Politika

HDP yine PKK’ya toz kondurmadı

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Diyarbakır’daki Kurşunlu Camii’nin havadan bombalandığını ileri sürerek, “Sur Mahallesindeki gençlerin helikopteri, uçağı yok herhalde. Helikopteri olan birileri tarafından bombalandı” dedi....

HDP yine PKK’ya toz kondurmadı
08-12-2015 17:53
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Diyarbakır’daki Kurşunlu Camii’nin havadan bombalandığını ileri sürerek, “Sur Mahallesindeki gençlerin helikopteri, uçağı yok herhalde. Helikopteri olan birileri tarafından bombalandı” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasında Kürt kentlerinde insanların, gençlerin katledildiğini savunan Yüksekdağ, “Çok tarihsel bir kırılma anı yaşanıyor. Bugünlerde ve tamda şuanda. Kürt halkı ve bütün Türkiye hakları ölümle baskıyla, otoriteyle zor politikalarıyla teslim alınmaya çalışılıyor. Bugün içeride ve dışarıda bölgede uygulanana bütün şiddet politikalarının tek bir sebebi vardır. İtaate zorlanmış bir toplum yaratmak. Sessiz bir toplum, suskun bir kamuoyu yaratarak kendi haksızlıklarının üzerini örtmek. Bu çok eski ve karanlık bir plandır. Ne yazık ki çoğu dönem uygulanmıştır. Temel yönetme biçimi olarak bugün topluma dayatılıyor. Bugün bizler parlamento çatısı altında toplantı yapıyoruz. Hala söz söyleyerek sorun çözmek için direniyoruz. Bugün buradaki varlığımızda aslında direniş biçimidir. Bu parlamento çatısı altında da barışın ve demokrasinin çağrısı olmaya, sözü olmaya yaşamın bütün alanlarında, grev meydanlarında, sıkıyönetimin ilan edildiği sokaklarda her yerde kadınların yaşam mücadelesinin, gençlerin gelecek mücadelesinin içerisinde barışın demokrasi siyasetinin sözü olarak gücü olarak yürümekte ısrarlı ve kararlı davranacağız” ifadelerini kullandı.

"ESAS BÖLÜCÜLÜK İŞTE BUDUR. TÜRKİYE TOPLUMUNU TÜRK VE KÜRT OLARAK BÖLMEKTİR"
“Bugünde memleket yanıyor” diyen Yüksekdağ, “Her taraftan duman tütüyor. Kentlerin meydanlarında bombalar patlıyor. Kürt kentlerinde insanlar evlerinden sokağa çıkamıyor. Bugün insanlar gaz bombasını bile neredeyse arar hale getirildiler. Bırakalım gaz bombasının kurşunlarla, roketlerle insanların yaşam alanları bombalanıyor. İstikrar vaat eden bir siyasi iktidar 1 Kasım seçimlerinden sonra Türkiye halklarına sıkıyönetim sundu. Türkiye adeta bölündü. Halkımızın, Kürt halkının bütün Türkiye toplumu için önerdiği ve istediği yerel yönetim ve öz yönetim talebi bir bölünme fobisine dönüştürüldü. Bu yeni bir şey değil. Bugün halkımızın demokratik öz yönetim talebi bir bölünme hareketi olarak sunularak yalanla, manipülasyonla Türkiye kamuoyuna pompa ediliyor. Bu çok büyük ve tarihsel bir yalandır. Esas bölücülük işte budur. Türkiye toplumunu Türk ve Kürt olarak bölmektir. Eğer bugün siyaseten bir bölünme riski ve tehlikesi varsa bu tehlikenin merkezi AK Parti Saray iktidarıdır. Kürt toplumu, Kürt halkı özyönetim talep eden halklarımızda birlikte yaşamalı aynı topraklarda, demokratik ulus ve demokratik vatan programı çerçevesinde birlikte yaşamanın mücadelesini veriyorlar. Bu mücadele Türkiye halklarının tarihsel varlığının da en temel güvencesidir. Bugün eşitliğin, kardeşliğin ve bütünleşmenin güvencesi olan bir halkın iradesi hedef tahtasına oturtulmuş durumda. Bunlar görünmüyor, gösterilmiyor. Türkiye’nin Batısı bu topraklarda yaşanan acıya, zulme karşı yabancılaştırılıyor.”

“KURŞUNLU CAMİİ HAVADAN BOMBALANDI”
Nusaybin’de, Sur’da, Derik’te tarihi kültürü insan yaşamını katleden bir sıkıyönetim uygulamasının yaşandığını söyleyen Yüksekdağ, Sur’daki Kurşunlu Camisi’ne yapılan saldırıyla ilgili bazı görüntüler göstererek, " Suriye’den bir görüntü. Antik Palmira Kenti IŞİD tarafından bombalanan yıkılan tahrip edilen bir tarihi mekan. Bu görüntü de Sur Kurşunlu Camii. Birisi Diyarbakır’dan birisi Suriye’den. Bu görüntünün bu görüntünün yaratılmasına sebep olanların Palmira Kentini bombalayan IŞİD zihniyetinden ne farkı vardır. Kurşunlu Camii’ni kim yaktı, kim bombaladı. Faili yok. Kurşunlu Camii havadan bombalandı. Sur Mahallesindeki gençlerin helikopteri, uçağı yok herhalde. Helikopteri olan birileri tarafından bombalandı. Kimin helikopteri var? Devletin, hükümetin helikopteri var. Yukarıdan helikopterler aracılığıyla atılan bombalarla yakıldı Kurşunlu Camii. Hala inkar ediyorlar bunu. Hala etkili bir izah yok. Yarın öbür gün çıkıp şunu derlerse şaşırmam; ‘Sur’daki gençlerin helikopterleri var. o nedenle Kurşunlu Camii’ni de onlar yakmışlar’ derlerse hiç şaşırmam sizde şaşırmayın ama itiraz edelim" iddiasında bulundu.

“BU BİR BAŞKANLIK KAMPANYASI SİYASETİDİR”
Rus uçağının düşürülmesine de değinen Yüksekdağ, şöyle konuştu:
“Koskoca siyasi bir iktidar şöyle bir gerekçesi olabilir mi? ‘Benim hava sahamı ihlal etti Rus uçağını ondan dolayı düşürdüm. Sonra da Rus uçağını düşürmek istemedim’gibi bu kadar kritik bir tutum geliştirmesini izah etmeyecek bir yaklaşım olabilir mi? Böyle bir siyasi ciddiyetsizlik olabilir mi? Bütün Türkiye halklarının geleceğiyle oynamak anlamına gelir bu. Rus uçağının neden düşürüldüğünü söyleyelim, dış politikada izlenen bu agresif tutumun iç siyasetle doğrudan ilgisi vardır. Bu bir başkanlık kampanyası siyasetidir. İç siyasette iç politikada kendi istedikleri dizaynı bir süreliğine yapmayı başardılar. Tek başına iktidar oldular. Kendileri açısından bir istikrar ve güvence sağladılar. Şimdi büyük devlet, büyük lider imajını güçlendirmek için bu tip siyasi taktik ve manevralara ihtiyaç duyuyorlar. Rus uçağını düşüren koskocaman Türk hükümeti, dış güçlere meydan okuyan Türk devleti böyle bir imaj yaratarak bölge liderliği ve bölge liderliği sahte vizyonu üzerinden başkanlık kampanyası yürütüyorlar. Bunun bedelini Türkiye halkları ödüyor. Bunun faturasını Türkiye halklarına çıkarmadılar mı? Bunun bedellerini yarın öbür gün daha ağır biçimde ödemek zorunda kalabiliriz. Rus uçağının düşürüldüğü bölge IŞİD türevi örgütlerin barınma alanıdır, yerleşme alanıdır. Orada Türkmenlerin korunması amacıyla geliştirilmiş bir savunma tutumu yoktur. IŞİD’in tutunamadığı alanlarda yerleşen IŞİD türevi örgütlerin desteklenmesi korunması onlara kalkan olunması vardır. Bugün IŞİD’in türevi olan örgütlerle kurulacak herhangi bir koruma, koluma ilişkisinin de Türkiye halklarına zarardan başka hiçbir şey getirmediğini çok iyi bilmemiz lazım.”

“BAŞKA BİR BÖLGESEL KRİZE KAPI AÇILARAK MUSUL’A ASKER GÖNDERME TAKTİĞİ UYGULANDI”
Musul’a asker gönderme krizi diye bir kriz çıkarıldığını ifade eden Yüksekdağ, “Bunların hiçbirisi Türkiye halklarının güvenliği için gerçekleştirilmedi. Rus uçağı Türkiye toplumunu sınırlarını tehdit ettiği için düşürülmedi mi? Musul’da Türkiye’yi tehdit eden Türkiye halklarının bugün güvenliğini tehdit eden nasıl bir gerekçe var? Ama yine başka bir bölgesel krize kapı açılarak Musul’a asker gönderme taktiği uygulandı. Bu bir bela siyasetidir . Kürt düşmanlığı ve demokratik değerler karşıtlığı üzerinden iç politika ve dış politika geliştirme çizgisi artık daha fazla sürdürülemez 21. Yüzyıldayız. Bu gerilim politikasının düşmanlaşma politikasının terk edilmesi gerekiyor, ortadan kaldırılması gerekiyor. Türkiye’de de bölgede de barış ve demokratik çözüm çizgisine dönülmesi gerekiyor” dedi.
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER