ANKARA (AA) - Yargıtay 18. Ceza Dairesi, kendisine hakaret ve tehdit ettiğine ilişkin başka türlü delil elde etme imkanı bulunmayan kişinin, hakaret edenle arasında geçen telefon görüşmesini kayda alarak elde ettiği delili hukuka uygun saydı.
Antalya'da yaşayan Mehmet B, telefonda kendisine hakaret ve tehdit eden kişinin sesini telefonla kaydetti. Ses kaydını mahkemeye delil olarak sunan ve bu kişiden şikayetçi olan Mehmet B'nin talebi üzerine dava açıldı.
Mehmet B'ye hakaret ettiği öne sürülen sanık, telefonda yaptığı görüşmeye ilişkin ses kaydının delil sayılamayacağını savundu.
Davaya bakan Antalya 3. Sulh Ceza Mahkemesi, Mehmet B'nin sanıkla telefonda yaptığı görüşmelerin kayıtlarını, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasını düzenleyen 135. maddesi kapsamında değerlendirerek, hakim kararı olmaksızın gerçekleştirilen kaydı hukuka aykırı kabul etti.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 18. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu.
KarardanDairenin kararında, CMK'nın 135. maddesi kapsamında, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasının bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturma sırasında iki kişi arasında gerçekleştirilen görüşmenin ancak bir üçüncü kişi tarafından uygun teknik araçlarla dinlenmesi ve kayda alınması halinde mümkün olacağı hatırlatıldı.
Bu yöntemle elde edilen kanıtların hukuka uygun kabul edilmeleri için yasada öngörülen usuller çerçevesinde bu işlemlerin gerçekleştirilmesi gerektiği vurgulanan kararda, kendisine karşı suç işlendiği gerekçesiyle bir kişinin başkasıyla yaptığı telefon görüşmeleri ile ortam konuşmalarını kayda alması işleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) kişisel verilerin kaydedilmesini düzenleyen 135. maddesi kapsamında değerlendirilmesinin olanaklı olmadığına işaret edildi.
Katılanın sanıkla telefonda yaptığı görüşmeleri cep telefonuna kayıt ettiği sırada sanık hakkında yetkili organlarca başlatılmış bir soruşturma veya kovuşturma bulunmadığı belirtilen kararda, şüpheli veya sanık kavramlarının, konuşmaların kayıt edildiği aşamada sanık yönünden söz konusu olmadığı vurgulandı.
"İletişimin denetlenmesi tedbiri şüpheli veya sanıklar hakkında uygulanır"CMK'nın 135. maddesinde düzenlenen iletişimin denetlenmesi tedbirinin yalnızca şüpheli veya sanık sıfatına sahip kişiler hakkında uygulanmasının mümkün olduğuna işaret edilen kararda, şu tespitler yapıldı:
"Bu nedenlerle katılan tarafından elde edilen kayıtların CMK 135 kapsamında değerlendirilmesi ve hakim kararı olmaksızın gerçekleştirildiğinden bahisle hukuka aykırı kabul edilmesi isabetli bir yaklaşım tarzı değildir. Somut olay bu kapsamda değerlendirildiğinde, henüz yasaya göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilerek soruşturmaya başlanılmadığı bir dönemde katılanın sanıkla telefonda yaptığı görüşmeleri cep telefonuna kayıt etmek suretiyle elde ettiği kayıtların CMK 135. maddesi kapsamında değerlendirilmesi olanağı bulunmamaktadır.
Kayıtlarının özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar kapsamında kaldığı da kabul edilemez. Katılanın eylemi, bir başkasının özel hayatına müdahale olmayıp kendisine karşı işlendiğini düşündüğü suçla ilgili olarak kaybolma olasılığı bulunan kayıtların kaybolmasını engelleyerek yetkili makamlara sunmak amacıyla güvence altına almaktır. Kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması halinin hukuka uygun olduğunun kabulü zorunludur. Aksi takdirde kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi söz konusudur."
Dairenin kararında, Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen'in, meşru müdafaa olarak değerlendirilebilecek, hakaret, tehdit veya şantaj suçlarına muhatap olan ve o an konuşmaları kayıt altına alan mağdurun elde ettiği bu delilin hukuka uygun sayılacağı yönündeki çalışmasından alıntı yapıldı.
Öğretide, kayıtları alan kişinin meşru savunma çerçevesinde hareket ettiği, eyleminin haberleşmenin gizliliğini ihlal veya kişiler arasındaki konuşmaların kayda alınması ya da benzeri bir suçu oluşturmayacağı, yapılan kayıtların da hukuka uygun ele geçirilmiş delil sayılması gerektiği şeklinde görüşlerin de bulunduğu kaydedildi.
Kararda, sonuç olarak katılanın sanıkla yaptığı telefon görüşmesini kayıt etmek suretiyle elde ettiği hukuka uygun olduğu kabul edilen kayıtların değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği bildirildi.