Gündem

'Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılacağını bilseydim Başbakana bildirirdim'

FETÖ'nün mülkiye yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında aralarında eski İstanbul Valisi Hüseyin Mutlu, eski İstanbul Emniyet Müdürü Çapkın'ın da bulunduğu 15 eski vali ve kaymakam hakkında hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı. - Anadolu Ajansı

'Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılacağını bilseydim Başbakana bildirirdim'
09-06-2017 00:02

İSTANBUL

FETÖ/PDY'nin mülkiye yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede ifadesine yer verilen eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın 7 Şubat MİT krizi olayında Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılacağından haberinin olmadığını iddia ederek, "Haberim olsa bu hususu Başbakan'a bildirirdim, savcının ifadeye çağırdığını ise medyadan öğrendim." dediği belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Önder Yaman koordinesinde Cumhuriyet Savcısı Emine Kocak tarafından yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı.

Şüpheli eylemlerine yer verilen iddianamede, şüpheli Abdülkadir Demir'in en mahrem sınıf kabul edilen mülki yapılanmasına Erzincan Valisi olarak yerleştirildiği belirtilerek, kamuoyunda "Erzincan Ergenekonu" olarak bilinen soruşturma kapsamında, anılan örgütün yargı yapılanmasındaki mensuplarına örgütsel amaç doğrultusunda destek olarak, birçok kişinin mağduriyetine sebebiyet verdiği kaydedildi.

İddianamede, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği raporuna göre Demir'in görev yaptığı dönemde kamu kaynaklarının kullanımında örgüt lehine kamuyu zarar uğratarak usulsüz biçimde FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne finans sağladığı belirtildi.

Şüphelilerden Hüseyin Çapkın'ın evinde yapılan aramada, üzerinde 25 Aralık 2013 tarihi bulunan "17 Aralık Operasyonu Sabahı" yaşananları anlatan el yazısının ele geçirildiği aktarılan iddianamede, söz konusu yazıda şu ifadelerin bulunduğu kaydedildi:

"17 Aralık 2013 günü sabah saat 06.15 sularında İI Valimiz Hüseyin Avni Mutlu'nun telefon etmesiyle uyandım. Mutlu, 'Kendisini Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar'ın aradığını, yakını eski belediye başkanlarından H.S’nin Üsküdar'da müstakil evinden polis tarafından alındığını söylüyor' dedi ve Sayın Bakan'ın bilgi beklediğini belirtti. Ben de araştıracağımı ve dönüp bilgi arz edeceğimi söyledim. Üsküdar İlçe Müdürünü aradım, konuyu araştırmasını ve bilgi vermesini söyledikten hemen sonra İstihbarat Şube Müdürünü aradım. Onun da bir bilgisi olmadığını öğrendikten sonra ondan da araştırmasını istedim. Daha sonra Sayın Valimiz tekrar aradı ve kendisini İçişleri Bakanımız Muammer Güler'in aradığını, oğlunun evinde polislerin arama yapmakta olduklarını söylediğini belirtti. Valimiz de ben de iyice şaşırdık. İkimizin de hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Konunun ne olduğunu öğrenmek için operasyonel şubeleri teker teker aramaya karar verdim. Organize Şube Müdürünü aradığımda 'Bizim şubenin operasyonu' dedi. 'Benim neden haberim yok?' dediğimde 'Gelip arz edeceğiz' dedi. 'Neden önceden değil de, şimdi' dediğimde gene 'Arz edeceğiz efendim' dedi. Giyinip aşağı indim. (Beylerbeyi Polis Evinin Üstünde Lojmanda Oturuyorum) Polis evinin VİP salonunda Organize Şube Müdürü ve Mali Şube Müdürü ile oturduk. Bu sırada Bakanımız Sayın Muammer Güler, bilgi almak için aradı. Konuyu yeni öğrendiğini ve birlikte olduğumuzu, Şube Müdürünün yeni geldiklerini belirttikten sonra Bakanımızın sorduğu soruları telefon açık olduğu halde onlara sorarak aldığım cevapları Bakan'ımıza arz ettim. "

