Elazığ
Orhan'ın geçirdiği rahatsızlık nedeniyle 6 yaşında sol gözünde, 2 yıl sonra da sağ gözünde görme kaybı oluştu.
8 yaşından bu yana iki gözü de görmeyen 52 yaşındaki Abubekir Orhan, üyesi olduğu Altınokta Körler Derneği'nde okuma yazmayı ve cep telefonu kullanmayı öğrendi.
Kur'an-ı Kerim eğitimi de alan Orhan, 20 yaşını doldurduktan sonra bir iş bulmak istedi.
Aradan geçen 32 yıllık süreçte kendisine uygun bir iş bulamayan Orhan, hayattan kopmamak için köyünde ailesine ait bahçelerde çalışmaya karar verdi.
Orhan, 4 kardeşinden üçünün iş nedeniyle köyden ayrılması, birlikte yaşadığı anne ve babasının ilerleyen yaşı nedeniyle bağ ve bahçe işleriyle ilgilenememesi, evdeki bekar kız kardeşinin de kronik rahatsızlıkları nedeniyle evin sorumluluğunu üstlendi.
10 yıldır her gün bastonuyla evinden çıkan Orhan, yaklaşık 350 metre uzaklıktaki bahçeye yürüyerek gidiyor, burada meyve ağaçlarının bakımını yapıyor, evlerinin ihtiyacını karşılayacak kadar sebze ve meyve yetiştiriyor.
Bahçeden döndüğünde hasta anne ve babasının bakımıyla ilgilenen Orhan, bazen yolda topladığı çiçekleri de annesine hediye ediyor.
"Kendimi doğaya verdim"
Abubekir Orhan AA muhabirine, görme yetisini kaybettikten sonra hayata küsmediğini, engeline rağmen bir şeyler başarmak ve mutlu olabilmek için hep mücadele verdiğini söyledi.
En büyük arzusunun bir iş bulup çalışmak olduğunu ancak bu olmayınca zamanını boş geçirmemek için kendisini bağ ve bahçe işlerine adadığını dile getiren Orhan, "Kendimi doğaya verdim, bağda bahçede çalışıyorum. Annem ve babama ben bakıyorum, ev işlerini yapıyorum. Köyde bir eve ne lazımsa biber, domates, fasulye, salatalık, patlıcan yetiştiriyorum. Bu köy doğup büyüdüğüm yer, küçükken gezdim gördüm buraları, taşı, toprağı, ağacı, nerede ne varsa biliyorum." dedi.
"Bahçeye giderken zorluklarla karşılaşıyorum"
Orhan, bahçeye ilk gittiği dönemlerde birçok kez takılıp yere düştüğünü ya da başını ağaç dallarına çarparak yaralandığını anlattı.
Yıllar geçtikçe yön bulmada kendisini geliştirdiğini, 8 yaşına kadar hafızasında kalanlarla gittiği her yerin kaç adım ötede bulunduğunu, bahçesindeki her bir ağacın ya da bitkinin nerede olduğunu zihnine yerleştirdiğini ifade eden Orhan, şöyle devam etti:
"Köyümüz engebeli olduğu için bahçeye giderken zorluklarla karşılaşıyorum ama bunu başarmak zorundayım çünkü kimseye muhtaç olmadan kendi ayaklarımın üzerinde durmak istiyorum. Kardeşim de olsa el açıp bir şey istemem. Köyde yaşıyorsak ihtiyacımız olanı yetiştirmem lazım. Yaşlı anne ve babam ile bir de kız kardeşim var. Kardeşimin de rahatsızlıkları var. Onlara bakmak zorundayım."
"Oğlumun uygun bir işe girmesi ölmeden önceki son arzum"
90 yaşındaki anne Hatun Orhan da oğlunun görmesi için doktor doktor gezdiklerini ancak bir çare bulunamadıklarını belirtti.
Evladının karanlık dünyasını aydınlatabilmek için yıllarca ona adeta göz olduğunu ancak artık yaşlandıklarını anlatan Orhan, bu kez oğlunun görmeyen gözleri ile kendilerine el ayak olduğunu ifade etti.
Orhan, "Abubekir olmasa biz ne yer ne içeriz? Bize yediriyor, içiriyor, yatağımıza kadar seriyor. Evde ve bahçede ne iş varsa onun sırtında. Yaptığı işler yetmiyormuş gibi bahçeden eve dönerken bir de bana çiçek topluyor, hayırlı evlat. Ancak oğlumun da yaşı ilerledi. Bahçe işleri ona da ağır geliyor. Oğlumun yapabileceği uygun bir işe girmesi ölmeden önceki son arzum." diye konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com