İstanbul
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Rezzan Deniz Acar, kalp yetersizliği hastalarında yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle ölüm oranının, diğer bireyler ile karşılaştırıldığında iki kat daha fazla olduğunu belirterek, "Bu nedenle göğüs ağrısı veya nefes darlığı gibi şikayetleri olan hastaların, acil ünitelerine başvurmaları hayati önem arz etmektedir." dedi.
Doç. Dr. Acar, yaptığı açıklamada, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) vücutta bütün sistemleri tutan, acımasız, çok ciddi sonuçlara yol açabilen bir virüs olduğunu belirterek, bu virüsün gün geçtikçe biraz daha tanındığını ama her seferinde farklı bir yüzüyle karşılaşıldığını aktardı.
Ama neredeyse dünya üzerinde 1 yılını doldurmuş olan ve tüm insanlığı etkileyen bu virüsün artık nelere yol açtığının kabaca tanımlanabildiğini ifade eden Acar, "Çok kötü günler geçiriyor, çok ciddi hastalıklarla savaşıyor ve sevdiklerimizi kaybediyoruz. İşte maalesef tüm bu kayıplarımızdan koronavirüsün tehlikeli yüzünü öğreniyoruz.
Yoğun bakımda karşılaştığımız sorunlar ve otopsi çalışmalarının sonuçlarına baktığımızda hangi organlar daha çok etkilenir, kimler için daha ölümcül seyreder, her zaman istisnaları olsa da risk gruplarını tanımlayabiliyoruz." diye konuştu.
Acar, koronavirüs ile en ürkütücü gerçeklerden birisinin bulaşırken seçici olmaması ve yaklaşık yüzde 20 gibi yüksek bir oranda hastanın kaybedilmesine yol açması olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Herkese bulaşma potansiyelini düşündüğümüzde korkunç rakamlar ortaya çıkabiliyor. Neden bazı insanlarda daha hafif seyrediyor sorusunun cevabını bilmiyoruz belki ama kimlerde artık ağır hastalığa sebep olduğunu söyleyebiliyoruz.
Amerika'da yapılan araştırmaların sonuçlarına göre yoğun bakım ünitesine alınan hastaların yaklaşık yüzde 16'sını kronik akciğer hastaları ve yüzde 10 kadarını kalp yetersizliği hastaları oluşturuyor.
Yatışı süresince hastalarda solunum, böbrek yetersizliği, inme ve toplardamarlarda pıhtı oluşması gibi sorunlarla savaşılıyor. Bu hastalar arasında ise kadınlara ve gençlere oranla erkek hastalar ve 80 yaş üzerinde olanlarda ölüm oranı çok daha yüksek seyrediyor."
"Pandemi döneminde tedbirli olmak adına mevcut şikayetleri göz ardı etmeyin"
Doç. Dr. Acar, koronavirüs pandemisinin başladığı andan itibaren tüm dünyada yapılan koroner anjiyografi gibi işlemlerin sayısında azalma olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bu aslında kardiyologların daha az çalışmasından değil, hastaneye başvuru sayısının azalmasından dolayı olduğu artık gözlemsel çalışmalar ile de ispatlanmıştır. Hastalar hastaneye gelmekte tereddüt etmekte ve başvurudaki gecikme, hastane içi ölümde veya kalp yetersizliği gelişimi gibi istenmeyen sonuçların görülme sıklığında artışa neden olmaktadır.
Koronavirüs, kalp hastalarının korku nedeniyle hastaneye başvurusunda gecikmeyle hastalara zarar verirken aynı zamanda altta yatan kalp hastalığı olmayan sağlıklı bireylerde hatta sporcularda bile kalpte kılcal damarlarda pıhtı oluşumuna yol açarak diğer bir türlü de zarar verebilmektedir.
Kalp yetersizliği gelişimi, hastaların yaşam kalitelerini bozan ve ömrünü kısaltan bir durumdur. Ayrıca kalp yetersizliği hastalarında koronavirüs nedeniyle ölüm oranı, diğer bireyler ile karşılaştırıldığında iki kat daha fazladır.
Bu nedenle göğüs ağrısı veya nefes darlığı gibi şikayetleri olan hastaların, acil ünitelerine başvurmaları hayati önem arz etmektedir."
Hastaların acil ünitesine başvurduğunda hızla çekilecek bir EKG'nin, hastanın o esnada kalp krizi geçirip geçirmediğini büyük oranda tespit edebilecek en önemli tetkik yöntemi olduğunu vurgulayan Acar, böylece mevcut kalp hastalığı durumunda zamanında müdahale yapılmasının mümkün olacağını aktardı.
Koronavirüsün kalp krizi riskini artırdığına dair herhangi bir veri bulunmadığını dile getiren Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Rezzan Deniz Acar, "Öncelikle yapılması gereken, pandemi döneminde tedbirli olmak adına mevcut şikayetleri göz ardı etmemektir.
Bu durumun tam tersi de yani gereksiz veya basit şikayetler ile zaten yeterince dolu olan acil ünitelerini meşgul etmemek de bir o kadar mühimdir. Çağımızın vebasından kurtulacağımız günleri iple çektiğimiz ortadadır. Bu süreç zorlu, uzun ve emek sarf edilmesi gereken bir dönemdir.
Yorulmuş ve sıkılmış olsak bile toplum sağlığını korumak adına alınmış olan kurallara uymak ve uymayanları uyarmak, hepimizin göreceği daha güzel günlere kavuşmamızı hızlandırmak adına bizlere düşen en önemli görevdir." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com