Tekrar, en baştan itibaren neden bilgi vermediklerini sorarak müdürlere tepki gösterdiğini ifade eden Çapkın'ın, el yazısında, "Onlar da böyle uygun bulduklarını ve yasaların böyle olduğunu, savcının da böyle uygun gördüğünü belirttiler. Olaylarla ilgili bilgi notu hazırlamışlar, onları inceledikten sonra Sayın Vali'mize bilgi arz ettim. Kısacası operasyonun hiçbir aşamasından hiçbir bilgim olmadı ancak operasyon başladıktan sonra operasyon günü sabahı yukarıda anlattığım gibi bilgi edindim. Bütün bilgim bunlardan ibarettir. 25.12.2013 Hüseyin Çapkın (Merkez Valisi)" ifadesini kullandığı belirtildi

"Fidan'ı bilseydim Başbakan'a bildirirdim"

İddianamede ifadesine de yer verilen Çapkın'ın, adli kolluk sorumlusu olmadığını, dinleme, izleme gibi işlemlere izin verme yetkisinin bulunmadığını savunarak, emniyet müdürlüklerinde operasyon planlandığında operasyon safahatına geçilmeden bir bilgi notunun makama iletildiğini aktararak, şunları söylediği aktarıldı:

"Operasyonda hedef sayısı, hangi suçlardan hangi maksatla yapıldığı ve hedeflerin önem derecesi bildirilir, teamüller bunu gerektirir, ancak şube müdürleri yukarıda saymış olduğunuz soruşturma dosyalarında olduğu gibi bilgi ve belge saklamak isterler ve kumpas da kurarlarsa bilgimiz olmaz. 7 Şubat MİT krizi olayında Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılacağından hiçbir şekilde bilgi sahibi olmadım, haberim olsa bu hususu Başbakan'a bildirirdim, savcının ifadeye çağırdığını ise medyadan öğrendim, 7 Şubat MİT krizinden sonra 8 Şubat’ta istihbarat ve terör müdürü müdüriyet emrine alındı, daha sonra merkezin takdiri ile Ankara’ya tayinleri çıktı."

17-25 Aralık soruşturmasına ilişkin yaşadıklarını da anlatan Çapkın'ın, söz konusu operasyonların kendisine haber verilmeden yapıldığını öne sürdüğü kaydedildi.

"Aziz Yıldırım ismini görünce 'bu konudan emin miyiz?' dedim"

Şike operasyonunun başlangıcı ve safahatleri ile ilgili de bilgisinin olmadığını savunan Çapkın'ın, ancak operasyon aşamasından önce, savcıdan kararlar alındıktan sonra eski İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mutlu Ekizoğlu'nun kendisine bir bilgi notu getirdiğini anlattığı belirtildi.

Çapkın, notta tam olarak ne yazıldığını hatırlamadığını ileri sürerek, ifadesinde şu iddialarda bulundu:

"Aziz Yıldırım ismini görünce 'Bu konudan emin miyiz?' diye sorduğumda, Mutlu Ekizoğlu bana 'Evet efendim, eminiz, tespitler var' dedi, ben de 'Bu Türkiye gündeminde uzun süre kalır, ülke gündemini boşa meşgul etmeyelim' dedim, ancak benim soruşturmada karar verme ve yönlendirme yetkim olmadığından ve gerekli adli makamlarca kararların alındığından operasyonun hukuka uygun yönde yapılması talimatı verdim, hatta operasyon aşamasından sonra Aziz Yıldırım’ın gözaltındaki fotoğrafının yayınlanmasından ötürü idari soruşturma açarak sorumlularını bulup gerekli işlemlerin yapılmasını sağladım, hatta bu fotoğrafı basına veren polis memurunu da tespit ederek adli ve idari işlemlerin yapılmasını sağladım"

Muhabir:Murat Paksoy,Muhammed Enes Can,Mustafa Hatipoğlu

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER