözüyle değil, milli politikaların ve başkent Ankara’nın vizyonuyla hareket etmelidir" şeklinde konuştu.
"HEDEF, SURİYE’DEN SONRA TÜRKİYE’DİR"
Türkiye’nin terörle mücadelede, ne pahasına olursa olsun, milli varlık ve güvenliği koruyacak etkili, derinlikli ve taviz kabul etmeyen bir tutum sergilemesi gerektiğini dile getiren Bahçeli, "Çünkü sınırlarımızın hemen dibinde yeni bir dünya silah zoruyla, vahşet projeleri güdümüyle kurulmaktadır. PKK/PYD dost ve müttefik gördüğümüz ülkelerden silah alarak Cizre’de, Sur’da Mehmetçiklerin, polislerin hayatlarına kastetmektedir. Ocak ayında Türkiye’ye gelerek çözüm sürecinin diriltilmesini tavsiye eden Joe Biden’in, doğrudan yüzüne bu gerçekleri vuramayanların bugünlerde iş işten geçtikten sonra yaptıkları sitem ve şikayetleri ise inandırıcı değildir. Obama’nın bir özel temsilcisinin, geçtiğimiz hafta Kobani’ye giderek YPG’nin elebaşlarından plaket alması nasıl bir senaryo ve oyunun devrede olduğunu tartışmaya mahal vermeyecek derecede ispatlamıştır. Hedef Suriye’den sonra Türkiye’dir. Sur ve Cizre ise hainlerin, dış güçlerin yönlendirmesiyle özellikle seçtiği, bölünme dinamiklerinin test edildiği yerlerdir. Şu garabete bakınız ki, Türkiye’ye karşı terörist eylem ve saldırı düzenleyenlerle ABD yanak yanağadır. Ve bu ABD’nin başkan yardımcısının Türkiye ziyaretinde AKP’li milletvekilleri, katılımcı diğer milletvekilleriyle birlikte aynı fotoğraf karesine girecek kadar zelil ve zillet faili olmuşlardır" değerlendirmesinde bulundu.
"10 MADDE PKK’YA ELLERİ KALDIRIP BEYAZ BAYRAK SALLAMAKTAN BAŞKA BİR MANAYA GELMEYECEKTİR"
Başbakan Davutoğlu’nun Mardin’de açıkladığı ’Terörle Mücadele Eylem Planı’ hakkında eleştirilerde bulunan Bahçeli, "Başbakan geçen hafta Cuma günü, Londra’dan Mardin’e ayağının tozuyla gelerek Türkiye ve Türklük hasımlarını mutluluktan havalara uçuran bir konuşma yapmıştır. Davutoğlu aklınca, kimin hazırlayıp eline tutuşturduğu müphem olan 10 maddelik ’Terörle Mücadele Eylem Planı’nı kamuoyunun bilgisine takdim etmiştir. Başbakan hazırlanan planının, 300 eylemli bir çalışma olduğunu, onun daha da rafine hale getirildiğini ifade etmiş, söz konusu eylem planının ana unsurlarının 10 temel esasa dayandığını dile getirmiştir. Önce şunu söylemeliyim ki, bu 10 madde PKK’ya elleri kaldırıp beyaz bayrak sallamaktan başka bir manaya gelmeyecektir. Maksat terörle mücadele değil, mütarekedir. Mardin’deki 10 maddeyle, Dolmabahçe’deki 10 maddenin hizmet ettiği gaye bir ve aynıdır. Türk milleti her gün şehit verirken, askerimiz, polisimiz terörle amansız mücadele halindeyken Mardin’den neyin eylem planı, kim ya da kimleri memnun etmek için açıklanmıştır? Davutoğlu’nun konuşması tepeden tırnağa defolu, yanlış ve skandaldır. Bu şahsın neresinden tutarsak elimizde kalacak sözlerinin nesini ve hangi kısmını onaralım? Davutoğlu, PKK’ya Mardin’de zeytin dalı uzatmıştır. Terörist talepleri konuşmasının her zerresine yedirmiştir. Davutoğlu, ’Alparslan’ın ordusunda bir Kürt olmak ile Selahaddin Eyyubi’nin ordusunda bir Türk olmak arasında fark var mı?’ diye soruyor. Sayın Davutoğlu sana cevap vereyim; elbet fark bulunmuyordu, aklına getiren bile yoktu, ama sizinle beraber bu fark oluşmaya, düşünülmeye başlandı. AKP gelesiye kadar, Türk tarihinde etnik ve mezhep kazısı yapmak hiç kimsenin hatırına gelmemişti. Acaba diyorum, Birleşik Krallık, Mardin’e gelmeden önce sana özel mesaj ve talimat listesi mi vermiştir? Zira Mardin konuşmasını, Lord Curzon veya Arabistanlı Lawrence mezarından kalkıp yapsa ancak senin gibi konuşur, ancak senin gibi nifak saçardı" diye konuştu.
(İHA)
MHP Grup Toplantısı’nda partililere hitap eden MHP Genel Başkanı Bahçeli, MHP’nin 47’nci kuruluş yıl dönümünün hayırlı olmasını temenni ederek, MHP’nin kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş ve şehitlere Allah’tan rahmet, gazilere uzun bir ömür diledi.
"Bıraktıkları miras emin ve ehil ellerdedir. Diktikleri filiz devasa boyutlara ulaşmış, Türk milletinin gönlüne girmiştir" diyen Bahçeli, "Ülkü davası, ülküsüz ve ilkesiz ellere bırakılmayacaktır. Milliyetçi Hareket, Türk milletinindir. Milyonlarca Türkiye sevdalısı üç hilalin gerçek hissedarıdır. Milliyetçi Hareket, Türklüğün bekası, devletin devamlılığı ve milletin varlığı konusunda tavizsiz şekilde sürdürdüğü onurlu duruşunu her şartta muhafaza edecektir" ifadelerini kullandı.
"ÇÖZÜM SÜRECİNDEN AZAMİ ÖLÇÜDE İSTİFADE EDEN TERÖR ÖRGÜTÜ DOĞU VE GÜNEYDOĞU’YA SİLAH VE BOMBA DEPOLAMIŞ, MİLİTAN KADROSUNU DOLDURMUŞTUR"
Türkiye’de siyasetin alabora olduğunu ileri süren Bahçeli, şunları kaydetti:
"Hükümetin aklı karışık, politikaları karanlıktır. Gelişmeler ülkemizin aleyhinedir. Doğru olan, doğru yapılan hiçbir şey yoktur. Türkiye’de itiraf edilmemiş bir yönetim boşluğu vardır. Milli güvenliğimiz her yönden açık ve alarm vermektedir. Özellikle Sur ve Cizre’den her gün şehit haberleri gelmektedir. Analarımız her gün ağlamaktadır. Çözüm sürecinden azami ölçüde istifade eden terör örgütü Doğu ve Güneydoğu’ya silah ve bomba depolamış, militan kadrosunu doldurmuştur. Düşman vatanımıza tahkimat yapıp her yere konuşlanırken bu hükümet ne yapmıştır? Fiili işgale nasıl göz yumulmuştur? Yabancı ajanlar, alçak provokatörler, kan tutkunu katiller Cizre’ye, Sur’a, Silopi’ye iyice yerleşip cinayet planları yaparken, bu ülkeyi yönetenler nereye gitmiş, nereye sinmiştir? ’Keskin nişancılar Sur’da yüksek binalardan ateş açıyor’ diyorlar. ’Evlerin kapıları bombalarla tuzaklandı’ diyorlar. Yerin altına tüneller kazıldığını söylüyorlar. Ayn-el Arap’tan, yani Kobani’den terörist geçiş ve sızmaları olduğunu iddia ediyorlar. PKK’nın vatan toprakları üzerinde terör kampları kurduğu söyleniyor. Haraç almaları, sözde mahkemeler kurmaları, hendekler kazıp pusu atmaları, özyönetim ilanlarını konuşan bile kalmamıştır."
