Çok sayıda yıldız yetiştirmesine rağmen mütevazı kişiliğinden hiç taviz vermeyen Dormen ile 88 yıllık hayatını, oyunculuğunu dobra dobra konuştuk. Dormen, oyunculuktan çok paylaşmanın kendisini mutlu ettiğini ifade ediyor...
Haldun Dormen’in bir günü nasıl geçiyor?
Çalışmakla geçiyor Haldun Dormen’in bir günü. Sabah 8.30 gibi kalkarım. Kahvaltımı ederim. Mutlaka bir bulmaca yaparım. Yıkanırım, giyinirim, provaya giderim. Saat 2’de yemek yemeye gelirim. Üçten sonra ya bir röportaj, bir televizyon programı ya da dersler olur. Gece de oyuna giderim ya da oynarım veya davete giderim. Boşluk hiç yok.
EN BÜYÜK DELİLİĞİM HÂLÂ ÇALIŞMAK
Kendinizi zırdeli olarak tanımlıyorsunuz. Unutamadığınız bir deliliğinizi paylaşır mısınız?
Benim en büyük deliliğim bu yaşta hâlâ çalışmak. Şu anda 3 oyunda birden oynuyorum aktör olarak. Bir oyunun provasını yapıyorum. Birinin provasını yeni bitirdim. İki gün sonra yenisine başlayacağım. Dersim var ders yapıyorum. İzmir’deki Sahne Tozu Tiyatrosunun ve Afife Jale Ödüllerinin sanat danışmanıyım.
Tiyatrodan çok fazla para kazanılmamasının sebebi nedir?
Çünkü tiyatro masraflı bir iş. Belli bir seyirciye hitap ediyor. Hele ki şimdi de küçük tiyatrolarda oynuyorlar. 50-100 kişilik tiyatrolarda oynuyorlar. 5 kişi oynarlarsa ne kadar kazanacaklar? Yani bir de her gün tamamen dolmuyor. Ben kazanıyorum, benim hayatım iyi.
Karşılığını alabiliyorsunuz…
Vallaha ben alıyorum. Gerçi genç yaşımda çok çaba sarf ettim. İki tane tiyatro kapattım. Tiyatroya çok para harcadım. Şimdi serbest çalışıyorum rahatım.
Tiyatrolarınız neden battı?
Benim fazlaca her şeyin en iyisi olsun telaşımdan.
Tiyatronun bugünkü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bugünkü durumunu çok güzel değerlendiriyorum. Bu; alternatif, genç ve küçük olan hani fazla para kazanamayan dediğim tiyatrolar Türk tiyatrosunun ümidi. Yeni yazarlar çıkıyor. Yazar olmadan da Türk tiyatrosundan bahsetmek çok zor. Parlak genç yönetmenler çıkıyor. 25-35 yaşlarında. Duymadığınız isimler bayağı parlak oyunlar yazıyor. Bunlar ileriki zamanda temel taşı olacaktır.
Çocukluğunuza dönsek hangi ana dönmek isteriz?
Çocukluğuma dönmek istemem. 25 ile 30 yaşıma dönmek isterim. Tiyatroya başladığım devirlere mücadelenin en başına Amerika’dan ilk geldiğim yıllara…
Amerika’da yaşarken Türkiye’nin en çok neyini özlediniz?
Sabah asistanlarıma onu söyledim; kaşarlı simidi özledim en çok. Ben orada Amerikalı gibi yaşadım. Türk gibi yaşamadım ama Türkçemi hiç unutmadım. O zaman bu kadar çok gelip gitme yoktu zaten. Ben 5 senede bir kere geldim. Babam da Amerika’ya sadece bir kere geldi. Yani ben ailemi 5 sene görmedim.
Çok özlemiş olmalısınız.
O zamanlar kolay gidip gelinmiyordu. Direkt uçuş yoktu, aktarmalı yapılıyordu. 36 saat sürüyordu. Orada geçirdiğim yıllar bana çok yararlı oldu. Türklüğünü hiç unutmayan bir Amerikalı gibi yaşadım. Hep Türkiye’ye dönme kafasıyla yaşadım. Dönmeye kararlıydım.
Orada temelli kalmayı hiç düşünmediniz yani...
Hollywood’da oynadım ama hiçbir zaman orada kalmayı düşünmedim.
VATANIMI VE İSTANBUL’U ÇOK SEVİYORUM
Türkiye’ye dönmek istemenizde en önemli sebep neydi?
Çünkü Türk’üm. Türklüğümü, vatanımı ve İstanbul’u seviyorum. Türkiye’de bir şey yapmak istedim.
