Geçen yıl trafik kazasında hayatını kaybeden Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun'un kızı, küratör Nilay Dursun, babasının günlüğünde gençlere verdiği öneme işaret ederek, "Babamın her söylemi, aşağı yukarı, gençlere ve gençlerden beklentilerine yönelikti. Babam bir yandan gençlere, 'kuzu' olarak hitap ederken bir yandan da 'Asla sıradan ve sürüden olmayın. Kimse sizi gütmesin.' cümlesini tekrar tekrar söylerdi." dedi.
Nilay Dursun, babasının gençlere seslendiği günlük yazılarından derlenen ve vefatının ardından okuyucuya sunulan "Haluk'un Defteri: Gençlerle Hayat Bilgisi" eserinin hazırlık sürecini ve aralarındaki baba kız ilişkisini anlattı.
Babasıyla geçirdiği vaktin çok eğitici olduğunu dile getiren Nilay Dursun, şu bilgileri verdi:
"Ben doğduğum andan itibaren annem özel bir şirkette tam zamanlı çalıştığı, babam da o dönem üniversitede hocalık yaptığı için babamın benimle ilgilenmeye daha fazla vakti vardı. Dolayısıyla özellikle ben okula başlayana kadar ağırlıklı olarak ya babamın öğrencileri bizdeydi ya da ben Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü'ndeydim. Babam derse girdiğinde beni öğrencilere bırakırdı. Ders bitince geri alırdı.
Bir bakıma ben de babamla birlikte Marmara Üniversitesi'nin içinde büyüdüm. Hem baba kız olarak hem de hoca öğrenci ilişkimiz her zaman bakiydi. Babamın evde daha çok hoca kimliği vardı. Hayatında tanıdığı herkese aslında öyle davranırdı. Hep bir öğrenci pozisyonu... Her an sözlü olabilirsiniz. Arabayla kısa bir mesafeye giderken bile 'Şu sokağın adı neydi?' ismini söylüyorsunuz, 'Kim o kişi, biliyor musun, özelliği ne?' diye sorardı. Bir ağaç görür 'O ağaç neydi Nilay, mevsimi neydi?' ya da bir kuş görür, 'Bunun sesini tanıyor musun?' der... Hayat onunla, böyle bol bol öğrenerek geçti benim için."
"Babam hep 'Ben çalışarak dinleniyorum' derdi"
Nilay Dursun, babasının sıkı bir çalışma temposu içinde hayatını geçirdiğine dikkati çekerek, "Babamın aslında boş durduğu bir dakika yoktu. 'Ben çalışarak dinleniyorum' derdi. Dolayısıyla onun dinlenme sistematiği de o an acele olan işler yapıldıktan sonra geriye kalan işleri yapmak. Bu onun dinlenme taktiğiydi. Ev içerisinde, birlikte olduğumuz her an, bir sonraki projemizin ne olduğu üzerine konuşurduk." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Dursun'un hayatını gençlere bir şeyler öğretmeye adadığını vurgulayan Nilay Dursun, şunları kaydetti:
"Gençlerin fikirlerini çok dinlerdi. Burada da ben en yakını olarak her zaman bir bakıma kendi jenerasyonumu temsil ediyordum. Babam kitap yazma sürecinde, elindeki notlarla dolaşır ve bilgisayar başında yazıları yazarak geçerdi. Sadece ben değil, birçok öğrencisi ve asistanıyla da aynı şekilde çalışırdı her zaman. Bizim yemekteki sohbetimiz bile Türkiye'nin gündemi, kültürel miras, tarih, doğa, yeni projeler, yeni kitaplar üzerine olurdu. Boş zamanlarımız dediğimiz aslında her zaman diliminde yeni bir proje üzerinde çalışıyorduk. Arabada, yolda giderken bile hemen not tutup 'aklıma yeni bir fikir geldi, bunu nasıl yapalım?' derdi.
Bütün bu projeleri zaman zaman bir araya getirerek, derleyerek de hayata geçiriyordu. Ne yazsam gençler daha çok yararlanırlar diye düşünüp Facebook'a yöneldi. Yanlış hatırlamıyorsam 2013'ten beri de günlük tutar gibi Facebook'a yazılar yazdı. Balkanlar, Türkiye, Anadolu coğrafyası, Orta Asya gibi farklı bölgelerde gezdiği yerlerden tuttuğu notlar ya da o gün ne yediyse onunla alakalı bir şey olabilir. Pazarda bir sebze gördüyse o sebzenin Türkiye topraklarına nasıl geldiğiyle ilgili bir bilgi de olabilir. Bir günlük tutar gibi bunları yazıyordu. Buna, Haluk'un Defteri diyordu."
"Allah hariç, tam teslimiyetten uzak durun"
Nilay Dursun, babasının not tutmayı önemsediğini ve 1980'den beri her gün not tuttuğunu dile getirdi. Babasının 2013'ten sonra sosyal medyada kaleme aldığı yazıları farklı başlıklar altında toplayıp kitap haline getirmeyi istediğini kaydeden Nilay Dursun, "Haluk'un Defteri: Gençlerle Hayat Bilgisi" eserinin böylece ortaya çıktığını söyledi.
Son dönemde, babasının özellikle Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Projesi kapsamında gençlere daha fazla yöneldiğine vurgu yapan Nilay Dursun, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'nin her yanından gençleri bir araya getirmek, tarih, kültürel miras ve coğrafyayı genç arkadaşlarımıza gezerek anlatabilmek üzerine bir projeydi. Dolayısıyla da ben, önceliğin yine babamın isteyeceğini tahmin ettiğim gibi gençlere verilmesi gerektiğini düşündüm. Bu minvalde de bizdeki tüm yazıları, babamın yakın dostlarıyla bir araya getirerek, onlardan özellikle gençlere hitap eden ve daha önce farklı kitaplarda tekrar tekrar yayınlanmamış olanları alıp derlemeye çalıştık. Aslında bu kitap en özet şekliyle babamın 2013'ten beri online bir günlük şeklinde tuttuğu yazılarının direkt olarak gençlere hitap edenlerinin bir araya getirilmiş hali.
Babamın her söylemi, aşağı yukarı, gençlere ve gençlerden beklentilerine yönelikti. Babam bir yandan gençlere, 'kuzu' olarak hitap ederken bir yandan da 'Asla sıradan ve sürüden olmayın. Kimse sizi gütmesin.' cümlesini tekrar tekrar söylerdi.
Bu kitabın içeriğinde olan bir sürü yazıda da aynı şeyi tekrar tekrar söylüyor aslında. Bu onun çok önem verdiği bir şeydi. Beni büyütürken de etrafındaki tüm gençlere de 'Sen her zaman kendi işine bak, kendi aklını kullan. Senden akılca üstün olan kişilerden ilham ve bilgi alabilirsin ama senin yüreğin, aklın neyi söylüyorsa sonunda onu yap.' derdi. Kitabın arkasına yazdığımız bir sözü var, 'Tam teslimiyetten, Allah hariç uzak durun.' derdi. Dolayısıyla her zaman gençlerin yine kendi bilgi ve kabiliyetiyle ilerlemesine çok önem verirdi."
"Üniversitede hayat bilgisi dersleri vereceğim"
Yeni jenerasyonun özet bilgi almayı sevdiğini belirten Nilay Dursun, eserin en başına Haluk Dursun'un "Gençlerde ne yok?" başlıklı yazısındaki 20 maddeyi koyduğunu kaydetti. Dursun, 20 tavsiyenin "Ne olur meraklı bir insan olun." ile başladığını, "Öğrenmeye ve öğretmeye her zaman devam edin" ile bittiğinin altını çizdi.
Nilay Dursun, kitabın hem kitapçılardan hem de online olarak satışa sunulduğuna değinerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Babam için en önemli şey, mümkün olduğunca gençlere bilgi verebilmek, en ufağından da olsa farklı alanlarda bir şeyler öğretebilmek ve kendilerini geliştirmeye yöneltmekti. Bu asla, 'sadece bir konuda uzman olun' gibi bir şey değil. Hayatın her konusunda, sofradan davet adabına kadar aklınıza gelebilecek her konuda gençlere yönelik tavsiyeler bu kitabın içinde var. Dolayısıyla bu kitaba, hayat bilgisi dedik.
Babam, 'Üniversitede hayat bilgisi dersleri vereceğim ben.' derdi. Bununla ilgili bir projesi vardı, ikisini bir araya getirdik. Aslında tam adı üzerine, hayatın içinde, hayatla ilgili her konuda başlıklar söz konusu. Tabii ki her zaman için en önemli olan öğrenmek ve öğretmek. Az önce bahsettiğim notlar arasında da yine kendisine ait bir not buldum. Orada şöyle yazıyor, 'Yaşadığım sürece öğrenmeye ve öğretmeye devam etmeliyim.' Bu kitap, babamın vefatından sonra bile öğretmeye devam ettiğinin de bir örneği diyebilirim."
"Haluk'un Defteri: Gençlerle Hayat Bilgisi", Yeditepe Yayınevi tarafından yayımlandı.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com