İstanbul
Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, "Orta Vadeli Program (OVP) kapsamında üretime, yüksek katma değerli yatırımlara ve kalkınmaya odaklanan ekonomi modelimiz kısa sürede olumlu sonuçlar vermeye başladı." dedi.
İstanbul'da düzenlenen 3. Finansın Geleceği Zirvesi'nde bir konuşma yapan Arslan, ekonomi yönetiminin önemli kararlar aldığını söyleyerek, şunları belirtti:
"Orta Vadeli Program (OVP) kapsamında üretime, yüksek katma değerli yatırımlara ve kalkınmaya odaklanan ekonomi modelinin kısa sürede olumlu sonuçlar vermeye başladı. Bankamızda bu dönemde OVP ile uyumlu olarak selektif kredi politikası ile üreten, ihracattan yapan ve istihdam oluşturan firmalara desteğini devam etmiştir ve devam edecektir. Banka olarak üzerinde önemle durduğumuz husus girişimcilik eko sisteminin desteklenmesidir. Bu bakımdan her zaman olduğu gibi bugün de kadın ve genç girişimciler başta olmak üzere esnafımız ve KOBİ'lerimizin yanında olan bir kuruluşuz."
Türkiye'nin 2023 yılına 14 milyon insana doğrudan etkileyen asrın felaketini yaşayarak başladığının altını çizen Arslan, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınmasını için son derece kritik öneme sahip şehirlerimizin yer aldığı 11 il bu büyük felaketten oldukça fazla etkilendi. Üretim ve ihracatımız kısa süreli sekteye uğrasa da milletimizin feraseti ve birlikteliğiyle kısa sürede geride bırakarak süratli bir biçimde toparlanma yaşadık. Bankalar Birliği koordinasyonu ile hem kamu bankalarımız hem de özel bankalarımız çok ciddi destek verdiler. Sıfır faizli yapılandırmalardan başlayarak diğer desteklerle toparlanma için önemli gayretlerde bulunduk. Halkbank olarak Hatay İskenderun'da bölge müdürlüğü açtığımızı buradan ifade etmek istiyorum. Yılın 2. yarısında seçimlerin sorunsuz bir biçimde tamamlanması ve yeni ekonomi yönetimimiz göreve başlamasıyla birlikte para ve maliye politikaları başta üzere köklü önlemler hayata geçirilmeye başlandı."
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran da politika faiz oranının dün alınan kararla 42,5'e geldiğini hatırlatarak, şöyle dedi:
"Hem parasal sıkılaşmanın hem ona eşlik eden miktarsal sıkılaşmanın hem de seçici kredi politikasıyla desteklenen bu mekanizmanın makro ihtiyati tedbirleri işin için kattığımız zaman bize hassas yönetilmesi gereken çok dikkatli yönetilmesi gereken, hem reel sektör açısından, hem üretim açısından, hem finansal üretim açısından hem de finansal istikrar açısından çok dikkatli hareket edilmesi gereken bir noktaya getirildiğinin altını çizmek istiyorum.
Bulunduğumuz seviye önümüzdeki dönemde riskleri dikkatli yönetmemiz gereken pozitifliği devam etmesi için mutlaka tartışarak bazı şeyleri konuşarak yapmamız gereken bir dönem, istişare yapılması gereken bir dönem. Yoksa 'Ben yaptım oldu' anlayışıyla tekrar hassas bir dengede bir şey kaybedersek, örneğin reel sektör bu finansal yükün, bu artan finansal maliyetlerin üstesinden gelemez, üretkenliği, verimliliği ve karlılığını kaybeder hale gelirse bir anda sektörde sorunlu krediyle karşılaşıp üretimde, istihdamda öncelik verdiğimiz alanda tekrar ikinci bir sorunla karşılaşabiliriz. O yüzden geçirdiğimiz dönemde bu yıl geçireceğimiz dönemi bir arada değerlendirdiğinde şu anda riskleri yönetilebilir makul seviyede buluyorum. Türkiye olarak tasarruflarını yeterli düzeye getirememiş, birikimlerini arttıramamış bir ülke olduğumuzu, bu konuda dış kaynak ihtiyacımızın en üst seviyede olduğunu bir kere hepimizin bilmesi gerekiyor."
"Katılım bankaları, gösterdiği gelişim ve hızlı büyümeyle bütünsel ekosistem oluşturmayı başardı"
Vakıf Katılım Genel Müdürü Mehmet Ali Akben de Türkiye'de tohumları ilk kez 1985'te atılan katılım bankacılığının sektörün çok önemli bir paydaşı haline geldiğini söyledi.
Katılım bankalarının açılmasının, Türkiye'de faiz hassasiyeti nedeniyle finansal sistemin dışında kalan gerçek ve tüzel kişilerin sisteminin içine çekilmesine vesile olduğunu anlatan Akben, şunları kaydetti:
"Katılım bankaları, tasarrufların değerlendirilmesi ve finansal ihtiyaçların karşılanması noktasında büyük bir sorumluluk üstlendi. Finansal kapsayıcılığı önceliklendirerek geliştirilen enstrümanlar, Türkiye ekonomisi nezdinde yüksek teveccühle karşılandı. Güncel durumda ülkemizde katılım bankacılığı çalışma prensipleri çerçevesinde 8 banka hizmet veriyor. 2 trilyon TL'ye yaklaşan bilanço büyüklüğüyle katılım bankaları, finansal kapsayıcılığı artırma çerçevesinde yalnızca bankacılığa yönelik ihtiyaçlara cevap üretmekle kalmadı, gösterdiği gelişim ve hızlı büyümeyle bütünsel bir ekosistem oluşturmayı da başardı."
DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş ise bankanın faaliyetlerine yönelik bilgiler paylaştı. Ateş, "Yüzyılın, bizim yüzyılımız olması için her şey yerinde. Parayı da yerine koymamız lazım. Sermaye piyasaları hızlı geliyor, sağlıklı da olmasını temenni ediyorum." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com