Türkiye’de en sevdiğiniz şehir İstanbul mu?
Dünyada en çok sevdiğim şehir İstanbul. Varsa yoksa İstanbul. Bütün trafik kargaşasına ve her şeye rağmen o kadar güzel ki. Bütün mahvetmelerimize rağmen çirkinleştiremiyoruz. Çok şanslıyız, harika bir şehir.
Sanat için nelerden vazgeçtiniz?
Çok rahat bir hayattan vazgeçtim. Benim babam çok varlıklı bir adamdı. Ben tiyatroyu o kadar çok seviyordum ki...
İş adamı olabilirdiniz…
Olabilirdim ama olamazdım. Ailem iş adamı olmamı istiyordu ama 2 günde iflas ettirirdim.
Dizi, sinema ve gazetecilik yaptınız bunları neden devam ettirmediniz?
Bazen diyorum pazardan pazara gazetede bir sütun yazayım diyorum ama. Her hafta yazmam gerek, bunun için hiç vaktim yok.
Hocalık yaparken nasıl birisi oluyor Haldun Dormen?
Benim hayattaki iki gayem; önce yönetmenlik, sonra hocalık. Oyunculuk üçüncü planda kalıyor. Oyunculuğu o kadar çok sevmiyorum. Bildiğim şeyleri paylaşmaktan hoşlanıyorum. Yüzlerce insan yetiştirdim. Mesela Halit Ergenç, Emre Altuğ, Demet Evgar, Metin Serezli, Altan Erbulak, Erol Keskin, Yılmaz Gruda benim talebem.
Siz şanslı mı doğdunuz? Şansınızı kendiniz mi oluşturdunuz?
Şanslı doğdum. Varlıklı ve sanattan anlayan bir ailede doğdum. Annem piyano çalardı. Babam çok meraklıydı sanata. Konserlere, sinemaya, tiyatrolara götürürdü bizi hep. Ben şanslı doğdum ama sonrasında şansımı kendim oluşturdum. Kendi irademle ve azmimle yaptım. Oyuncu olmak istediğimi korkudan aileme söyleyemedim. Ama korktuğum gibi olmadı. En iyisini ol, ben senin yanındayım, dedi.
Görebildi mi en iyisini olduğunuzu?
Gördü. Amerika’da ve burada da gördü. 1975’te falan öldü.
Siz komedide küfür ve argoya karşı mısınız?
Ben komediyi ve insanları güldürmeyi seviyorum. Tatsız günlerde insanları eğlendirmek hoşuma gidiyor. Abartıya kaçmadan. Abartıyı hiçbir şeyde sevmiyorum zaten. Güldürürken düşündürmek biraz günlük dertlerinden uzaklaştırmaya çalışıyoruz. Galiba da başarıyorum komediyi.
MUHSİN ERTUĞRUL, İYİ BİR YÖNETMEN DEĞİLDİ
Bu mücadeleye ilk başladığınız zamanlarda babanızdan başka destekçiniz var mıydı?
Babamdan başka destekçim yoktu. Muhsin Ertuğrul’un son yıllarına yetiştim, beraber çalıştık. Kendi destekçim kendim oldum. Oyuncularım oldu.
Henüz oynamadığınız, hayalinizde olan bir rol var mı?
Öyle bir şey yok. Kendi tiyatrom olduğu için bu yaşta da istediğimi oynayabildiğim için. Ama nefret ederken oynadıklarım var. Mesela Don Kişot, Hamlet oyunlarında nefret ederken oynadım.
Neden sevmediniz?
Reji iyi değildi. Muhsin Ertuğrul rejisör değildi. İyi bir tiyatrocu, ancak çok kötü bir yönetmendi. Oyun, berbat bir prodüksiyondu. Kadro iyiydi ama nefret ederek gidiyordum. Allah’tan 25 temsille kalktı. Sevmediğiniz bir oyunda oynamak çok zor çünkü.
Gençler şımarıyor hâlbuki bir şey değiller
Yeni oyuncular için eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Gençlere tavsiyem bu işi yapacaklarsa yapsınlar, çok güzel bir iş çünkü. Ama gerçekten seviyorlarsa yapsınlar. Aman yaparım demekle olmuyor, bir şeyde oynuyorlar. Kendilerini bir şey sanıyorlar. Şımarıyor, hâlbuki hiçbir şey değiller. Bu yaşta ben hâlâ bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Burunları bir karış havada olunca çabuk unutuluyorlar. Tevazu çok önemli. Bizim işimizde çok az insan mütevazı maalesef.
SAHNEDE ÖLMEYİ İSTEMEK BİRAZ ŞOV
Sahnede ölmek gibi bir hayaliniz var mı?
Öyle bir şey hiç düşünmüyorum. Aklına geliyor bazen insanın ama bana çok aptalca, tatsız ve abartılı geliyor. Bunu dile getirenler şov yapıyor biraz. Molière sahnede öldü mesela ama isteyerek değil. Oynarken kalbi durmuş, ölmüş. Bunu planlayıp düşünmemiş.
Kitaplar ve oyunlar yazdınız. Yazma yeteneğinizi nasıl keşfettiniz?
Hiç şiir yazmadım. Herkes şiir yazdı, ben yazmadım. Çocukluğumdan beri hep bir şeyler yazdım. Hatta abuk subuk, işe yaramayan oyunlar bile yazdım. İlk galiba Hisseli Harikalar Kumpanyası’ydı. Rahmetli Egemen Bostancı bana ısmarlamıştı. O kadar başarı kazandı ki, ondan sonra 12 müzikal daha yazdım.
Bir eserin tamamlandığını nasıl anlıyorsunuz?
Çok anlamıyorum. Her dakika, ekleyecek bir şey buluyorum. Tam anlamı ile bitmiyor. Oyunlarda mesela sahneye çıktığında şurası şöyle olsa daha iyi olur diyorsunuz.
Yeni nesil oyunculardan kimleri başarılı buluyorsunuz?
Benim yetiştirmediklerimden de var. Bir kere Halit Ergenç çok başarılı. Vatanım Sensin çok başarılı, kaçırdığım zaman üzülüyorum. Benim öğrencim olmayanlardan Kenan İmirzalıoğlu ve Beren Saat’i beğeniyorum. Bayağı çok var, dünya çapında oyuncularımız var.
Başka izlediğiniz diziler var mı?
Başka dizi seyretmiyorum. Survivor izliyorum, bayılıyorum.
Favoriniz, desteklediğiniz var mı?
Kibar olduğu için Ogeday. Hiçbir şeye karışmıyor. Öbürleri mahalle karısı gibi her şeyi mesele yapıyor. Bir şey olunca hemen çekiliyor kenara, kimseyi kırmıyor.
KENAN IŞIK'IN AİLESİ BENİ YANLIŞ ANLADI
Kenan Işık’ın sağlık durumu ile ilgili bilginiz var mı? Ziyarete gidiyor musunuz?
Hastaneye ilk günlerde birkaç kere gittim. ‘Çekiyor, çok çekiyor üzüldüm’ dedim. Ailesi beni yanlış anladı. Sanki Kenan’ın ölmesini istiyorum gibi anlaşıldı. Onun için bir daha da gitmedim yanlış bir şey yapmamak için.
Gitmeseniz de arıyor musunuz?
Hayır aramıyorum. Üzücü bir olay, ailesi için de çok zor.
Hiç sizi kıran insanlar oldu mu?
Beni kıranlar oluyor tabii. Çok üzerinde durmam, anı yaşarım. Arkadaşım Göksel Kortay’ın çok güzel bir lafı var; o ‘Elektrik düğmesini kapatır arkaya bakmaz’ der. Bu çok iyi bir şey, n’apayım oldu, derim. Bende hiç keşkeler yok, bu çok sağlıklı bir şey. Hiç ümitsiz değilim. Gençlere de hep bunu öğretmeye çalışıyorum. Ümidinizi kaybetmeyin, kaybederseniz her şey biter. Hiç arkama bakmam, daima önüme bakarım.
İçinizde ukde kalan bir şey oldu mu?
Ben aslında buradan sinemacı olmak için gitmiştim. İyi bir tiyatro eğitimi alayım, ondan sonra sinemacı olayım, dedim. Eğitimini alırken tiyatroya âşık oldum. 1960’lı yıllarda iki tane film yaptım. Bozuk Düzen ve Güzel Bir Gün İçin... İkisi de türlü türlü ödüller aldılar ama para kazanmadılar. Bir daha film yapmadım. Bir daha yapmak istemiyorum zaten. Çok iyi bir rol olursa ancak oynarım. Ama reji yapmam, dünyanın parasını da verseler yapmam artık.
Gereken değeri neden göremedi sizce?
O zamana göre fazla sanatsaldı. Bu yüzden fazla para kazanmadı. Ama tam 7 tane ödül aldık.
KÜBRA ŞAFAK
TÜRKİYE GAZETESİ
Kaynak: IHA
dikGAZETE.com