Gündem

Gülen'in eski sağ kolu Latif Erdoğan: 'İhlas Finans'ı FETÖ batırdı'

Darbeci FETÖ’nün elebaşı Fetullah Gülen’in yanında 45 yıl yöneticilik yapan gazeteci-yazar Latif Erdoğan, İhlas Finans’a adım adım nasıl kumpas kurulduğunu anlattı. İhlas Finans'ı FETÖ'nün batırdığını anlatan Erdoğan, "Türkiye Gazetesi’ne düşmandı. Muhafazakar

Gülen'in eski sağ kolu Latif Erdoğan: 'İhlas Finans'ı FETÖ batırdı'
07-08-2016 04:08

Yıllarca FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'in en yakınında bulunan gazeteci Latif Erdoğan, Gülen'in iç yüzünü ve İhlas Holding'e beslediği düşmanlığı bütün çıplaklığı ile anlattı. TGRT HABER TV'de Batuhan Yaşar'ın sorularını cevaplandıran Erdoğan, İhlas Finans'a kurulan kumpası da gözler önüne serdi.
Latif Erdoğan, "Fethullah Gülen'in düşmanlığı aslında sadece İhlas cemaatine yönelik değil, İslami cemaatlerin hepsine düşmandı. Sırayla hepsine darbe vurulması için çalıştı. Ama en büyük düşmanlığı İhlas camiasınaydı ve en büyük darbeyi de buraya yaptı. O yıllarda Türkiye gazetesinde bir yazı çıkmıştı, ‘Sen de mi Brütüs’. 79’larda olan bir şey. 'Aman gazeteye okumayın' diyor. Biz şifreyi şimdi çözdük aslında ‘sakın onu okuyup da benim ne mal olduğumu anlamayın’ demek istiyordu" diye konuştu.

TGRT'nin kuruluşu çaldırttı
Gülen'in İhlas'a karşı düşmanlığının bunlarla sınırlı olmadığının altını çizen Latif Erdoğan, TGRT'nin kuruluşunun da Gülen'in İhlas'a yönelik yıkıcı adımlarını hızlandırdığını dile getirdi. TGRT'nin kurulmasının hemen ardından etrafındaki adamları toplayıp, "Acele bizim de TV kurmamız lazım” dediğini kısa bir süre sonra da Samanyolu TV'nin kurulduğunu anlatan Erdoğan, "Güç olarak Türkiye gazetesi bir milyonu aşmış, TGRT hakikaten islami kesim tarafından seyrediliyor. Finans kurumu var. Büyük bir güç. Biz niye bunlara destek olmak yerine yenisini kuracağız. Asya Finans’ın kurulmasına en çok karşı çıkan benim. Zaten var niye onlara destek olun dedim. Para yok neyle kuracaksınız dedim. Her defasında Türkiye gazetesi varken niye Zaman gazetesi kuruyorsun. Onu destekle, okuyucusu ol. Ama bunda o karakter yok. Bu bir silahtır, basın silahtır. Senelerce o silahı kullandı. Bunlar için himmetler toplandı. Toplantılarda da bu argümanları kullandı. 'Bizim gazete ve televizyonumuz olursa elimizde silah olur' dedi. Müslüman olan, eğitimle uğraşan biri o silahı kime karşı kullanacak? Tiyneti bu” diye konuştu.

