Çevre-Hayat

'Gücün ve asaletin sembolü' bastonları taş işçiliğiyle süslüyorlar

Bitlis'in Adilcevaz ilçesindeki baston ustası Cumali Birol, yaşlı ceviz ağaçları ile manda, sığır ve koç boynuzu kullanarak yaptığı bastonları zümrüt, yakut gibi taşlarla, sedef ve ebruli ile süslüyor.

'Gücün ve asaletin sembolü' bastonları taş işçiliğiyle süslüyorlar
16-08-2018 15:02

BİTLİS - Şener Toktaş

Bitlis'in Adilcevaz ilçesinde yaşayan baston ustası Cumali Birol, yaşlı ceviz ağaçları ile manda, sığır ve koç boynuzu kullanarak yaptığı, "gücün ve asaletin sembolü" olarak tanımladığı bastonları zümrüt, yakut gibi taşlarla, sedef ve ebruli ile süsleyerek, üzerine Osmanlı turası, ay yıldız gibi motifler işleyip meraklılarının beğenisine sunuyor.

Bastonculuk mesleği Adilcevaz'da az sayıda kalan usta ellerde sürdürülmeye çalışılırken, bu ustalardan 49 yaşındaki Cumali Birol da 70 metrekarelik atölyesinde birbirinden değişik ve farklı özelliklere sahip bastonlar üretiyor.

Birol, sabahın erken saatlerinde geldiği atölyesinde, büyüklerinden öğrendiği bu sanatını ürettiği bastonlarla ailesinin üçüncü kuşağı olarak yaşatıyor.

Baston yapımında yaşlı ve verimden düşmüş ceviz ağacı ile manda, sığır ve koç boynuzu gibi materyalleri kullanan Birol, ortaya çıkan ürünleri de zümrüt, yakut, sedef ve ebruli ile süslüyor, üzerlerine de aralarında Osmanlı tuğrası ve ay yıldızın da bulunduğu değişik motifler işliyor.

Bütün gün elinden düşürmediği eğe, zımpara ve rende ile çalışırken bir yandan da Bitlis yöresine ait türküleri seslendiren Birol, yurt içi ve dışında katıldığı organizasyonlarda el emeği ve göz nuru bastonlarını sergileyerek ülkenin ve kentinin tanıtımına da katkı sunuyor.

Birol, emek ve sabırla meydana getirdiği bastonlarını internet sitesi üzerinden de satışını yapıyor.

"Belçika, Hollanda, Kanada ve Norveç'e baston gönderdik"

Cumali Birol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Adilcevaz'da bastonculuk sanatının 3 bin yıllık bir geçmişinin bulunduğunu söyledi.

Ailede bu mesleği yapan üçüncü kuşak olduğunu, dördüncü kuşağa da aktarmak için çaba gösterdiğini anlatan Birol, "Bastonculuk yok olmaya yüz tutmuş sanatlar arasında. Bunu yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak boynumuzun borcu. Bunun için sadece kendi imkanlarımızı kullanarak çaba sarf ediyoruz. Baston satışı olacak ki yaptığımız bu sanatlar ileri ki nesillere aktarılsın. Bu konuda sıkıntı var. Gittiğimiz fuar ve festivallerde bunu açık ve net görüyoruz." diye konuştu.

Zonguldak'ın Devrek, Bitlis'in ise Ahlat ve Adilcevaz ilçelerinde baston imalatı yapıldığını aktaran Birol, bütün bastonları el emeği ve göz nuruyla ürettiğini, fabrikasyon ürünlere karşı olduğunu belirtti.

Birol, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir bastonu 4 günde üretiyoruz. 6 ayda yaptığımız bastonlar da var. Atölyemizde ürettiğimiz bastonları yurt içi ve yurt dışına göndermek için 2000 yılında web sitesi kurduk. O dönem ciddi manada mail almaya başladık. 2003 yılında Belçika, Hollanda, Kanada ve Norveç'e baston gönderdik. 2004 yılında e-ihracat Türkiye ikincilik ödülü aldım. 2005 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğünden 'sanatkarlık' unvanı aldım. Bu unvanla yurt içi ve yurt dışındaki fuarlara ilimizi ve ülkemizi temsilen katıldık. 2010 yılında yaklaşık 300 bin kişi arasında 41 yaşında Türkiye'nin 'en genç ahisi' unvanını aldım. Bununla gurur duyuyoruz ama sorumluluğumuzun da ağır olduğunu biliyoruz. 2013 yılında marka tesciline ulaştık. Kalite belgesi noktasında müracaatlarımız söz konusu."

"Yaşlılık aracı değil, gücün ve asaletin sembolü"

Birol, önceden evlerinin bir odasında üretim yaptıklarını, 21 yıl önce çalışmalarını atölye ortamına taşımaya karar verdiklerini kaydederek, işini severek yaptığını, aldığı ödüller ve bastonlarına gösterilen ilginin bunun kanıtı olduğunu söyledi.

Her yıl koleksiyonlarına yeni ürünler kattığını, 2007 yılında ilk defa ebru sanatını bastonla buluşturduklarını belirten Birol, şöyle konuştu:

"Zümrüt, yakut, taş işçiliğiyle daha önceden yaptığımız 25 bin dolarlık bastonumuz vardı. Bunlar, tamamen geleneksel Türk el sanatlarına dikkati çekmek ve insanların aklında olması adına yaptığımız çalışmalar. 70 yıllık ağaçları da verimden düşmüş içi boşalmış 600 yıllık ceviz ağaçlarını da bastona dönüştürdük. Baston yaşlılık aracı değil, gücün ve asaletin sembolüdür. Bazen göz, bazen bir dayanak, bazen de üçüncü bir ayaktır. Sevdiğinize takdim edildiğinde hayırlı ve uzun ömür ifadesidir. Kırkından sonra kullanılması sünnet, her evde olması gereken bir aksesuardır."

"Bastonumuz Payitaht Abdülhamid dizinde kullanıldı"

Yaptığı bastonlardan birinin başrolünü Ata Demirer'in oynadığı "Osmanlı Cumhuriyeti" filminde, diğerinin ise Bülent İnal'ın başrolünü üstlendiği "Payitaht Abdülhamid" dizinde kullanıldığını dile getiren Birol, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sanatçı Demirer ve İnal'ın kullandığı bastonları biz yaptık. Sanatların gün yüzünde ve gündemde kalmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bugüne kadar ebruli, taşlı, gümüş işlemeli, ay yıldızlı, Osmanlı tuğralı, gümüş tel ve sedef işlemeli gibi yaklaşık 80'e yakın baston çeşidi ürettik. Gerek Osmanlı gerekse Selçuklu desenleriyle ilgili yaptığımız çalışmalar var. Bu çalışmalar esnasında da işimizi severek ve haz alarak yapıyoruz. Sanatkarlar olarak üretim diyoruz. Üretim olursa bir ülke kalkınır ve başarıya ulaşır. Bu nedenle saat 06.00'da 'Bismillah' diyerek işimize başlıyoruz."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER