İstanbul
Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) 67. Genel Kurulu, İstanbul Finans Merkezi Ziraat Bankası Genel Müdürlük Oditoryumu'nda gerçekleştirildi.
TBB Yönetim Kurulu Başkanı Çakar: Yabancı para mevduatın toplam mevduat içindeki payı azaldıBDDK Başkanı Kavcıoğlu: Bankacılık sektörü 63 banka ile finansal sektörün yüzde 85'ini oluşturuyorEtkinlikte konuşan Şimşek, bankacılık sektörünün Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın programına çok güçlü destek verdiğini kaydederek, bu gerçek destekten dolayı müteşekkir olduklarını söyledi.
Makroekonomik finansal istikrarı sağladıklarında ve bu program başarılı olduğunda bankacılık sektörünün bundan olumlu etkileneceğini dile getiren Şimşek, bankacılık sektörünün düzenlemelerde sadeleşme beklediğini, kendilerinin de sadeleşme sürecine devam edeceklerini bildirdi.
Şimşek, son bir yıldır uyguladıkları programın nihai amacının sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil gelir dağılımı olduğunun altını çizerek, büyümenin kaliteli, dengeli ve sürdürülebilir olmasını amaçladıklarını anlattı.
Son bir yıldır uyguladıkları program sayesinde ihracatın büyümeye net katkısının pozitif seyrettiğini aktaran Şimşek, Türkiye'nin ana pazarlarındaki toparlanma sayesinde bu katkının devam edeceğini vurguladı.
Şimşek, sürdürülebilir cari açığa verdikleri öneme işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cari açığı kalıcı bir şekilde milli gelire oranla yüzde 2,5'in altına çekeceğiz. Yarın mayıs ayı rakamları açıklanacak. Arkadaşların dış ticaret rakamları üzerinden yaptıkları tahminlere göre çok büyük ihtimalle yarın yıllıklandırılmış yani 12 aylık cari açığın milli gelire oranı yüzde 2,5'in altına düşecek. Bu yılı ümit ediyorum ki yüzde 2 civarında kapatacağız. Aslında yani yakın coğrafyamızdaki jeopolitik gerginlikler, savaşlar, çatışmalar olmasaydı çok büyük ihtimalle bu sene cari açığın milli gelire oranı yüzde 1,5 civarında olacaktı. Ancak yüzde 2 veya yüzde 2'nin biraz altındaki cari açık bizim öngörümüz. Bu, beraberinde bize kalıcı rezerv birikimine imkan sağlayacak."
"Vatandaşlarımızın ve şirketlerimizin lira tercihi beraberinde rezerv birikimini getirmiştir"
Bakan Şimşek, rezerv birikiminin en önemli kaynağının vatandaşların portföy tercihi olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Vatandaşlarımızın ve şirketlerimizin lira tercihi beraberinde rezerv birikimini getirmiştir. Ana kalem budur. Diğer kalem özellikle bankacılık sektörümüzün aynı zamanda reel sektörümüzün, şirketlerimizin küresel piyasalardan daha fazla kaynak devşirmesine imkan sağlamıştır. Yine bir miktar portföy girişi var. Ancak şunu tekrar ifade etmek istiyorum: Programımız, bazılarının iddia ettiği gibi sıcak paraya sırtını dayamış bir program değildir, asla olmayacaktır."
Şimşek, örtülü veya açık bir kur hedeflerinin bulunmadığının altını çizerek, "Biz çok net bir şekilde şunun altını çizmek istiyoruz: Programı kalıcı dönüşümle başarıya ulaştıracağız." dedi.
Mali disiplini güçlü bir şekilde tesis etme hedeflerinden bahseden Şimşek, bütçe açığını 20 yıl boyunca milli gelire oranla yüzde 2 civarında tutmanın büyük başarı olduğunu, bu sayede Türkiye'nin kamu borçlarının düşük seyrettiğini, buradan sağlanan tasarrufla sağlıkta, altyapıda, eğitimde, tarımda muhteşem yatırımlar yapıldığını dile getirdi.
Şimşek, bir süre önce açıklanan Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'nden bahsederek, bu sayede yeşil ve dijital dönüşüm için mali alan yaratılabileceğini, sürdürülebilir cari açık kamu tasarruflarının önemli olduğunu bildirdi.
"Net rezervler neredeyse 80 milyar dolar civarında arttı"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, uyguladıkları programın Türkiye'nin brüt ve net rezervlerine etkisine işaret ederek, uzun sürebilecek iyileşmeyi son bir yılda yakaladıklarını, net rezervlerin neredeyse 80 milyar dolar civarında arttığını kaydetti.
"Rezerv konusunu bir endişe kaynağı olmaktan çıkarttık. Bu anlamda rezerv yeterliliğini yakaladık." diyen Şimşek, kur korumalı mevduattan çıkış sürecinin devam ettiğini, bunun dezenflasyonist süreç için önemli olduğunu söyledi.
Bakan Şimşek, toplam mevduat içerisindeki liranın payının yüzde 50'nin üzerine çıkmasının önemli bir kazanım olduğunu ancak daha katedecekleri mesafe olduğunu belirterek, vergi avantajını kaldırdıkları için temmuz itibarıyla kur korumalı mevduattan çıkışın hızlanmasını beklediklerini belirtti.
Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk priminde (CDS) yaşanan düşüşe değinen Şimşek, "Bu programı uygulayarak gelecek yıl bu vakitlerde çok rahat bir şekilde 200'lerin altını görmek istiyoruz. Çünkü Türkiye'nin şu anda bilançosu giderek iyileşiyor. İyileşen bilançoyu yansıtan bir risk primi bunun çok altında olmalı." değerlendirmesini yaptı.
Şimşek, yurt dışı borçlanmalarda artık çok daha uygun vadelerle ve faiz oranlarıyla borçlanılabildiğini, bankacılık sektörünün yurt dışında 4,7 milyar dolarlık sermaye benzeri kaynak sağladığını belirterek, "Küresel piyasalardan yaklaşık 5 milyar dolarlık uzun vadeli ve sermaye benzeri kaynağı makul maliyetlerle Türkiye'ye çekebildiyseniz bu, sektörün sağlamlığını ve güvenilirliğini yansıtıyor. Bu programın getirdiği birtakım maliyetler, ağırlıklar, yükler var, farkındayım ama ben inanıyorum ki bu programın sonucunda bu tür kanallardan çok daha güçlü destek bulabileceksiniz." ifadelerini kullandı.
"Enflasyonda hedefleri yakalayacağımıza inanıyoruz"
Mehmet Şimşek, Türkiye'nin kredi notundaki artışların devam edeceğini, OECD bünyesindeki Mali Eylem Görev Gücü'nün (FATF) Türkiye'yi gri listeden çıkarttığını, genel kurulda hiçbir ülkenin itiraz etmediğini ve kararın oy birliğiyle alındığını, herkesin bu kararı alkışladığını anımsattı.
Dezenflasyonist sürecin başında olduklarını dile getiren Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Haziran ayında ilk yıllık bazda enflasyonda düşüşü gördük. Bu düşüş temmuzda, ağustosta, eylülde hızlanarak devam edecek. Yılın sonunda Merkez Bankamızın hedefi tabii yüzde 38 ama bandın üst kısmı yüzde 42. Biz buraya yakınsayacağımıza, bu hedefleri yakalayacağımıza inanıyoruz. Buraya geldiğimizde ben inanıyorum ki piyasaların bir sonraki yıla ilişkin hedeflere yönelik temkinli yaklaşımı bir miktar azalacak. Yani piyasa beklentileriyle bizim hedefler arasındaki fark azalacak. Bu da beraberinde yeni imkanlar getirecek. Bir taraftan dezenflasyon, Türkiye'ye dışarıdan gelen kaynağın vadesi uzar çok büyük ihtimal, bankacılık sektörünün değerlemesi yükselir, bilançosu iyileşir. Oraya doğru gideceğimize inanıyoruz. Beklentilerde iyileşme var. Enflasyon düştükçe bu beklentilerdeki iyileşme devam edecek."
"(Hedefimiz) Vergide adaleti ve etkinliği sağlamak"
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, daha adil gelir dağılımı hedeflediklerini ve sabit gelirlileri enflasyona ezdirmek istemediklerini kaydederek, "Yani sabit gelirlileri, asgari ücretlilerden tutun da emeklilerimize kadar bütün çalışanlarımızı enflasyona ezdirmemek..." diye konuştu.
Enflasyonun sabit gelirliler için olumsuzluklarından bahseden Şimşek, "Bundan dolayı enflasyonu kalıcı bir şekilde tek haneye, sonra da düşük tek haneye indirmeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla daha adil gelir dağılımı için tabii ki sadece enflasyonu indirmek yetmez. Aynı zamanda vergi politikaları ele almak gerekiyor. Nitekim şu anda üzerinde çalıştığımız vergi politikalarında amacımız büyük oranda adaleti sağlamak, vergide etkinliği sağlamaktır. Büyümemiz güçlü, geçici olarak biraz yavaşlayacağız. Ama ülkemizin potansiyeline inanıyoruz." açıklamasını yaptı.
Şimşek, kayıt dışılıkla mücadele konusundaki çalışmalara ilişkin, "Şunun altını tekrar çizmek istiyorum. Amacımız Türkiye'de refah artışını sağlayacak yapısal dönüşümlere katkı için mali disiplini güçlü bir şekilde yeniden tesis etmek." dedi.
Tedarik zincirleri, yapay zeka, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, eğitimde kalite ve beceri programlarının artırılması gibi konulardaki çalışmaları paylaşan Şimşek, yeşil dönüşümü sağlayacaklarını, bankacılık sektörünün bu alana daha fazla kaynak ayırması gerektiğini vurguladı.
Şimşek, Türkiye'nin demografik ve coğrafi açıdan avantajlarından bahsederek, Türkiye'nin küresel ticaretteki parçalanmadan en az etkilenecek ülkeler arasında yer alacağını bildirdi.
Negatif olmak için hiçbir sebep bulunmadığını dile getiren Şimşek, konuşmasını, "Türkiye'nin avantajları, güçlü yönleri çok daha baskın. Sadece yapmamız gereken biraz daha sabretmek. Şu programla yapısal birtakım dengesizlikleri gidereceğiz. Önemli eşiği aştık, hakikaten zorlu bir süreci geride bıraktık. Sabredersek önümüzdeki birkaç ay bu programın sonuçlarını çok daha iyi bir şekilde göreceğiz, hissedeceğiz." diye tamamladı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com