"DOLMABAHÇE MUTABAKATI’NIN KANLI SONUÇLARI CİZRE’DE, SUR’DA GÖRÜLMÜŞTÜR"
"Dolmabahçe Sarayı’nda AKP-PKK buluşmasıyla ilan edilen ihanet mutabakatının kanlı sonuçları Cizre’de, Sur’da görülmüştür" diyen Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:
"Erdoğan, Dolmabahçe kepazeliğini doğru bulmuyor, kabul etmiyor, hatta yaftalıyordu. AKP’li bakanlarla PKK temsilcilerinin, İmralı canisinin 10 maddelik ihanet metinini kamuoyuna duyurmasına Erdoğan işler sarpa sarınca tepki gösteriyor, sert çıkıyordu. Erdoğan ’haberim yok’ diyordu. Ancak Sayın Bülent Arınç geçtiğimiz günlerde, ’Erdoğan’ın haberi var’ diyerek bir kez daha malumun ilanını yapmıştır. Erdoğan ise, eski dostuna okyanusun karşı kıyısından cevap vermiş, birden bire ’o zat dürüst değil’ sözleriyle telaşının kurbanı olmuştur. Dolmabahçe mutabakatı madem Erdoğan’ın bilgisi dışında yapılmış, madem çok yanlıştır; o halde, PKK’nın ara elemanlarıyla fotoğraf karesine giren, koltuklarında zafer kazanmış komutan edasıyla oturan malum bakanlar hak ettikleri karşılığı niçin görmemişlerdir? Erdoğan kime ne anlatmaktadır? Türk milleti bir kez daha insafsızca aldatılmıştır. Şayet aziz milletimiz bu aldanmaya ses çıkarmıyor, aklı ve vicdanıyla alay edilmesine itiraz etmiyorsa, bizim diyecek bir şeyimiz yoktur. Nihayetinde bedeli ödeyen aziz milletimizin ta kendisidir. Yalan taltif edilip övülüyorsa, yalancılar el üstünde tutulup baş tacı yapılıyorsa, ihanete ortak olanlar görmezden geliniyorsa çok büyük bir sorunumuz var demektir. Türk milleti sabırlıdır. İnanıyorum ki, gereğini yapmak için uygun zaman ve zemini beklemektedir."
"BU KADAR BÜYÜK BİR GÖÇ HAREKETİNİN MİLLİ GÜVENLİK VE HUZURUMUZU DİNAMİTLEYECEĞİ ÇOK NETTİR"
Almanya Başbakanı Merkel’in Türkiye’ye gelme nedeninin mülteci sağanağına Türkiye’yi kalkan yapmak olduğunu öne süren Bahçeli, "Sayıları 3 milyona yaklaşan mülteciler Türkiye’nin sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik dengesini zaten olumsuz derecede etkilemiştir. Yeni bir mülteci akınının sonuçları ise daha da ağır olacaktır. AKP’nin dış politikası geri tepmiş, imha olmuştur. Bu kadar büyük bir göç hareketinin milli güvenlik ve huzurumuzu dinamitleyeceği çok nettir. AKP hükümeti mutlaka tedbir geliştirmek zorundadır. Ve bunu yaparken yabancı başkentlerin gözüyle değil, milli politikaların ve başkent Ankara’nın vizyonuyla hareket etmelidir" şeklinde konuştu.
"HEDEF, SURİYE’DEN SONRA TÜRKİYE’DİR"
Türkiye’nin terörle mücadelede, ne pahasına olursa olsun, milli varlık ve güvenliği koruyacak etkili, derinlikli ve taviz kabul etmeyen bir tutum sergilemesi gerektiğini dile getiren Bahçeli, "Çünkü sınırlarımızın hemen dibinde yeni bir dünya silah zoruyla, vahşet projeleri güdümüyle kurulmaktadır. PKK/PYD dost ve müttefik gördüğümüz ülkelerden silah alarak Cizre’de, Sur’da Mehmetçiklerin, polislerin hayatlarına kastetmektedir. Ocak ayında Türkiye’ye gelerek çözüm sürecinin diriltilmesini tavsiye eden Joe Biden’in, doğrudan yüzüne bu gerçekleri vuramayanların bugünlerde iş işten geçtikten sonra yaptıkları sitem ve şikayetleri ise inandırıcı değildir. Obama’nın bir özel temsilcisinin, geçtiğimiz hafta Kobani’ye giderek YPG’nin elebaşlarından plaket alması nasıl bir senaryo ve oyunun devrede olduğunu tartışmaya mahal vermeyecek derecede ispatlamıştır. Hedef Suriye’den sonra Türkiye’dir. Sur ve Cizre ise hainlerin, dış güçlerin yönlendirmesiyle özellikle seçtiği, bölünme dinamiklerinin test edildiği yerlerdir. Şu garabete bakınız ki, Türkiye’ye karşı terörist eylem ve saldırı düzenleyenlerle ABD yanak yanağadır. Ve bu ABD’nin başkan yardımcısının Türkiye ziyaretinde AKP’li milletvekilleri, katılımcı diğer milletvekilleriyle birlikte aynı fotoğraf karesine girecek kadar zelil ve zillet faili olmuşlardır" değerlendirmesinde bulundu.
"10 MADDE PKK’YA ELLERİ KALDIRIP BEYAZ BAYRAK SALLAMAKTAN BAŞKA BİR MANAYA GELMEYECEKTİR"
Başbakan Davutoğlu’nun Mardin’de açıkladığı ’Terörle Mücadele Eylem Planı’ hakkında eleştirilerde bulunan Bahçeli, "Başbakan geçen hafta Cuma günü, Londra’dan Mardin’e ayağının tozuyla gelerek Türkiye ve Türklük hasımlarını mutluluktan havalara uçuran bir konuşma yapmıştır. Davutoğlu aklınca, kimin hazırlayıp eline tutuşturduğu müphem olan 10 maddelik ’Terörle Mücadele Eylem Planı’nı kamuoyunun bilgisine takdim etmiştir. Başbakan hazırlanan planının, 300 eylemli bir çalışma olduğunu, onun daha da rafine hale getirildiğini ifade etmiş, söz konusu eylem planının ana unsurlarının 10 temel esasa dayandığını dile getirmiştir. Önce şunu söylemeliyim ki, bu 10 madde PKK’ya elleri kaldırıp beyaz bayrak sallamaktan başka bir manaya gelmeyecektir. Maksat terörle mücadele değil, mütarekedir. Mardin’deki 10 maddeyle, Dolmabahçe’deki 10 maddenin hizmet ettiği gaye bir ve aynıdır. Türk milleti her gün şehit verirken, askerimiz, polisimiz terörle amansız mücadele halindeyken Mardin’den neyin eylem planı, kim ya da kimleri memnun etmek için açıklanmıştır? Davutoğlu’nun konuşması tepeden tırnağa defolu, yanlış ve skandaldır. Bu şahsın neresinden tutarsak elimizde kalacak sözlerinin nesini ve hangi kısmını onaralım? Davutoğlu, PKK’ya Mardin’de zeytin dalı uzatmıştır. Terörist talepleri konuşmasının her zerresine yedirmiştir. Davutoğlu, ’Alparslan’ın ordusunda bir Kürt olmak ile Selahaddin Eyyubi’nin ordusunda bir Türk olmak arasında fark var mı?’ diye soruyor. Sayın Davutoğlu sana cevap vereyim; elbet fark bulunmuyordu, aklına getiren bile yoktu, ama sizinle beraber bu fark oluşmaya, düşünülmeye başlandı. AKP gelesiye kadar, Türk tarihinde etnik ve mezhep kazısı yapmak hiç kimsenin hatırına gelmemişti. Acaba diyorum, Birleşik Krallık, Mardin’e gelmeden önce sana özel mesaj ve talimat listesi mi vermiştir? Zira Mardin konuşmasını, Lord Curzon veya Arabistanlı Lawrence mezarından kalkıp yapsa ancak senin gibi konuşur, ancak senin gibi nifak saçardı" diye konuştu.
(İHA)