"Özal Enver Bey'i uyarmıştı"
Gülen'in 28 Şubat sürecini desteklediğini?ifade eden Erdoğan, FETÖ?elebaşının güvenilmez adam olduğunu ilk keşfeden kişinin de rahmetli Özal olduğunu söyledi. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Enver Beye, 'Bu adama dikkat et. Bu sen ne yapasan aynısını yapmaya çalışıyor. Rekabet hissiyle her şeyi yapabilir' diyor. Ama Özal yakın duruyor ve ‘Bu adamı ABD kullanıyor. Madem öyleyse biz kullanalım bu potansiyeli diye yakın duruyorum” diyor. Her şeyi sahiplenme hırsı var. Ele geçirme hırsı?var.?Bütün islami kuruluşları devre dışı bırakma da var. Ama fotoğrafın büyüğünü şimdi görüyoruz. 65’de MİT raporlarında ‘her ne kadar Gülen Süleymancılar hakkında rapor verse de bunu takipte aciz kalıyoruz. Bunu hep yapmış. Yakın tarihte gördüm bu belgeyi. Süleyman efendinin talabelerinde?de böyle hep düşmanlık etti."
Özal'ın ikazlarından sonra Enver ağabeyin Gülen'e karşı soğuk davrandığına bizzat şahitlik ettiğini kaydeden Erdoğan, "Özal ikaz ettikten sonra Enver Bey?de?onu?sevmezdi. Enver Bey'le ilk görüştüğümde 3 saat sohbet?ettik. İkinciye bir daha Gülen’le gittik o zaman baktım buzdolabı gibiydi. Soğuktu,?mesafeliydi.?Yine?Enver Bey ABD’de ameliyat olmuş, Gülen ziyarete gidiyor. ‘Nereden geldin, niye geldin’ der gibi davranıyor demişti. Enver Bey’in güvenini sarstı. Kim iyilik yaparsa bu adama hainlik bulur. Karakter hastalık bu. Benim ona yaptığım iyiliği kimse yapmadı. Benim gördüğüm ihaneti de kimse görmedi. Çıldırtır adamı. Ama sabrettik işte. Özel olanları da anlatmıyorum. Ama onun bu zaafı ne kadar kullandığı da ortada. Kasıtlı olarak TV’de konuşma yapıyor. Aynı zamanda doktor gelip tansiyonunu ölçüyor. Bu bir algı. Aman ben hastayım imajı veriyor. Sohbetlerde de yapıyor bunu. Onun 'ben artık öldüm' derse 24 saat nöbet tuttururum gerçekten öldü mü diye..."

Latif Erdoğan, Gülen'in ne Enver Bey'i, ne Özal’ı sevmediğini belirterek çok önemli bir iddia daha bulundu, "Ama Özal’ın cenazesine gitti. Özal gerçekten zehirlenmişse ben arkalarında onları görürüm. Yazıcıoğlu'nun ölümü gibi. Hele bu darbe girişiminden sonra" diye konuştu.

Batuhan Yaşar’ın “İhlas Finansı taklit et, Onlar ne yapıyorsa aynısı yap. Türkiye gazetesi-Zaman gazetesi, TGRT-Samanyolu, İhlas Finans-Asya Finans, İhlas Holding- Kaynak Holding. Buna ne dersiniz? Neden rekabetin ötesinde batırma, yok etme var? İhlas’ı hedef göstermesinin nedeni en güçlü olması mı?” şeklindeki sorusuna Latif Erdoğan şöyle cevap verdi: “Şimdi tabii İhlas Holding ve o kadro büyümeye ve gelişmeye de namzet. Onun tasfiye edilmesi lazım. Şimdi İhlas Holding’e nasıl girildiyse daha önce bu cemaat Ülker’e girdi. Herkes bildiği için söylüyorum. Ülker’e girildi. Taa üst kadroya kadar yerleştirildi. Bir defasında ne dediyse bilmiyorum. Sabri Ülker ile Gülen arasında bir hoşnutsuzluk oldu. Ve toplantıda karar alındı. Okullarda, yurtlarda ve evlerde kesinlikle Ülker mamüllleri kullanılmayacak. Ülker’de çalışıyor zaten bu paralel yapının elemanları. Fakat Sabri Ülker’den ya bir şey istediler vermedi. Bir şey oldu. Birden bir karar alındı. Şimdi bu bir tehlike işte. Ülker’de en üst kadroya kadar cemaatin adamı. Nasıl çalıştıracak fabrikayı. Direnebilir misiniz? Her yere böyle girdiler. Sabancı, Koç da dahil buna. O kılıklarla girildi. Ta başından beri. Çalışma şekli böyle. Dolayısıyla belli merhalelere gelindi. Yani sadece devlete sızma değil, en güçlü holdinglere girildi. Şimdi oralarda yapacakları sabotajlar da göz önünde tutulması lazım. Hangi holding bunlara karşı bir iş yapmaya kalksa, bitirirler. Çünkü içeride adamları var. Herşeyi biliyorlar. O bilgiler, dıştan bir istihbaratla elde edilebilecek bilgiler değil.”
Refikler İhlas'a sızdı

1995 yılında kurulan İhlas Finans’a hatta İhlas Holding’e bile girildiğini anlatan Latif Erdoğan, FETÖ’nün islami yapılara sızma hareketlerini ‘Refik’ adı verilen bir departman aracılığıyla yaptığını dile getirdi. Bütün cemaatlere tarikatlara bu departman tarafından sızıldığını ifade eden Erdoğan, “Okullar, mesela kolejler açılmış diğer Müslümanlar tarafından. Bu okullara girme. Diğer bütün kurumları böyle değerlendirebiliriz. Hatta yurtdışında faaliyet gösteriyorsa bu refik dediklerimiz oraları ele geçirir. O açıdan sadece devlet cenahında değil, bütün sivil cenahta da yerleşme gibi bir yöntemleri var. İhlas Finans’a da bu şekilde girildi” dedi.

Latif Erdoğan, Asya Finans’ın kuruluşunun çok aceleye getirildiğini, cemaatin kararıyla olmadığını iddia ederek, “Bana göre doğrudan bir yerlerden gelen direktiflerle alınan karar” dedi.
“İhlas Finansı çökertmek için FETÖ o dönem ne yaptı? “ şeklindeki soruyu ise Latif Erdoğan şöyle cevaplandırdı: “Üç yol vardı. Birincisi o işten anlayan insanlar içeriye sokuluyor. Belki kimliklerini bile bile aldılar Müslüman diye. İçeriye kadar aldılar. Yani İhlas finansın kadrosuna yerleşme. Kimliklerini gizleyerek yerleşiyorlar tabi. Yine şu anda uyguladıkları yöntemin aynısı. İkincisi: 18 ay varsa, 18 ay İhlas Finans’a müşteri olmuş bir kitle var. Bunların içinde büyük zenginler de var. Onlara bütün paraları çektirildi. İhlas Finans’taki bütün hesaplarını kapattılar ve Asya Finans’a döndürdüler. Talimattır bu. Asya Finans dururken, İhlas Finans’a para yatırmak onlara göre caiz bile değil. Üçüncüsü: son dönemde o yaygarayı koparttılar, İhlas Finans batıyor, şöyle oluyor, böyle oluyor, karalama kampanyaları, işte Enver Ören paraları artistlere yatırıyor.”

SİYASİLER ONDAN AKIL ALIYORDU
Bütün bu süreçlerin çok uzun bir zaman aldığını ve adım adım gidildiğini bir yerin hemen batırılmadığını dile getiren Erdoğan İhlas Finans’ta da bu yolun izlendiğini belirtti.
Erdoğan örgütün sızdığı yerlerden istihbarat yaptığını bunu da her fırsatta kullandığını ifade ederek o sinsi süreci şöyle özetledi: “Şimdi ilk başta burayı batırın dese onun için bir manası yok onun. Önce bir girin yerleşin. Bütün bilgiler ona akıyor. Zayıf taraflarını tespit ettiriyor. Gülen’in bir taktiği de şuydu: İslami kurumların liderlerine onlarla ilgili zayıf bir taraf bulduysa onu sanki onu kolluyormuş gibi yapıp haber veriyor. Bak ben senin şununu biliyorum manasına geliyor aslında bu. O zafiyetle teslim oluyorsa oluyordur zaten adam. Olmuyor karşı koyuyorsa o zaman onu yıpratacak başka şeyler buluyor. Bahsediyor ya kendisi de o aşüfteye gidiyordu, ben haber verdim. Sen Amerikadasın, Türkiye’deki aşüfteyle senin ne işin var. Kimse sormuyor. O günün başbakanına Tansu Çiller’e diyorki kendi anlattı bana; Genelkurmay başkanlığında alınan kararlar Cumhurbaşkanı daha paraf etmeden bana geliyor diyor ve Tansu Çiller buna bir şey demiyor. Güneydoğu meselesinde strateji öğretiyor bunlara bir hoca. Mesut Yılmaz ile ben görüştürdüm bir evde. Çıkınca rahatladım bütün meseleleri anlattım dedi. O da başbakan, demiyor ki ben başbakanım bilgileri ben bilmiyorum sen nerden biliyorsun demiyor. Bunlarda çok müthiş bir oy potansiyeli var zannediliyor. Böyle lanse ediliyor. Bakın ben Amerika’dayım. Bir telefon geldi. Mesut Yılmaz’ın karısı Berna Yılmaz arıyordu. Berna Yılmaz diyor ki; ‘Mesut da Cumhurbaşkanı olmak istiyor, dua eder misiniz’ dedi. Dua eder misinizin manasını o bilmiyor mu? Kriptolu mesaj. Müdahale edin de başbakan olsun. Yine Demirel’in sağda solda konuştukları var. Ne diyor ‘bu hoca isteseydi ben bir daha Cumhurbaşkanı olurdum’. Siyaseti bu hale getirmişlerdi. “

Mesut Yılmaz görüşmesi ilk adım
Batuhan Yaşar’ın Mesut Yılmaz’ın da İhlas Holding’e yönelik hamleleri olduğunu hatırlatması üzerine Latif Erdoğan ilginç bir anekdotu ise şu sözlerle paylaştı: “Olabilir. Mesut Yılmaz başbakanken bir evde Gülen’le görüştürdüm. Berna Yılmaz’la yukarıda oturduk. Onlar baş başa görüştüler. Bir kere oldu diye biliyorum. 2-3 saat sürdü. Ne konuştular neler görüştüler bilmiyorum. Sıkıntılı bir dönemdi zaten. Hiç kimseye randevu verilmiyordu Gülen’le görüşmek üzere. Başbakanla görüştü. Hatta Galatasaray’ın maçı vardı ona geldi Mesut Yılmaz. Bizden önce çıktı basına yakalanmayalım diye. Ondan sonraki münasebetlerinde devamlı görüştüler ama ne kadar görüştüler bilmiyorum tabii. Bir samimiyet olarak değil de karşılıklı al gülüm ver gülüm ilişkisi olabilir. Hatta, ‘bizim yüzümüzden sizi de mağdur etmesinler, bu görüşmeler size zarar vermesin” demiş Gülen. O da ‘yok demiş bana bir şey olmaz’. ‘Sayın Ecevit yeteri kadar destekliyor’ falan gibisine bir laf geçmiş aralarında demiş. Bu sızmalardan sonra İhlas Finans battı ama holding devam etti. Holding’in içinden gelen bir Mücahit bey ve kurmayları toplanıyorlar ‘nedir bu’ diye. Yerleşmişler. Hep yanlış giden şeyler. Şüphelenilen insanlar tasfiye edilince düzeliyor her şey. En azından eskisine göre daha bir şey hale giriyor. Bu olay gerçek maksadın ne olduğunu ortaya koyuyor. Demek ki sezilmeseydi onlar varlıklarını devam ettirselerdi bütün holdingi batırmak gibi teşebbüsleri olacaktı. Düşman gördükten sonra başka ne yapacak yani?”

Cinleri kullanıyor mu?
Son günlerde gündeme gelen Cin kullanma tartışmalarına da açıklık getiren Latif Erdoğan, “Bir arkadaşa dediği: Ergenekon davasındaki dosyaları bize cinler getirdi diyor. Bu adam her şeyi kullanıyor. Bunu ben sübjektif olduğu için ispat edemem ama o arkadaşın zerre kadar yalan söylemeceğini biliyorum. bu dosyaları bize cinler getirdi diyor. Bu adam her şeyi kullanır. Dini kullanmış. Kendi aralarında bu çalışmaları yapıyor. Şu andaki gücü itibarıyla söylüyorum belki de dünyada en güçlü şekilde bu işi yapanlardır. O açından da zaten günler vermesinin nedeni de budur. Büyü yaptırdıkları insanlar diyorlar ki Tayyip Erdoğan’ın ömrüü şu kadar kaldı o da o tarihi söylüyor. Yapmadı desin bana ben buradayım. Cinlerle irtibatı var. Departman olarak büyü yapıyorlar. Medyumlar var. Herkese yapıyorlar bunu. Tayyip Erdoğan’a yapıyorlar. Fakat yalan söylüyor o bana yaptırıyor diyor. Suçladığı şeyi kendisi yapıyor.”diye konuştu

"İhlas batsın" diye dua
Latif Erdoğan, İhlasın su arıtma cihazı, elektrik süpürgesi vb. gibi ne varsa onun FETÖ tarafından taklit edildiğini bunun bitirme operasyonu olduğunu söyledi. Erdoğan, “ Cemaatten bir fert elektrik süpürgesi satıyor. Geldi bana dua edin başarılı olayım dedi. Hocam, bir dua daha edin İhlas Holding satamasa da biz satsak,. Onlar iflas etse. Ya sapıksın ya delisin dedim. Kimden ne istiyorsun. Nasıl bir dua istiyorsun. Ben elimi açıp yarabbi onlar iflas etsin mi diyeceğim. Bunlar böyle yetiştirildi. Kovdum onu yanımdan. İslama bakış değişmiş. Bu nereden kaynaklanıyor. Baştaki adam öyle. Balık baştan kokar. Böyle bu fertlerle yapıldı bunlar. Buranın iflas etmesi için benden dua istiyor. Net bir hedeftir. Mutlaka o şahıs da oradan direktif alıyor. FETÖ’den yani. Bunları ben sadece İhlas Finans özelinde anlatmıyorum. Bütün müslüman cemaatler bunu iyi dinlesin ve uyanık olsunlar. Bunların sinsi oyunlarına gelmesinler.” dedi.

Özel yayına telefonla bağlanan Gazeteci Metin Özer ise şunları söyledi; "İhlas Finans’ın FETÖ tarafından nasıl batırıldığını ilk kaleme alan bendim. İhlas Finans olayı bu örgütün Türkiye’de yaptığı ilk komplike hareketlerden biridir. Birincisi Genelkurmay’daki adamları, devletteki adamları ve cemaatin şakirtleri üzerinden yürütüldü. Asya Finans’a rakip gördükleri için aleni bir şekilde hedefe aldılar. Bugün mudilerin başına gelenlerin sorumlusu bunlardır. Askeri ayak şöyle yürüdü: İhlas Finans la ilgili devlette müthiş bir tavır var. Dönemin başbakan yardımcısı Özkan’a, İhlas’a niçin tavır alınıyor diye sordum ama açık bir şey söylemedi. 10 gün sonra bir belge sundu MİT amblemi taşıyordu bu belge. Şu yazıyordu. ‘İhlas grubu bir takım irticai faaliyetler içinde bulunduğu duyumu alınmıştır’. Şu bu demiyor. Duyumu alınmış deniyor. Bu yüzden kamu kuruluşlarının İhlas Finans’tan uzak durması. Elde bu yazı varken yapacağımız bir şey yok dedi. Ben MİT’ten randevu istedim bu kez. Yazılı olarak da ilettim. Cevap alamadım. Daha sonra hükümet ortağı olan bir MHP’li bakan aracılığıyla öğrendim. Mit’e bu bilgiyi askeri kanaldan vermişler ve ihlasla ilgili böyle bir yazı yazın biz hükümete uygulatacağız. Bugün anlıyoruz ki o askerler FETÖ’nün adamları. FETÖ’cüler de Ecevit’i de ayarlamışlar demek ki. Siyasal boyutu Ecevit üzerinden ve bürokratlar üzerinden yürütüldü. İçeriden ise Finans’ın içinde Fetullahçı hainler sokuldu. Genel müdür, il müdürleri. Genel Müdür nerede şimdi ABD’de. El konulmadan önce Mehmet Savaş 15 gün önce tüydü. O gitti muhtemelen hocası cennetten tapu da vermiştir. O şimdi rahat. Sapkın adamdan bir gülücük almakla cennete gireceklerini sanıyorlar. İhlas finans olayı bu örgütün en büyük operasyonlarından biridir. Bir de sorum olacak? Orgenaral, korgeneral tuğgeneral, doçent doktor, yazar- çizer çok elit bir kesim bunun arkasından gidiyor. Gülen’in büyü ve sihir yaptığı iddiaları var. Latif beş yakınındaydı biliyor mu böyle bir şey var mı?

Merkez bankası 120 milyon doları bloke etti
2001 yılındaki o süreci bizzat yaşayanlardan biri olan şu anda da Tasfiye Halindeki İhlas Finans Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Hattatoğlu ise süreci şöyle aktardı; “İhlas Finans’ın ve bu FETÖ terör örgütünün faaliyetlerini 4 kısımda ayırmak lazım aslında. Birincisi tasfiyeden önceki dönem.Yani ihlas grubunun faaliyet döneminde yapılan işlemler. İşte 3’e ayırdık. Refik kurulu var o kurul kanalıyla giriş var. Müşteri kitlesine paraların çekilmesi talimatı veriliyor bunların hepsini yaşadık biz. Birebir yaşandı. Engel olamadık çünkü. Para geliyor ve bir anda bitiyor. Nasıl oluyor anlayamıyoruz. müşterilerden para çekme para talepleri var. Bu kadar çok . 200 milyon dolar para çekme talebi geldi. Bu kadar yüklü para çekme talebine hangi banka gelse karşılayamaz. Sızan elemanlar kanalıyla bütün müşterilerine, yakınlarına paralar çektiriliyor. Merkez Bankasında 120 milyon dolarlık bloktaki paramız var. Bu para mevduatın belli bir bölümü olarak yüzde 10 Merkez bankasında bloke halde. Zor günlerde verilmek üzere. Merkez Bankası bu parayı vermedi. Mevduatın belli bir oranı olarak merkez bankasında bloke halde duruyordu. Her yerden uzantıları var. Merkez bankası bu parayı vermedi. Bir yandan hisse senetleri değer kaybediyor. İnsanları panikletti. İnsanlar bankalara yığıldı. Niye beklettiği meçhul. Gelen para bir günde bitiyor. Öyle bir ayarlama yapmışlar ki. Merkez Bankası hepsini değil 10 milyon dolar veriyor. 10 milyon dolar aynen bitiyor. İçerideki personel aracılığıyla liste tutuluyor anında gidiyor. Merkez Bankasında son kalan kısmı da ödemiyorlar. Merkez bankasında kaldı. O paraya da Maliye Bakanlığı el koyuyor. Üst üste geliyor darbeler.”
İhlas Finans’ın batırılması sürecinde yüklü miktarda para çekilmesi ve finans şubesi önündeki olaylarla ilgili de konuşan Erdoğan, “Genel ahlakı bildikten sonra çözersin. Bunlar akılları hep böyle. Çekmek için önce para yatıranlar da vardır belki onlar içinde. Bunlar hep oyun tezgah. Ama netice itibariyle Allah ne yaptı. O sizden bir İhlas Finansı aldı Allah ondan elindeki her şeyi aldı. Mesele budur. Ayette var işte bu. Allah böyle bir ceza verdi. Vakıflardaki mal varlıklar şunlar bunlar şimdi çıkıyor. Dünyada eşi benzeri yok. Allah celle celaluhu o kadar adili mutlak ki hepsini aldı. Hepsi çıkacak.” diye konuştu

Batuhan Yaşar’ın İhlas Finans’a el konulması sürecinde Ecevit’in nasıl ikna edildiği şeklindeki sorusuna ise Latif Erdoğan, “ Ecevit’in el konulmayacağını söylediğinde ne kadar samimi olduğundan şüpheliyim. .... Gülen’in başka türlü kullanıldığını bildiğinden onun o kimliğine bakmıyor. Sizin de kullanılmaya müsait değilsiniz üst akıl tarafından. Önce hakkaniyet olarak diretmiş de olabilir. Bilmiyoruz ama Hüsamettin Özkan’a cevabı anında verdiğini biliyorum yani. Bu konuda değil. Her konuda doğrudan. Büyük bir ihtimalle bunu kapatın denmiştir. Cemaat Hüsamettin Özkan’ı kullanmıştır” diye konuştu.

Gülen'in derin yapıların adamı olduğunu öne süren Erdoğan, "80 darbesinde bana üç ay evvel söyledi. Ben o zaman kerametine verdim. Bana İzmir’de Yamanlar Kolejinin 5’inci katında 'Latif hoca dikkat edelim yakında darbe olacak' dedi" diye konuştu. Daha sonraki sohbetlerinde de başka bir bilgiyi paylaştığını anlatan Erdoğan, "3 gün evvel bana geldiler Cuma günü ihtilal olacak dediler yerini değiştir dediler. Anneme gittim. Beni bulamadılar dedi. Özel sohbetlerinde ise Evren’in ‘Biz arayalım ama o da görünmesin’ diyormuş. 6 yıl kaçıyor, kendi anlatıyor. Yakalandığında bırakılıyor. Askerler gezilerinde arabasında bekliyor. Arama geldiğinde, kimlik gösteriliyor geç deniyor. O ortamda kerametinden sanıyorduk. Öyle anlatıyordu. Şaka değil, aranırken bir insan yüzlerce insanla toplantı yapabilir mi. Hepimizle aylık toplantı yapıyordu. Devlet o kadar kör mü?" diye konuştu.

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER